16 Ekim 2015 Cuma

Maddenin Ardındaki Sır

Burada anlatacaklarımız, materyalist düşünceyi temelinden çökerten bir gerçekle ilgilidir. Bu, bir felsefe ya da ideoloji değil, her insanın, farkında olsa da olmasa da, içinde yaşadığı ve bilimin çeşitli dalları tarafından ispatlanmış teknik bir gerçektir. Dikkatli, samimi ve önyargısız olarak yaklaşıldığı takdirde kavranması da oldukça kolaydır.
Bu gerçeği, "kendimizi ve çevremizi oluşturan her türlü maddi varlık ruhumuz tarafından idrak edilen bir algılar bütünüdür; 'madde' dediğimiz kavramı bir rüya gibi, sadece görüntü olarak beynimizde algılayabiliriz, dışarıda var olan aslı ile hiçbir şekilde muhatap olamayız" şeklinde özetlemek mümkündür.
Bu konu, aslında yeni keşfedilmiş, daha önce bilinmeyen bir konu değildir. Tarih boyunca, Allah tarafından gönderilen elçiler, derin düşünen bilinçli insanlar, bu gerçeği kavramış ve yaşadıkları devirdeki toplumlara açıklamışlardır. Kuran'da da işaret edilen bu gerçek, bir kısım ayetlerin hikmetlerinin anlaşılmasında da anahtar rol oynamaktadır. Bu gerçeği kavrayan kişilerin yaptıkları açıklamalardan bir kısmına ait metinler günümüze kadar ulaşmıştır. Orijinal metinleri tahrif edilen ve dejenerasyona uğrayan dinlerin bazı mensupları ise, bu gerçeği mistik bir sır olarak muhafaza etmek istemişlerdir. Dolayısıyla Zerdüştlük, Budizm, Taoizm, Yahudilik, Hıristiyanlık gibi dinlerin elde kalan metinlerinde de bu gerçeği bulmak mümkündür. Eski Yunan felsefecilerinden Pisagor, Elea Okulu, "Mağara İdesi"yle Eflatun ve onları takip eden birçok düşünür bu konuyu bir yönüyle açıklamışlardır. Daha sonraki dönemlerde de bu konu, değişik görüş ve yorumlar altında, derin düşünüp gerçeğin farkına varmış kişiler tarafından anlatılmış ve öğretilmiştir.
Materyalistler tarafından örtülmeye çalışılan bu gerçek, İrlandalı bir din adamı ve filozof olan Berkeley tarafından 18. yüzyılda yeniden gündeme getirilmiş ve kendinden sonraki bütün düşünce dünyasını değiştirmiştir.
Materyalistler ise, bilimsel bir cevap veremedikleri Berkeley'i daha çok hakaret ve iftirayla gözden düşürmeye çalışmıştır. Berkeley'i hedef alan materyalistlerden biri, Bertrand Russell'dır. Ancak Russell, materyalist çevrelerin en güvendikleri düşünür olmasına ve bu görüşün en güçlü savunucusu olarak görülmesine rağmen, Berkeley'in anlattığı bu gerçeği tamamen gözardı edememiş, Felsefenin Problemleri adlı eserinde durumu şöyle değerlendirmiştir:
"…Berkeley, herhangi bir mantıksızlığa düşmeden, maddenin varlığını reddetmenin mümkün olduğunu ve eğer bizden bağımsız olarak bir şey mevcut olsa bile duyularımız tarafından algılanamayacağını, ispatlama onuruna sahiptir."
Russell, yukarıdaki ifadeleri ile, maddenin bir algı olduğu gerçeğini aslında inkar edemediğini, hatta istemeden de olsa kabul ettiğini itiraf etmektedir.
Aslında sadece Russell değil, tüm bir materyalist felsefe çöküştedir. 21. yüzyıla girerken, Einstein'dan başlayarak modern fizik, kuantum fiziği, astronomi, psikoloji, anatomi gibi bilim dallarında ortaya çıkan gelişmeler, materyalist dünya görüşüne sahip, pozitivist bilim anlayışını savunan çevreleri derinden yaralamıştır. Paleontoloji, genetik, biyokimya gibi bilim dallarında alanlarda yapılan çalışmalarla evrim teorisi çökmüş, optik, psikoloji gibi alanlarda yapılan çalışmalarla insanın algı sistemi çözülmüş, astronomi çalışmalarının sonunda Big Bang, yani evrenin ve maddenin bir başlangıcı olduğu keşfedilmiş, atom ve atomaltı parçalarının araştırılması ise bütün klasik fiziği tersine çevirerek rölativiteyi, yani zamanın izafi bir kavram olduğu gerçeğini, ispatlamıştır.
Bilim alanında Allah'ın varlığını ve tüm evren üzerindeki sonsuz hakimiyetini sayısız kere teyid eden bu gelişmeler, taassubun ve önyargının temsilcisi olan materyalist düşünürleri çaresiz bırakmıştır. Bu çaresizlik günümüzde de devam etmektedir. Televizyonda, okullarda, konferanslarda karşımıza çıkan birçok bilim adamı ve düşünür, dışımızdaki dünyaya ulaşmamızın mümkün olmadığını, beynimizde hissedilen algılardan ibaret bir hayatı yaşadığımızı bildikleri halde bilmezlikten gelmekte, insanlara bu gerçeği anlatmamakta, hatta sanki böyle bir gerçek hiç yokmuş gibi hareket etmektedirler.
Ancak, gerçekleri görmezlikten gelmek bir çözüm değildir.
Şimdi bu gerçeği biraz daha yakından inceleyelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder