16 Ekim 2015 Cuma

Mao Nasıl Komünist Oldu?

Çin komünistlerine ait bir propaganda posteri.
Buraya kadar Çin'i Maoizm'e hazırlayan fikri dönüşümden söz ettik. Ancak bir de kişisel boyutta incelenmesi gereken bir örnek vardır: Mao'nun kendisi.
Mao, 1893 yılında Güney Çin'de köylü bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren hep Pekin'i görmeyi, orada yaşamayı hayal etti. 15'ini doldurduktan sonra başkentte yayınlanan gençlik dergilerini takip etmeye başladı. Özellikle, önceki sayfalarda değindiğimiz Yeni Kültür hareketinin yayınlarından biri olan Yeni Gençlik dergisini severek okuyordu. Bu dergi, Yan Fu ve Ding Wenjiang gibi Darwinist ideologların makaleleriyle doluydu.
Genç Mao hep görmek istediği Pekin'e 1918 yılında gitti. Burada, Pekin Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Yang Changzhi ile yakınlık kurdu. Mao'yu yetenekli bir genç olarak gören Yang Changzhi, onun üniversite kütüphanesinde işe alınmasını sağladı. Mao, kütüphanede rafları derleme, kitapların tozunu alma, odaları temizleme gibi işler yapmaya başladı. Bu sırada, daha önceden Yeni Gençlikdergisindeki makalelerini beğenerek okuduğu kütüphane müdürü Li Dazhao ile samimiyet kurdu. Li Dazhao, komünist fikirlere sahip birisiydi ve bu yüzden üniversite kütüphanesi de "kızıl salon" olarak anılır olmuştu. Çin'in komünist teorisyenleri sık sık burada toplanırlardı. Mao; Marx, Engels, Lenin gibi isimleri ilk kez burada duydu.
Mao'ya Darwinist ideolojiyi miras bırakanlardan biri; Sun Yat-Sen
Mao, Darwin'i okuduğu ve ardından ateşli bir komünist olduğu yıllarda.
Ancak Mao'nun komünizmi benimsemesini sağlayan en önemli kişi, Pekin'de değil Şanghay'daki komünistlerin lideri olanChen Duxiu olacaktı. Genç Mao, Pekin'de geçirdiği bir kaç ayın ardından Şanghay'a gitti ve Chen Duxiu ile tanıştı. Bu kişinin en önemli özelliği ise, koyu bir Darwinist olmasıydı. Hatta sırf Darwin hakkında bir üniversite tezi hazırlamıştı.68 Darwinizm'in Çin'deki en önemli temsilcisi sayılabilecek olan bu kişi, Mao'nun tüm yaşamındaki en büyük akıl hocası oldu. Mao, yıllar sonra, "hiç kimse beni Chen Duxiu kadar etkilememiştir" diyecekti.69
Hong Kong Üniversitesi tarihçisi Clare Hollingworth, Mao adlı kitabında, Mao'nun Chen Duxiu'nun Darwinist görüşlerinden çok etkilendiğini, 1970'lerde bile hala gençlik yıllarındaki Darwin araştırmalarını nostaljiyle hatırladığını anlatmaktadır.70
Mao, Chen Duxiu'dan bilimsel düzeyde Darwinist bir eğitim alırken, bir yandan da politik düzeyde dönemin Çin lideri Sun Yat Sen'den etkileniyordu. İşin ilginç yanı, modern Çin'in ve Kuomintang'ın (Milliyetçi Çin Partisi'nin) kurucusu sayılan Sun Yat Sen'in de bir Darwinist olmasıydı. Amerikalı araştırmacı Jacob Heilbrunn The New Republic'teki makalesinde, şöyle yazmaktadır:
Mao, kanlı devrimin ardından Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan ederken.
Mao'yu belirgin bir biçimde etkileyen kişi, büyük Çin devrimcisi ve milliyetçisi Sun Yat-Sen idi. Sun, Çin'in Batılı güçleri altedebilmesi için milliyetçiliği benimsemesi gerektiğine inanıyordu ve bir politik Darwinizm doktrini savunuyordu. Sun'a göre "doğa güçleri her ne kadar yavaş çalışsalar da, büyük ırkları bile yok edebilirlerdi"... 1920'lerin başlarında Mao, Kuomintang'ın lideri olan Sun'u destekledi. Sun, kendi milliyetçi partisi (Kuomintang) ile komünistler arasında bir ittifak oluşturdu ve hatta Mao bir süre Kuomintang'ın propaganda dairesini yönetti.71
Darwin'in ve Marx'ın fikirleriyle beyni yıkanan Mao, 1920 yılından itibaren ateşli bir komünist olarak sahneye çıktı. Kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla, 1921 yılında Şanghay'da Çin Komünist Partisi'ni kurdu. Bu tarihten sonra, çeşitli ittifaklar, çatışmalar, gerilla savaşları ve propaganda yöntemleri kullanarak komünist partiyi güçlendirecekti. Mao'nun önderliğindeki komünistler, bir süre Milliyetçi Parti ile işbirliği yaptılar. 1920'lerin ikinci yarısında ise iki taraf birbirine düşman oldu. Mao'nun militanları, Çin'in güneyindeki Jiangxi eyaletine yerleştiler ve burada "kurtarılmış bölge" adını verdikleri ve merkezi otoritenin yönetimi dışında kalan bir düzen kurdular. İki taraf arasındaki çatışmalar yıllar boyu sürdü. II. Dünya Savaşı'nın ardından komünistlerin "kurtarılmış bölgeleri" giderek büyüdü ve neredeyse tüm Çin'i kaplamaya başladı. 1949 yılında ise Mao'nun komünistleri başkent Pekin'i ele geçirdiler ve "Çin Halk Cumhuriyeti"ni ilan ettiler.
1917'deki Bolşevik Devrimi'nden sonra, dünya ikinci kez bir komünist devrime şahit oluyordu. Bu ikinci devrimin sonuçları ise, en az birincisi kadar kanlı oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder