16 Ekim 2015 Cuma

Materyalistler Tarihin En Büyük Tuzağına Düşmüşlerdir

İnsanlık tarihi boyunca materyalist düşünce hep var oldu ve bu kişiler kendilerinden ve savundukları felsefeden çok emin bir şekilde, kendilerini yaratmış olan Allah'a baş kaldırdılar. Ortaya attıkları senaryoya göre madde ezeli ve ebediydi ve tüm bunların bir Yaratıcısı olamazdı. Bu kişiler yalnızca kibirlerinden dolayı, Allah'ı reddederlerken sahip olduklarını zannettikleri maddenin ardına sığınmışlardı. Bu felsefeden öylesine eminlerdi ki, hiçbir zaman bunun aksini ispatlayacak bir açıklama getirilemeyeceğini düşünüyorlardı.
Oysa, maddenin aslına ulaşamadığımız gerçeği ile ilgili olarak bu bölümde anlatılanlar, bu kişileri büyük bir şaşkınlığa düşürmektedir. Çünkü burada anlatılanlar felsefelerini temelden yıkıp atmakta, üzerinde tartışmaya dahi imkan bırakmamaktadır. Tüm düşüncelerini, hayatlarını, kibirlerini ve inkarlarını üzerine bina ettikleri madde, ellerinden bir çırpıda uçup gitmektedir. Körü körüne inandıkları, bel bağladıkları, güvendikleri maddesel dünyanın, içindeki her şeyle birlikte kendilerinden uzaklaştığını görmekte ve buna karşı hiçbir şey yapamamaktadırlar. Maddenin dışarıda var olan aslını gören, gerçek sesleri duyan, kokuları hisseden tek bir insan dahi yoktur ki, maddecilik olsun...
Allah'ın bir sıfatı, inkarcılara tuzak kurmasıdır. "... Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen  kuruyordu. Allah, düzen kurucuların hayırlısıdır." (Enfal Suresi, 30) ayetiyle bu gerçek bildirilir.
Allah, dünyadaki varlıkların ve nesnelerin aslına her an  ulaşabildiklerini zannettirerek materyalistleri de tuzağa düşürmüş ve onları tarihte benzeri görülmemiş şekilde küçültmüştür. Mallarını, mülklerini, mevkilerini, ünvanlarını, içinde bulundukları toplumu, tüm dünyayı ve aslında birer kopyadan ibaret olan her şeyi aslı sanmışlar, üstelik bunlara güvenerek Allah'a karşı büyüklenmişlerdir. Böbürlenerek Allah'a isyan etmiş (Allah’ı tenzih ederiz) ve inkarda ileri gitmişler, çekinmeden insanlara zulmetmişlerdir. Bunları yaparken de güç aldıkları tek şey madde olmuştur. Ama öyle bir anlayış eksikliği içine düşmüşlerdir ki Allah'ın kendilerini çepeçevre sarıp kuşattığını hiç düşünmemişlerdir. Allah inkarcıların anlayışsızlıkları sonucunda düşecekleri durumu Kuran'da şöyle haber vermiştir:
Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat (asıl) o inkar edenler hileli-düzene düşecek olanlardır. (Tur Suresi, 42)
Bu, belki de tarihin gördüğü en büyük yenilgidir. Materyalistler kendilerince büyüklenirken, dini inkar ederken ve iman edenlere zulmederken aslında büyük bir oyuna gelmişler, Allah'a karşı çirkin bir cesaret göstererek açtıkları savaşta kesin olarak yenilmişlerdir.
Allah bir başka ayetinde, "inkar edenlerin işleri bir seraba benzer, susayan onu bir su sanır. Nihayet ona ulaştığında bir şey bulamaz ve yanında Allah'ı bulur..." (Nur Suresi, 39) diye haber verir. Materyalizm de bu ayette işaret edildiği gibi, isyan edenler ve Kuran ahlakına muhalif davranarak yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar için bir "serap" oluşturur; ona güvenerek ellerini uzattıklarında, gördükleri her şeyin yalnızca aslının bir kopyası olduğunu anlarlar. Allah onları böyle bir serapla kandırmış, bütün bu kopya sesleri, görüntüleri, kokuları, tatları aslı gibi göstermiştir.
Tarih boyunca materyalist felsefeyi benimseyen felsefeciler, liderler, profesörler, astronomlar, biyologlar, fizikçiler, ünvanları, mevkileri her ne olursa olsun maddeyi kendilerine ilah edinmeleri sebebiyle bu oyuna gelmişler, birer çocuk gibi aldanmış ve küçük düşmüşlerdir. Beyinlerindeki küçük odadan asla çıkamadıkları, dış dünya ile hiçbir şekilde karşılaşamadıkları halde tüm felsefelerini, ideolojilerini dünya ve madde üzerine kurmuşlar, bu konular hakkında ciddi tartışmalara girmişler, alaycı anlatımlar kullanmışlardır. Tüm bunlardan dolayı da kendilerini çok akıllı saymışlar, evrenin gerçeği hakkında fikir yürütebileceklerini düşünmüşler ve en önemlisi kendi sınırlı akıllarıyla Allah'ı yorumlayabileceklerini sanmışlardır. Allah, onların içine düştükleri bu durumu bir ayetinde şöyle bildirir:
Onlar bir düzen kurdular. Allah da bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır. (Al-i İmran Suresi, 54)
Dünyada bazı tuzaklardan kurtulmak mümkün olabilir; ancak Allah'ın maddeyi ilah edinenlere kurduğu bu tuzak öyle sağlamdır ki, asla bir kurtuluş imkanları kalmamıştır. Ne yaparlarsa yapsınlar, kime başvururlarsa vursunlar, Allah'tan başka kendilerini kurtaracak bir yardımcı bulmaları da mümkün değildir. Allah'ın Kuran'da haber verdiği gibi, "... kendileri için Allah'tan başka bir (vekil) koruyucu dost ve yardımcı bulamayacaklardır." (Nisa Suresi, 173)
Bu gerçeğin farkına varmak materyalistler için olabilecek en dehşet verici olaydır. Bu gerçekle birlikte, her an Allah ile beraber olduklarını, Allah'ın kendilerini her yönden sarıp kuşattığını anlamışlardır. Nitekim Allah, "kendisini tek olarak yarattığımı Bana bırak" (Müddessir Suresi, 11) ayetiyle, her insanın Kendi Katında aslında yapayalnız olduğu gerçeğine dikkat çekmiştir. Bu olağanüstü gerçek aşağıdaki ayetlerle de haber verilmiştir:
Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi 'teker teker, yapayalnız ve yalın' Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız... (Enam Suresi, 94)
Ve onların hepsi, kıyamet günü O'na, 'yapayalnız, tek başlarına' geleceklerdir. (Meryem Suresi, 95)
Bu ayetlerde anlatılan gerçeğin bir manası da şudur: Maddeyi ilah edinenler, Allah'tan gelmiş ve yine O'na dönmüş ya da dönmeyi beklemektedirler. Onlar isteseler de, istemeseler de Allah'a teslim olmuşlardır. Şimdi herkes gibi hesap gününü beklemektedirler. O gün hepsi, dünyada işledikleri ve işlenmesine sebep oldukları her suçtan ötürü tek tek sorguya çekileceklerdir. Her ne kadar anlamak istemeseler de...
Dediler ki: "Sen Yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim
hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten Sen, her şeyi bilen,
hüküm ve hikmet sahibi olansın."
(Bakara Suresi, 32)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder