16 Ekim 2015 Cuma

Materyalistlerin Anlamaktan Korktuğu Gerçek

Buraya kadar anlattıklarımız, bir insanın dünyada karşılaşabileceği en olağanüstü, en hayret verici bilgilerdendir. Bu bilgiler doğrultusunda şu soruyu soralım: Evinizi, içindeki eşyalarınızı,  arabanızı, ofisinizi, bankadaki hesabınızı, gardrobunuzu, eşinizi, çocuklarınızı, annenizi, babanızı, iş arkadaşlarınızı, kısaca sahip olduğunuz tüm maddi dünyayı simsiyah beyninizin içinde gördüğünüzü hiç düşündünüz mü?
Sadece beyninizde meydana gelen görüntüye sabitlendiğinizi, dışarıyı asla göremediğinizi, yukarıda saydıklarımızı sadece beyninizde izleyebildiğinizi, bu küçücük dünyadan asla dışarıya çıkamadığınızı hiç aklınıza getirdiniz mi?
Maddeyi tek gerçek zanneden ve ruhun varlığını inkar eden materyalistler, bu apaçık gerçekten kaçmak için türlü yönteme başvururlar. Çünkü bu gerçeği kabul etmeleri demek, tüm hayatlarını üzerine kurdukları maddeyi bir kenara atmaları demektir. İşte bu nedenle de bu büyük mucize karşısında öfkelenir, saldırganlaşır, mantıksız açıklamalar yapar ve gerçekleri saptırmaya çalışırlar.
Kimi materyalistler bu gerçek karşısında sinirlendiklerinde masaya yumruk atarak veya duvarları tekmeleyerek maddenin algı olmadığını kendilerince "ispat" etmeye çalışır ve gülünç duruma düşerler. Bir başka materyalist, bir otobüsün insanlara çarpmasını örnek vermiş ve "bakın çarpıyor, demek ki bir algı değil" demiştir. Anlamaktan kaçındıkları ve korktukları gerçek, otobüs çarpması sırasında yaşanan sertlik, darbe ve acı gibi bütün hislerin de zaten zihinde oluşan algılar olduğu, insanın otobüsün aslı ile hiçbir zaman muhatap olmadığıdır. Çarpmanın bütün sertlik, darbe ve acısı yine simsiyah beynin içinde ve yine insanın ruhu tarafından algılanmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder