tag:blogger.com,1999:blog-50218525824686689112024-03-13T04:30:07.267-07:00Komunizmin TarihiSrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.comBlogger59125tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-49989492666847160662015-10-16T05:53:00.003-07:002015-10-16T05:53:59.659-07:00<h1 id="title0" style="background-color: white; clear: both; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 30px; letter-spacing: 1px; line-height: 1em; margin: 0px 0px 1em; padding: 15px 0px; text-align: center; text-shadow: black 1px 1px 1px, rgb(92, 84, 72) 2px 2px 4px;">
Komünizmin Doğuşu</h1>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünizmin doğuşunu anlamak için, mutlaka 18. ve 19. yüzyıl Avrupası'nın kültürüne bir göz atmak gerekir. Avrupa kıtası, MS 2. yüzyıldan itibaren aşama aşama Hıristiyanlığı kabul etmiş ve bu Hıristiyan kültür "Aydınlanma Çağı" denen döneme kadar da bu kıtaya hakim olmuştur. 18. yüzyılda yaygınlık kazanan Aydınlanma hareketi, bir takım Avrupalı düşünür ve sanatçıların Eski Yunan ve Roma'nın putperest kültüründen etkilenerek dine karşı çıkmalarıyla başlamıştır. Aydınlanma hareketinin en büyük siyasi sonucu ise, aynı zamanda "din aleyhtarı devrim" olan Fransız Devrimi'dir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px auto 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 650px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Materyalizmin “tesadüf” tarikatının kurbanları:<br />Darwin, Trotsky, Engels ve Marx</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/darwin02.2.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Fransız Devrimi'nin altyapısı, Voltaire, Diderot, Montesquev gibi din aleyhtarı düşünürlerin telkinleri ile oluşmuştur. Devrim sırasında ise Aydınlanma hareketinin din aleyhtarı ve pagan (putperest) eğilimleri açıklık kazanmıştır. Devrime öncülük eden Jakobenlerin yoğun propagandası sonucunda yaygın bir "dinden çıkma" hareketi gelişmiş, dahası yeni bir pagan din oluşturulmaya çalışılmıştır. İlk belirtileri 14 Temmuz 1790'da, Federasyon Bayramı'nda görülen "devrimci ibadet" hızla yayılmıştır. Devrimin eli kanlı liderlerinden Robespierre, "devrimci ibadet"e yeni kurallar da getirmiş, bu ibadetin ilkelerini bir rapor halinde belirleyerek adına da "Yüce Varlık İbadeti" demiştir. Paris'teki ünlü Notre Dame Kilisesi kendi deyimleriyle "aklın tapınağı"na dönüştürülmüş, Kilise duvarlarındaki Hıristiyan figürleri sökülmüş ve orta yere "akıl tanrıçası" olarak tanımlanan bir kadın heykeli yerleştirilmiştir. Fransız Devrimi boyunca pek çok din adamı öldürülmüş, dini kurumlar yağmalanmış, tahrip edilmiştir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 220px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/die-kommunistische-internationale02.2.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Fransız Devrimi'yle birlikte Avrupa'nın gündemine giren ve sonra da giderek yayılan bir felsefe vardır: Materyalizm. Sadece maddenin varlığını kabul eden, canlıların ve insan bilincinin de sadece "hareket halindeki madde"den ibaret olduğunu varsayan bu görüş, aslında ilk olarak Eski Yunan'da yaşamış bazı felsefeciler tarafından ortaya atılmıştır. 18. yüzyılda materyalizmi benimseyen ve kitlelere empoze eden iki önemli isim, Fransız Devrimi'nin hazırlayıcılarından Dennis Diderot ve onun yakın dostu Baron d'Holbach'tır. Baron d'Holbach, 1770'de yayınlanan <em>Système de la nature</em> (Doğanın Sistemi) adlı kitabında "bilimsel" olduğunu iddia ettiği bir takım varsayımlara dayanarak, var olan tek şeyin madde ve enerji olduğunu öne sürmüştür. Fanatik bir ateist olan d'Holbach, ahlak kavramına da karşı çıkmış, insanın elden geldiğince çok zevk elde etmesi ve bunun için her yolu denemesi gerektiğini savunmuştur.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 230px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/l'internationale02.3.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizmin kökenleri, kanlı Fransız Devrimi'ne kadar uzanır. Fransız Devrimi sırasında "akıl tanrıçası" tasviriyle ifade edilen din düşmanlığı, daha sonra yandaki benzer komünist posterlerde kullanılmıştır.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
18. yüzyılda bir kaç düşünür tarafından benimsenip savunulan materyalizm, 19. yüzyılda daha da yayılmış ve Fransa ile sınırlı kalmayıp Avrupa'nın diğer ülkelerinde de kök salmaya başlamıştır. 19. yüzyılın başlarında Almanya'da ortaya çıkan iki önemli materyalist düşünür vardır: Ludwig Büchner ve Karl Vogt. Vogt, insan zihninin kaynağını açıklamaya çalışırken "karaciğer nasıl öd sıvısı salgılıyorsa, insan beyni de düşünce salgılar" demiş ve bu saçma benzetmesiyle döneminin materyalistleri tarafından bile onay görmemiştir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Materyalizm, bu gibi saçma iddialarla ortaya çıkmasına rağmen, dönemin din karşıtı güçleri tarafından benimsenmiş ve Avrupa toplumlarına empoze edilmeye başlanmıştır. Materyalizm aklın ve bilimselliğin temeli gibi sunulmuş, bu aldatıcı propaganda önce Fransa'da, sonra Almanya'da ve giderek tüm Avrupa'da aydınlar arasında hızla yayılmıştır. Bunda, kuşkusuz materyalizmi adeta bir din gibi benimseyen ve 19. yüzyıl Avrupalı aydınları arasında çok yaygın olan masonluk örgütünün rolü de büyüktür.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Antik bir dogma olan materyalizm bu şekilde yayılırken, bir yandan da materyalizmi çeşitli bilim dallarına uyarlama girişimleri olmuştur. Materyalizm;</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>1.</strong> Doğa bilimlerine uyarlanmıştır ki, bunu yapan kişi İngiliz doğa bilimci Charles Darwin'dir.<br /><strong>2.</strong> Sosyal bilimlere uyarlanmıştır ki, bunu yapan kişiler de Alman felsefeciler Karl Marx ve Friedrich Engels'tir.</div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwin'in uyarlaması "evrim teorisi", Marx ve Engels'in uyarlaması ise "komünizm" olarak bilinir.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-32380303956948846042015-10-16T05:53:00.001-07:002015-10-16T05:53:31.868-07:00<h2 id="title1" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Marx ve Darwin</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Aslında Darwin'in evrim teorisinin, Marx ve Engels'in teorisini de kapsadığını söylemek mümkündür. Çünkü komünizm de bir "evrim teorisi"dir; evrim teorisinin tarihe ve toplumbilimine uyarlanmış halidir. Bu gerçek, 20. yüzyılın başlarında, önde gelen Darwinist ve Marxist düşünürlerden biri olan Anton Pannekoek'in kaleme aldığı <em>Marxism and Darwinism</em> (Marxizm ve Darwinizm) adlı kitapta şöyle özetlenir:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="1" name="1" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Marxizm'in ve aynı zamanda Darwinizm'in bilimsel önemi, her ikisinin de evrim teorisini takip etmesidir</strong>. Birisi bunu organik dünyanın alanı içinde, canlılar üzerinde yapmış, diğeriyse toplum alanı içinde gerçekleştirmiştir... Hem Darwin'in hem de Marx'ın öğretileri, yani doğabilimleri alanında ve insan toplumları alanında gelişen bu iki öğreti, evrim teorisini pozitif bir bilime dönüştürmüştür. Bunu yapmakla, evrim teorisini, sosyal ve biyolojik gelişimin temel kavranışı olarak kitlelere kabul ettirmişlerdir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">1</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwinizm ile Marxizm arasında iki temel konuda da tam bir uyum vardır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>1.</strong> Darwinizm, tüm varlıkların "hareket halindeki madde"den oluştuğunu, bu maddenin Allah tarafından yaratılmadığını ve düzenlenmediğini, dolayısıyla tüm canlıların tesadüflerle var olduğunu, insanın da diğer hayvanlardan evrimleşmiş bir havyan türü olduğunu ileri sürmüştür. Hiçbir bilimsel delile dayanmayan ve yanlışlığı sonraki yıllarda bilimsel bulgularla ortaya konan bu iddialar, sadece maddenin varlığına inanan ve tüm insanlık tarihini maddi faktörlerle açıklamaya çalışan Marx ve Engels'in görüşleriyle tam bir uyum içindedir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>2. </strong> Darwinizm, canlılar dünyasında gelişmeyi sağlayan itici gücün "<strong>çatışma</strong>" olduğunu ileri sürmüştür. Darwin'in teorisinin en temel varsayımı, doğal kaynakların canlılar için yetersiz olduğu, dolayısıyla daimi bir "yaşam mücadelesi" yaşandığı, bu mücadelenin de evrimleştirici bir güç oluşturduğu şeklindedir. Marx ve Engels'in benimsedikleri "<strong>diyalektik</strong>" yöntem ise bunun aynısıdır. Diyalektiğe göre evrendeki gelişmenin tek itici gücü zıtlar arasındaki çatışmadır. İnsanlık tarihi de çatışma sayesinde gelişmiş, insan bu çatışma sayesinde ilerlemiştir.</div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marx-Engels ikilisi ile Darwin'in teorileri incelendiğinde, sanki tek bir merkezden çıkmışçasına büyük bir uyum içinde oldukları görülür. Darwin materyalist felsefeyi doğaya, Marx-Engels ise tarihe uyarlamıştır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px auto 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 600px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/marx-engels-darwin02.4.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwin (solda), Engels ile Marx'ı (sağda) komünist teori açısından eşdeğer görmüştür. Engels'e göre Marx materyalizmi sosyal bilimlere, Darwin ise biyolojiye uygulamıştır.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="12" name="2" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="13" name="3" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Nitekim Darwin'in materyalizme yaptığı bu büyük katkının önemini ilk anlayan kişi, <strong>Karl Marx</strong>'ın bizzat kendisi olmuştur. Marx, Darwin'in 1859 yılında yayınlanan <em>Türlerin Kökeni</em> adlı kitabını incelemiş ve bu kitabın kendi teorisi için büyük bir dayanak oluşturduğunu görmüştür. Engels'e yazdığı 19 Aralık 1860 tarihli mektubunda, Darwin'in kitabı için "<strong>bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte</strong>" der.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">2</a> 16 Ocak 1861'de Lassalle'a yazdığı mektupta ise şöyle yazar: "<strong>Darwin'in yapıtı büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelini oluşturuyor</strong>."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">3</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marx, Darwin'e olan sempatisini en büyük eseri <em>Das Kapital</em>'i Darwin'e ithaf ederek de göstermiştir. Kitabının Darwin'e yolladığı Almanca baskısına el yazısıyla şöyle yazmıştır: "Charles Darwin'e, gerçek bir hayranı olan Karl Marx'tan".</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 220px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Plekhanov02.5.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Rus komünizminin öncüsü Plekhanov'a göre "Marxizm, Darwinizm'in sosyal bilimlere uygulanmasıdır".</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="14" name="4" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="15" name="5" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Engels ise Darwin'e olan hayranlığını şöyle belirtmiştir: "Tabiat metafizik olarak değil, diyalektik olarak işlemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten önce Charles Darwin'in adı anılmalıdır."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">4</a> Engels, Darwin'i, onu Marx'la eş tutacak biçimde övmüş ve "Darwin nasıl organik doğadaki evrim yasasını keşfettiyse, Marx da insanoğlunun tarihindeki evrim yasasını keşfetti" demiştir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">5</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="16" name="6" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Lenin tarafından "tüm uluslararası Marxizm literatürüne en hakim kişi" olarak tanımlanan, Rus komünizminin öncüsü Georgi Valentinovich Plekhanov ise "<strong>Marxizm, Darwinizm'in sosyal bilimlere uygulanmasıdır</strong>" diyerek bu konuda en özet yorumu yapmıştır.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">6</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Vatikan Üniversitesi profesörlerinden tarihçi Prof. Malachi Martin, Marx ile Darwin arasındaki ilişkiyi şöyle anlatır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="17" name="7" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Charles Darwin teorisini yayınladığında, Marx bunu bir teoriden çok daha ileri gördü. Bunu, bir "manevi alem" olmadığına, sadece "maddi alem"in var olduğuna dair kendi "bilimsel" kanıtı olarak benimsedi. Darwin, Hegel'in idealizmini reddetmesinde Marx'a bir haklılık sağlıyordu... Darwin'in teorisinin sadece bir teori olduğunu... toplumsal olarak geçerlilikten uzak olabileceğini tamamen göz ardı eden <strong>Marx, Darwin'in fikirlerini kendi zamanının sosyal sınıflarına uyarladı</strong>... Darwin'in evrim teorisinde olduğu gibi, Marx, tüm maddeler gibi sosyal sınıfların da daimi bir yaşam ve egemenlik mücadelesi içinde olmaları gerektiğini düşündü.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">7</a></div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Trockiy02.6.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwin, yaratılışı inkar ederek komünizme sözde bilimsel bir temel sağlamıştır. Bu nedenle, Bolşevik devriminin eli kanlı liderlerinden Trotsky, Darwin'i diyalektik materyalizmin doğabilimleri alanındaki temsilcisi sayar.</div>
</div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="18" name="10" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="19" name="9" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="110" name="8" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Darwinizm ile Marxizm arasındaki bu güçlü bağ, çağdaş evrimciler tarafından da vurgulanır. Evrim teorisinin çağımızdaki savunucularının en ünlülerinden biri olan biyolog Douglas Futuyma, <em>Evrim Biyolojisi</em> adlı kitabının önsözünde "Marx'ın insanlık tarihini açıklayan materyalist teorisi ile birlikte<strong>Darwin'in evrim teorisi materyalizm zemininde büyük bir aşamaydı</strong>" diye yazarken bunu kasteder.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">8</a> Yine çok ünlü bir evrimci olan paleontolog Stephen J. Gould ise, "Darwin doğayı yorumlarken çok tutarlı bir <strong>materyalist felsefeyi uyguladı</strong>" demektedir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">9</a> Rus Komünist Devrimi'nin Lenin ile birlikte iki büyük mimarından biri olan <strong>Leon Trotsky</strong> de "Darwin'in buluşu, tüm organik madde alanında diyalektiğin (diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu" yorumunu yapmıştır.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">10</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Tüm bunlar, Darwinizm ile Marxizm arasında çok önemli bir ilişki olduğunu açıkça göstermektedir. Kolaylıkla denebilir ki, eğer Darwinizm olmasa Marxizm de olmayacaktır. Eğer bir insan Darwinizm'in geçersizliğini anlarsa Marxizm'in de geçersizliğini anlayacaktır. Elbette bunun tersi de doğrudur: Bir toplumda Darwinizm yaygın kabul görürse, o toplumda Marxizm'in de gelişmesi kaçınılmazdır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu yüzden Darwinizm'in geçersizliğinin gerek bilimsel gerekse sosyolojik açıdan kavranması, insanlık için çok önemli bir konudur. Bu gerçeğin ortaya çıkması, Darwinizm'den kaynaklanan ve bugün pusuda bekleyen Marxizm'in tekrar alevlenmesini engelleyecek, insanların geçtiğimiz yüzyılda yaşadığı acıları tekrar yaşamasına engel olacaktır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Nitekim tarih de, Darwinizm olmadan Marxizm'in olamayacağını göstermektedir.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-79001543415958556462015-10-16T05:52:00.003-07:002015-10-16T05:52:57.102-07:00<h2 id="title2" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in Yayılışı ve Komünizm-Kapitalizm İlişkisi</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in siyasi etkilerini incelerken bir noktaya dikkat etmek gerekir: Bu teori tek bir ideolojiyle değil, birbirinden son derece farklı gibi gözüken çok sayıda ideolojiyle ilişkilidir. Darwinizm'in desteklediği ideolojileri incelediğimizde, komünizmin yanında, ırkçılık, emperyalizm, kapitalizm, faşizm gibi geniş bir yelpaze ile karşılaşırız. İlk bakışta birbirinden çok bağımsız hatta birbiri ile çelişkili gibi gözüken bu ideolojilerin ortak yönü ise, İlahi dinlere ve onların getirdiği ahlaki değerlere karşı olmalarıdır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/lenin02.7.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lenin, komünistler ile burjuvazinin dine karşı aynı safta olduğunu yazmıştır. Lenin'in yorumları, komünizm ve kapitalizm arasındaki çatışmanın gerçekte sadece bir "iç çatışma" olduğunu ve bu iki materyalist ideolojinin ortak ve asıl düşmanının din olduğunu göstermektedir.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu ideolojilerin öncüleri, dini inançları ve değerleri kendileri için engel olarak görmüşler ve Darwinizm'i bu inanç ve değerleri ortadan kaldırmak için bir silah olarak kullanmışlardır. İşin ilginç yanı, bir yandan bu şekilde kendi ideolojilerine hayat sahası açarken, bir yandan da kendilerine rakip olan ideolojileri güçlendirmeleridir. Örneğin, iddialarına göre kıyasıya bir "yaşam mücadelesi"nin yaşandığı serbest piyasa ortamını meşrulaştırmak için Darwinist ahlakı gerekli görüp destekleyen kapitalistler, bu yolla bir yandan da karşı oldukları komünizmi desteklemişlerdir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marxist düşünür Anton Pannekoek <em>Marxism and Darwinism</em> (Marxizm ve Darwinizm) adlı kitabında, bu ilginç gerçekten söz eder ve burjuvazinin, yani Avrupalı zengin kapitalist sınıfın Darwinizm'i destekleyişini şöyle anlatır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Marxizm'in önemini ve pozisyonunu sadece proleter sınıf mücadelesindeki rolüne borçlu olduğu herkesçe bilinir... Darwinizm'in de Marxizm'le aynı tecrübeleri yaşadığını görmek zor değildir. Darwinizm, bilim dünyası tarafından objektif bir yaklaşımla tartışılarak ve test edilerek kabul edilmiş soyut bir teori değildir. Hayır, Darwinizm ilk adımı atar atmaz, hevesli destekçileri ve tutkulu düşmanları olmuştur. Darwin'in ismi, teorisinden az bir şey anlayan insanlar tarafından yüceltilmiştir... Darwinizm de, sınıf mücadelesinde bir rol oynamıştır ve bu rol sayesinde hızla yayılmış, tutkulu taraftarlar ve çetin düşmanlar kazanmıştır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>Darwinizm, kilise haklarına ve aristokrasiye karşı çıkan burjuvazi için bir araç olmuştur</strong>... Burjuvazinin amacı, önlerine çıkan eski hakim yönetici güçleri ortadan kaldırmaktır... Din sayesinde rahipler büyük kitleleri kontrol altında tutmuş ve böylece burjuvazinin isteklerine karşı koyabilmiştir... Doğa bilimi inanca karşı bir silah haline getirilmiş, bilim ve yeni keşfedilen doğal yasalar öne sürülmüş ve burjuvazi bu silahlarla birlikte savaşmıştır...</div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="111" name="11" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Darwinizm tam istenen zamanda gelmiştir; Darwin'in insanın aşağı hayvanlardan türemiş olduğunu öne süren teorisi, Hıristiyan inancının bütün temelini yok etmiştir. İşte bu nedenledir ki, <strong>Darwinizm ortaya çıktığı anda, burjuvazi onu büyük bir hırsla sahiplenmiştir</strong>... Bu şartlar altında, bilimsel tartışmalar bile, sınıf savaşının fanatizmi ve tutkusu ile yürütülmüştür. Darwin hakkında yazılmış yazılar, bilimsel yazarların isimlerini taşımalarına rağmen, sosyal polemiklerin karakterini sergilemektedir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">11</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in yayılışı gerçekten de bu şekilde oldu. Avrupa'nın hakim güçleri, Darwinizm'i gerek kendi ülkelerinde kurdukları kapitalist düzeni, gerekse dünya çapında kurdukları emperyalist sömürge sistemini meşrulaştırmak için bulunmaz bir fırsat olarak gördüler ve desteklediler. (Ayrıntılı bilgi için bkz.<em>Darwin'in Türk Düşmanlığı</em>, Harun Yahya, 1999) Darwinizm'in bilimsel tutarsızlıkları, hayali varsayımları, saçma iddiaları tamamen görmezden gelindi; dini inançlara ve dinin getirdiği ahlaki kıstaslara karşı gerekli bir silah olarak görülen Darwinizm, ideolojik amaçlarla yaygınlaştırıldı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Ancak Darwinizm'i bu şekilde yaygınlaştıran "burjuvazi", yani kapitalist sınıf, bu teoriyle birlikte kendi rakibini de desteklemiş oluyordu. Çünkü Darwinizm'in yaygınlaşması ve bu yolla dini inançların yok edilmesi, kapitalizm kadar Marxizm'in de işine yarıyordu. Dinin insanlara öğrettiği kanaatkarlık, itidal, tevazu, kardeşlik, fedakarlık, şefkat, merhamet gibi ahlaki özellikler ortadan kalktıktan sonra, toplum vahşi bir arena haline geliyordu. Bu arenada, kapitalistler arası "yaşam mücadelesi" kadar, kapitalistlerle komünistler arası "sınıfsal yaşam mücadelesi" de gelişiyordu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="112" name="12" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>1871 sonbaharında Avrupalı doğa bilimcilerin katıldığı uluslararası bir kongrede söz alan Alman devlet adamı ve doğa bilimci Virchow, Darwinistlere "dikkat edin" diyordu, "çünkü bu teori, komşu ülkede çok büyük acılara neden olan bir teoriyle çok yakından ilişkilidir."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">12</a> Virchow'un sözünü ettiği komşu ülke Fransa'ydı ve belirttiği teori de, o yıl içinde kanlı<strong> Paris Komünü</strong>'nü gerçekleştiren Fransız komünizmiydi. (Paris Komünü, Almanya'yla yaptığı savaştan yenik çıkan Fransa'da, devlet otoritesinin zayıfladığı bir dönemde, Paris'teki komünistlerin öncülüğünde başlatılan bir şehir isyanıydı. Aylar boyunca şehir komün yöneticileri tarafından idare edildi, dini merkezlere ve din adamlarına karşı geniş çaplı saldırılar düzenlendi.)</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Sonuçta, komünistlerin ve kapitalistlerin, aralarındaki çatışmaya rağmen, din düşmanlığı konusunda ortak bir zeminde buluştuklarını ve bu konuda Darwinizm'den büyük bir destek aldıklarını söylemek mümkündür. Nitekim bu nedenle komünistler, bir toplumda komünist devrim hazırlayabilmek için öncelikle onun kapitalistleşmesini gerekli görürler. Buna göre, kapitalist ahlakın yaygınlaşmasıyla birlikte -ki bunda Darwinizm propagandası hayati öneme sahiptir- toplum önce dinsizleştirilecek, sonra da komünizm gelişecektir. Rus Devrimi'nin lideri Vladimir İ. Lenin, 1909 yılında kaleme aldığı "Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu" başlıklı makalesinde, burjuvazinin, yani kapitalist sınıfın dine karşı oynadığı bu rolü şöyle anlatır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="113" name="13" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Birincisi, <strong>dinle savaşmak görevi, tarihsel açıdan devrimci burjuvazinin görevidir</strong> ve Batıda burjuva demokrasisi, feodalizme ve orta çağ düzenine karşı giriştiği kendi devrimleri döneminde bu görevi büyük ölçüde yerine getirmiştir... Gerek Fransa'da, gerek Almanya'da <strong>burjuvazinin dinle savaşma geleneği vardır</strong> ve bu sosyalizmden (Ansiklopedistlerden ve Feuerbach'tan) çok önce başlamıştır. Rusya'da ise, burjuva demokratik devrimimizin kendine özgü koşulları nedeniyle, bu görev de hemen hemen tümüyle işçi sınıfının omuzlarına yüklenmiştir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5778/Bolum-1-Komunizmin-Dogusu#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">13</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Görüldüğü gibi Lenin "dinle savaşmak görevi"nin kapitalistlere ait olduğunu, Avrupa'da bu görevi onların yerine getirdiğini, ancak Rusya'da bu sınıf var olmadığı için dinle yapılacak savaşı kendilerinin üstlendiğini anlatmaktadır. Lenin'in bu sözleri, komünizm ve kapitalizm arasındaki çatışmanın gerçekte sadece bir "iç çatışma" olduğunu ve bu iki gücün ortak ve asıl düşmanının din olduğunu açıkça göstermektedir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu kişiler açıkça toplumları yozlaştırmak, onları doğrulardan uzaklaştırmak, ahlaki ve insani açıdan zayıflatmak ve böylece kendi dinsiz komünist sistemlerini kabul ettirmek çabasındadırlar. Ancak bu kişilerin din aleyhinde yaptıkları hiçbir hareketin başarıya ulaşması mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki, geçmişte de dine karşı savaşan, Allah'ın elçilerine itaat etmeyen, Allah'ın hak kitaplarından yüz çeviren kavimler yaşamıştır. Bu kavimler de kendilerine göre hak dini yok etmeye çalışmışlardır. Fakat bu kavimlerin uğradıkları son benzerdir: Allah kendi dinine karşı mücadele eden bu insanların kimine yeryüzünde bir bela vermiştir, kimini ise ahirette acı bir azabın beklediğini müjdelemiştir. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:</div>
<div class="c-cerceve1" style="background-color: white; color: #121419; display: table; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin: 10px auto; padding: 0px; text-align: justify; width: 800px;">
<div class="c-cerceve2" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/border-1.png) 0% 0% repeat-y; margin: 0px; padding: 0px 0px 0px 30px;">
<div class="c-cerceve3" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/border-2.png) 100% 0% repeat-y; margin: 0px; padding: 0px 30px 0px 0px;">
<div class="c-cerceve4" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/border-3.png) 0% 0% repeat-x; margin: 0px; padding: 30px 0px 0px;">
<div class="c-cerceve5" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/border-4.png) 0% 100% repeat-x; margin: 0px; padding: 0px 0px 30px;">
<div class="c-cerceve6" style="height: 167px; margin: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; width: 740px;">
<div class="bg_desen1" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen1.gif) 0% 0% repeat; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(0, 0, 0) !important; display: table; margin: 5px 15px 10px 10px; padding: 10px;">
<span class="ayet" style="font-family: Georgia, serif; font-style: italic; font-weight: bold; margin: 0px; text-shadow: rgb(215, 200, 160) 1px 1px 1px;"><strong>Allah'ın ayetleri konusunda inkar edenlerden başkası mücadele etmez. Öyleyse onların şehirlerde dönüp dolaşması seni aldatmasın. Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, 'batıla-dayanarak' mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış? Senin Rabbinin kafirler üzerindeki: "Gerçekten onlar ateşin halkıdır" sözü böylece hak oldu. <span class="hadisno" style="font-size: 11px; font-style: normal; font-weight: normal; margin: 0px; padding-left: 5px; text-shadow: none;">(Mümin Suresi, 4-6)</span></strong></span></div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
</div>
<div class="aa6 bg_desen11" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen11.jpg) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); border-radius: 15px; border: 1px solid rgb(219, 213, 183); box-shadow: rgb(219, 213, 183) 3px 3px 3px; color: rgb(255, 255, 255) !important; display: table; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin: 5px auto 10px; padding: 10px 30px; text-align: justify; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 700px;">
<div class="yazi" style="font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Faşizm ve Komünizmin Ortak Hezeyanı: Darwınist Çatışma</div>
<div class="dropcap2" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizmin kurucusu Marx, tarihin gelişmesinin tek yolunun çatışma olduğunu iddia etmekteydi. Toplumların, düşüncelerin, fikirlerin de ancak çatışmayla, savaşla, ihtilalle ilerleyebileceklerini düşünüyordu. "Eğer çelişme ve çatışma olmasaydı, var olan herşey, nasılsa öyle kalırdı" diyordu. Dahası Marx "Şiddet yeni bir topluma gebe her eski toplumun ebesidir" diyerek milyonlarca insanı savaşa, katliama, kan dökmeye çağırıyordu.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Marx'ın bu düşünceleri, zaman içinde çok sayıda taraftar kazandı. En zalim katliamlara imza atan komünist lider Lenin bunu, "Gelişme zıtların mücadelesidir" sözleriyle ifade ediyordu. (Lenin, Seçme eserler, cilt 11, s. 81) Bu mücadelenin de kan dökerek yapılması gerektiğini savunuyordu. Komünist liderler gibi faşist liderler de şiddet, ihtilal ve savaşın, ilerlemenin tek yolu olduğuna inanıyorlardı. Hitler'in en önemli fikri dayanağı, ırkçı Alman tarihçi Heinrich von Treitschke, <strong>"Uluslar ancak Darwin'in yaşam kavgasına benzer şiddetli bir rekabetle gelişebilirler…"</strong> diyordu. (Burns, Çağdaş Siyasal Düşünceler 1850-1950, s.446) Şiddetin tarihte itici güç olduğuna ve savaşın devrim getireceğine inanan bir başka faşist lider ise, Mussolini'ydi. İngiliz İmparatorluğu'nun zayıflamasını, "evrimin en önemli itici gücü olan savaştan kaçmaya çalışmasına" bağlıyordu. Her iki ideolojinin temel dayanağı da, Darwin'in doğada var olduğunu ileri sürdüğü "yaşam mücadelesi" kavramıydı. Marx'ın diyalektik materyalizminin temeli olan çatışma iddiası da, faşizmin savaşın itici güç olduğu ile ilgili iddiası da, Darwin'in evrim teorisinin, sosyal bilimlere uyarlanmasıdan başka bir şey değildi.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Bu ideolojilerin doğurduğu sonuç ise ortadadır: Sürekli çatışmanın olması gerektiğini savunmak, insanlığı tamamen ortadan kaldırmaya doğru atılan bir adım, sonu gelmez bir "kan dökme kuyusu"dur. Bu ideolojilere uyan herkes kaçınılmaz olarak sürekli birbiriyle çatışır, birbirine zulmeder, ilerleme adı altında birbirinin kanını döker. Allah'ın insanlara emrettiği sevgi, saygı, fedakarlık, paylaşma gibi insani duygular, barış ve huzur ortamı tamamen ortadan kalkar. Nitekim geçtiğimiz 20. yüzyıl bu ideolojiler yüzünden yaşanan acı ve belalar dönemi olmuştur. Oysa çelişkiler, vahşet ve katliam yapılmasını gerektirmez. Zıtlıklar her yerde mevcuttur. Gece ile gündüz, aydınlık ile karanlık, negatif ile pozitif, soğuk ile sıcak, iyi ile kötü hep vardır. Ancak bu zıtlıklar, güzelliklerin vurgulanması, hoşgörü, barış ve bağışlama gibi güzel ahlak özelliklerinin ortaya çıkması için yaratılmışlardır. Aynı durum fikri alanda da geçerlidir. İnsanların farklı düşünüyorlar diye birbirlerini öldürüp, acımasızca katletmeleri gerekmez.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Allah, insanlara düşmanlarına karşı dahi güzel davranışlarda bulunmayı, insanlara güzel söz söylemeyi emreder: İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel olan bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki sıcak bir dost oluvermiştir. (Fussilet Suresi, 34) Her çelişki, Kuran'da bildirildiği gibi akıl ve vicdan sahibi insanlar tarafından barış, huzur ve hoşgörü ortamında çözülür. Bunu kavrayamayan ve diyalektik materyalizmin aldatmacasına inanan milletlerin çocukları, birbirleri ile yıllarca savaşmışlar, vahşi hayvanlar ile kapışıp savaşmışlar ve sonuçta milletçe güçten düşmüşlerdir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Böylece Allah'ın Kuran'da aşağıdaki ayetiyle bildirdiği bir gerçek tecelli etmiştir: Allah'a ve Resûlü'ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46) Ayette bildirildiği gibi insanlar Allah'ın ve O'nun yol gösterici olarak gönderdiği peygamberlerin yolundan ayrılmış, yeryüzünü barış yurdu yapmak yerine bir zulüm yuvasına çevirmişlerdir. Bu yüzden de tüm güçlerini kaybetmiş, kendi kendilerini helake sürüklemişlerdir. Unutulmamalıdır ki Kuran ahlakının emrettiği şefkat, merhamet, fedakarlık, hoşgörü, adalet gibi meziyetler, insanlara ve milletlere güç veren yegane kaynaktır. Diyalektik materyalizm gibi dinsizliğin hezeyanları ile üretilmiş olan safsatalar ise insanlığa sadece yıkım ve acı getirir. İnsanların kurtuluş bulmalarının, yeryüzünde huzur ve güvenlik içinde yaşamalarının tek yolu, Allah'ın emrettiği Kuran ahlakına uygun bir yaşam sürmektir.</div>
<div>
<br /></div>
</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-58899241454667427782015-10-16T05:52:00.001-07:002015-10-16T05:52:19.954-07:00<h2 id="title3" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in Kanlı Diyalektiği</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Aslında buraya kadar tarif ettiğimiz tablo, komünizmin dünya çapında yayılmasını da özetlemektedir: Komünizm, hemen her ülkede kapitalizmin ve faşizmin karşıtı ve alternatifi olarak gelişmiştir. Birbirine zıt gibi görünen bu uçlar, ortak bir kaynaktan, yani Darwinizm'den ilham almışlardır. Kapitalizm ve faşizm Darwinizm'in sağ kanadını, komünizm ise sol kanadını oluşturur. Bir ülkede Darwinizm'in yaygınlaşması, her iki kanadın birden yaygınlaşması sonucunu doğurur. Dolayısıyla faşizmi veya kapitalizmi desteklemek için Darwinizm'i kullananlar, ister istemez komünizmi de desteklemiş olurlar.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in hakim olduğu bu dinsiz dünya görüşü içinde, sağ solu, sol da sağı doğurmakta ve beslemektedir. İki taraf birbiriyle daimi bir çatışma içindedir. Bu çatışma ortamı ise zaten Darwinizm'in insan toplumları için uygun ve gerekli gördüğü ortamdır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu genel şemaya baktığımızda, Darwinizm'in aslında siyasi düzeyde bir "diyalektik" oluşturduğunu söylemek mümkündür. Diyalektik, Alman felsefeci Hegel'in ortaya attığı, sonradan Marx ve Engels tarafından benimsenen "çatışma" teorisidir. Diyalektik, evrendeki tüm gelişmenin çatışma sayesinde mümkün olduğunu varsayar. Bu teoriye göre, her durum veya fikir bir "tez"dir. Sonra bu teze karşı çıkan "anti-tez" meydana gelir. Tez ile anti-tez çatışır ve ortaya çıkan sonuca "sentez" adı verilir. Sentez de bir süre sonra bir tez haline gelir ve bu kez buna karşı bir anti-tez çıkar. Diyalektik teorisine göre, bu çatışma bu şekilde sürer gider.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İnsanların Allah tarafından yaratıldığı gerçeğinin reddedilmesine ve insanın gelişmiş bir hayvan türü olarak görülmesine neden olan Darwinizm'le birlikte, dünya bu Darwinist diyalektiğin çatışma alanı olmuştur. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, pek çok ülkede önce sağ kanat Darwinistler hakim olmuş, bunlar dini inançları ve ahlaki değerleri yok ederek veya çarpıtarak vahşi kapitalizmi ve ardından faşizmi getirmişler; bunlara karşı da sol kanat Darwinistler, yani komünistler örgütlenmişler ve iki taraf daimi bir çatışma içine girmiştir. Bu Darwinist diyalektiğin sentezi ise hep aynıdır: Kan, acı, işkence, savaş, gözyaşı...</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwinist diyalektiğin sağ kanat temsilcilerinin, yani faşistlerin uyguladığı terör ve vahşeti başka kitaplarımızda incelemiştik. Bu kitabın ilerleyen bölümlerinde ise komünist terör ve vahşeti inceleyeceğiz.</div>
<div class="aa6 bg_desen11" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen11.jpg) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); border-radius: 15px; border: 1px solid rgb(219, 213, 183); box-shadow: rgb(219, 213, 183) 3px 3px 3px; color: rgb(255, 255, 255) !important; display: table; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin: 5px auto 10px; padding: 10px 30px; text-align: justify; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 700px;">
<div class="yazi" style="font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Karşıt Fikirleri "Diyalektik Çatışma" İle Susturmak İsteyenler,<br />Her Dönemde Yenilgiye Uğramıştır</div>
<div class="dropcap2" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwinizm'den ilham alan diyalektik materyalizme göre tarih, zıt fikirlerin çatışması ve kıyasıya mücadelesidir. Bu inançları gereği 20. yüzyılda faşistlerle komünistleri birbirine kırdırmışlar, aynı vatanın insanlarını birbirlerine düşman etmişler ve dünyayı kan gölüne çevirmişlerdir. Bunun sonucunda da kendi ideolojilerinin galip geleceğini sanmışlardır. Ancak, bu mücadeleden komünizm galip çıkamamış, diyalektik materyalizmin tarihin diyalektiği iddiası da çökmüştür. Tarihte karşı karşıya gelen iyiler ve kötüler hep olmuştur. İyilerin kötülerle mücadelesi de fikir alanında gerçekleşmiştir.</div>
<div class="bg_desen4 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen4.gif) 0% 0% repeat; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(213, 201, 175) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 15px 10px 10px; padding: 10px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Pharaoh07.8.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Firavun baskıcı ve zalim bir yönetime sahipti ve bununla da kendince gurur duyuyordu. Ama sonu hüsran oldu. Üstte Mısır Firavun'unu muhaliflerinin kafasını parşalarken tasvir eden bir kabartma yer alıyor.</div>
</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Bu mücadeleden galip çıkanlar daima iyilerdir. Çünkü Allah'ın Kuran'da gösterdiği mücadele yöntemleri insanlara barış, huzur ve dostluk getirmeye, çelişki ve düşmanlıkları ortadan kaldırmaya yöneliktir. Örneğin Allah, Hz. Musa'ya Firavun'u doğru yola çağırmasını bildirmiştir. Hz. Musa ve Firavun iki zıt fikrin taraftarlarıdır. Ancak, Allah bu iki zıt tarafı karşılaştırırken, Hz. Musa'ya ve kardeşi Hz. Harun'a şöyle demiştir:</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<span class="ayet" style="font-family: Georgia, serif; font-style: italic; font-weight: bold; margin: 0px; text-shadow: rgb(215, 200, 160) 1px 1px 1px;">"İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar."</span> <span class="ayetno" style="font-family: Georgia, serif; font-size: 11px; margin: 0px; padding-left: 5px; text-shadow: none; white-space: nowrap;">(Taha Suresi, 43-44)</span></div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Allah'ın emrine uyan Hz. Musa kardeşiyle birlikte Firavun'un karşısına çıkmış ve ona Allah'ın emirlerini, doğru yolu ve iyiliği türlü yöntemler deneyerek, sabırla anlatmıştır. Onun bu fikri mücadelesinin sonunda ise gerçekleri göremeyen ve iyilere zulmetmeye yeltenen Firavun, denizde boğularak ölmüş, Hz. Musa ve yanındakiler kurtulmuşlardır. Bu örnek insanlık tarihinin bir özetidir. Tarihte hiç kimse birbiriyle çatışıp, yumruklaşıp, kan dökerek üstün gelmemiştir. Eğer çatışma yoluyla üstün görünen, iktidara sahip olan kişiler olsa bile, bunların ne halkları ne de kendileri huzurlu ve barış içinde bir yaşam sürdürememişler; aksine her an belalara uğramış, maddi ve manevi sıkıntılar içinde yaşamışlardır. Üstün gelenler, daima barış ve huzura çağıran, mücadelesini fikir alanında yaparak insanları düşünmeye sevkeden inananlardır. Firavun baskıcı ve zalim bir yönetime sahipti ve bununla da kendince gurur duyuyordu. Ama sonu hüsran oldu. Üstte Mısır Firavun'unu muhaliflerinin kafasını parçalarken tasvir eden bir kabartma yer alıyor.</div>
</div>
<div class="ayrac-gri" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/ayrac-gri.png) 50% 50% no-repeat rgb(255, 255, 255); clear: both; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; height: 30px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div id="footnotes" style="margin: 0px; padding: 0px;">
<h4 id="title4" style="background-color: white; border-bottom-color: rgb(102, 102, 102); border-bottom-style: dashed; border-bottom-width: 1px; border-top-color: rgb(102, 102, 102); border-top-style: dashed; border-top-width: 1px; color: #333333; font-family: Georgia, serif; font-size: 1.2em; font-weight: 400; line-height: 1.4em; margin: 70px 0px 1em; padding: 10px 0px;">
DİPNOTLAR<a href="https://www.blogger.com/null" id="dipnot" name="dipnot" style="outline: 0px;"></a></h4>
<b>1.</b> Anton Pannekoek, Marxism and Drawinism, Translated by Nathan Weiser. Transcribed for the Internet by Jon Muller, Chicago, Charles H. Kerr & Company Co-operative Copyright, 1912 by Charles H. Kerr & Company, s.?? (http://www.marxists.org/archive/pannekoe/index.htm) <br /><b>2.</b> Marx Engels Mektuplar, s. 426<br /><b>3.</b> Marx Engels Mektuplar, cilt 2, s.126<br /><b>4.</b> Friedrich Engels, Ütopik Sosyalizm-Bilimsel Sosyalizm, s. 85<br /><b>5.</b> Gertrude Himmelfarb, Darwin and the Darwinian Revolution, Chatto & Windus, London, 1959, s.348<br /><b>6. </b>Robert M. Young, Darwinian Evolution and Human History, Radio talk given in an Open University course on Darwin to Einstein: Historical Studies on Science and Belief, 1980<br /><b>7.</b> Malachi Martin, The Keys of This Blood, s. 203-5<br /><b>8.</b> Douglas Futuyma, Evolutionary Biology, 2nd ed., Sunderland, MA: Sinauer, 1986, s. 3<br /><b>9.</b> Alan Woods and Ted Grant. "Marxism and Darwinism", Reason in Revolt: Marxism and Modern Science, London, 1993 s.?<br /><b>10. </b>Alan Woods and Ted Grant. "Marxism and Darwinism", s.?<br /><b>11.</b> Anton Pannekoek, Marxism and Darwinism, s.? <br /><b>12.</b> Anton Pannekoek, Marxism and Drawinism, s.?<br /><b>13.</b> Viladimir Ilyiç Lenin, "Proleterya Partisinin Din Konusundaki Tutumu", Proleterya, Sayı: 45, 13 (28 Mayıs 1909, Eriş Yayınları, www.kurtuluscephesi.com) </div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-40142895925345012852015-10-16T05:50:00.005-07:002015-10-16T05:50:47.902-07:00<h1 id="title0" style="background-color: white; clear: both; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 30px; letter-spacing: 1px; line-height: 1em; margin: 0px 0px 1em; padding: 15px 0px; text-align: center; text-shadow: black 1px 1px 1px, rgb(92, 84, 72) 2px 2px 4px;">
Bolşevik Vahşetin Tarihi</h1>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
20. yüzyıl insanlık tarihinin en kanlı dönemidir. Bu yüzyılda dünya savaşı, soykırım, toplama kampı, kimyasal silahlar, nükleer silahlar, bombardıman, gerilla savaşı, terör eylemleri gibi, daha önceki yüzyıllarda duyulmamış ve görülmemiş vahşet yöntemleri ortaya çıkmıştır. Bu yüzyılda saydığımız yöntemlerle öldürülen insanların sayısı, yüz milyonlarla ifade edilmektedir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Joseph Stalin: 40 milyon insanın katili</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/stalin03.1.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
20. yüzyılın bu kadar kanlı olmasının iki önemli nedeni vardır. Birincisi, gelişen teknolojinin eski devirlerdeki silahlara göre çok daha öldürücü silahların yapımına izin vermesidir. İkinci neden ise —ki asıl önemli olan budur— bu silahların kullanılmasına, hem de korkunç bir acımasızlıkla kullanılmasına neden olan ideolojilerdir. Temelleri 19. yüzyılda atılan çeşitli "izm"lerin kanlı hasadı 20. yüzyılda olmuştur.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünizm, bu "izm"lerin en kanlısı, en acımasızı ve en geniş çaplısıdır. 20. yüzyılda komünist rejimler veya örgütler tarafından öldürülen insan sayısı yaklaşık 120 milyondur. 120 milyon insan, sırf bu ideoloji uğruna idam edilmiş, toplama kamplarında ölesiye çalıştırılarak katledilmiş, "sürgün" adı altında evlerinden toplanıp Sibirya steplerinde yok edilmiş, kasten oluşturulan kıtlıklarla açlıktan öldürülmüş, en korkunç hapishanelerde en korkunç işkencelere uğratılmış, beyni yıkanmış komünist militanlar tarafından kurşuna dizilmiş, boğulmuş, boğazlanmış, parçalanmıştır. 1917'de Rusya'da gerçekleşen kanlı Bolşevik Devrimi ile başlayan vahşet, önce yeni kurulan Sovyetler Birliği'nin geneline, ardından Doğu Avrupa'ya, Çin'e, Kore'ye, Vietnam'a, Kamboçya'ya, Latin Amerika ülkelerine, Küba'ya ve Afrika'ya yayılmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Şimdi bu kızıl vahşetin tarihini inceleyelim.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-34559347732954068202015-10-16T05:50:00.003-07:002015-10-16T05:50:34.623-07:00<h2 id="title1" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Lenin'in Kanlı Devrimi</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 300px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Doctored_Stalin-Lenin03.2.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Karl Marx, bir siyasi partinin veya hareketin lideri değildi. Sadece bir teorisyendi. İnsanlık tarihini diyalektik materyalizme göre kurallara oturtmaya uğraşmış, buna göre geçmişe yorumlar getirmiş ve gelecek hakkında kehanetlerde bulunmuştu. Marx'ın en büyük kehaneti ise devrimdi. Kapitalist düzenin ayaklanan işçiler tarafından yıkılacağını ve bu devrimle birlikte "sınıfsız toplum" doğacağını vaat etmişti.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marx 1883 yılında öldü. Aradan yıllar, hatta on yıllar geçmesine rağmen, Marx'ın haber verdiği devrim bir türlü gerçekleşmedi. Avrupalı kapitalist ülkelerde, devrim gerçekleşmesi bir yana, işçilerin çalışma ve hayat koşullarında kısmen de olsa iyileşme yaşandı ve işçi-burjuvazi gerilimi azaldı. Devrim gerçekleşmiyordu ve gerçekleşeceği de yoktu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu ortam içinde, Marx'ın ölümünden yaklaşık 20 yıl sonra, bir başka önemli isim Rusya'da ortaya çıktı. Marxistler'in kurduğu Rus Sosyal Demokrat Partisi içinde giderek yükselen Vladimir İlyiç Lenin, Marxizm'e yeni bir yorum getirdi. Lenin'e göre, devrimin kendi kendine olması mümkün değildi, çünkü Avrupalı işçiler burjuvazi tarafından kendilerine sağlanan imkanlar tarafından oluşturulmuştu, diğer ülkelerde ise zaten kayda değer bir işçi sınıfı yoktu. Lenin bu duruma militan bir çözüm önerdi: Devrim, Marx'ın öngördüğü gibi işçiler tarafından değil, işçiler (yani Marxist literatüre göre "proleterya") adına hareket eden, profesyonel devrimcilerden oluşan, askeri bir disipline sahip "<strong>Komünist Parti</strong>" tarafından gerçekleştirilecekti. Komünist Parti, silahlı mücadele ve propaganda yöntemlerini kullanarak devrim gerçekleştirecek, iktidarı ele geçirdiği andan itibaren Lenin'in "proleterya diktatörlüğü" adını verdiği otoriter bir rejim kurulacak, rejim muhaliflerini tasfiye edecek, özel mülkiyeti ortadan kaldıracak ve toplumun komünist düzene doğru ilerlemesini sağlayacaktı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin'in ortaya attığı bu teoriyle birlikte komünizm, eli silahlı terör gruplarının ideolojisi haline gelmiş oluyordu. Lenin'den sonra da dünyanın dört bir yanında kendilerini kan dökerek devrim yapmaya adamış yüzlerce "komünist parti" veya "işçi partisi" ortaya çıktı.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px auto 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 600px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/das-kapital03.3.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Marx'ın ölümünün ardından, onun bıraktığı ideoloji Lenin tarafından yorumlandı. Lenin, bir yandan Marx'ın açıklarını ve çelişkilerini kapatmaya çalışırken, bir yandan da komünizmi silah zoruyla iktidara getirmenin formüllerini geliştirdi. Üstte, 1897'de St. Petersburg'da çekilen resimde Lenin (ortada) ve diğer komünist militanlar. Aşağıda ise Marx'ın Das Kapital'inin Rusça baskısı.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Peki komünist parti devrim için hangi yöntemleri izlemeliydi? Lenin bu soruyu hem yazılarıyla hem de eylemleriyle cevapladı: Komünist parti olabildiğince çok kan dökecekti...</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin, henüz 1906 yılında, yani Bolşevik Devrimi'nden 11 yıl önce, <em>Proletari</em> dergisinde şöyle yazıyordu:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="14" name="14" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Bizim ilgilenmekte olduğumuz olgu, silahlı mücadeledir</strong>; bu mücadele, bireyler ve küçük gruplar tarafından yürütülmektedir. Bir kesimi devrimci örgütlere ait iken, öteki kesimler (Rusya'nın belirli kesimlerinde çoğunluğu) herhangi bir devrimci örgüte bağlı değildirler. Silahlı mücadele, birbirlerinden kesinkes olarak ayrılması gereken, farklı iki amaca yöneliktir; <strong>önce, bu mücadele kişilere, liderlere ve ordu ve polisteki görevlilere suikast yapmayı amaçlar</strong>, ikinci olarak, hem hükümete ait, hem de özel kişilere ait para kaynaklarına elkoyar. El konulan paralar kısmen parti kasasına, kısmen özel silahlanma amacına ve ayaklanma hazırlığına, ve kısmen de tanımlamakta olduğumuz mücadeleye katılan kişilerin geçimine gider. Büyük el koymalar (Kafkasya'daki 200.000 rublelik, Moskova'daki 875.000 rublelik gibi olanlar) gerçekten de öncelikle devrimci partilere gitmiştir -küçük elkoymalar çoğunlukla, bazen de tümüyle "el koyucuların" geçimine gider.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">14</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin'in de yönetiminde bulunduğu Rus Sosyal Demokrat Partisi içinde, 1900'lü yılların başında önemli bir fikir ayrılığı yaşandı. Lenin'in önderliğindeki grup, şiddet yoluyla devrim yapmayı savunurken, diğer bir grup daha demokratik yöntemlerle Marxizm'i Rusya'ya getirmeyi savunuyordu. Leninistler, gerçekte sayıları az olmasına rağmen, çeşitli baskı yöntemleriyle "çoğunluk" haline geldiler ve Rusça "çoğunluk" anlamına gelen "Bolşevik" sözüyle anılmaya başladılar. Diğer grup ise "azınlık" anlamına gelen "Menşevik" sözüyle adlandırıldı.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 300px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/bolseviks_guinnessencycl03.4.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lenin 1919 yılında Kızıl Meydan'da kalabalığa konuşurken Kasım 1917'de St. Petersburg'da silahlarıyla poz veren Bolşevik devrimciler.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bolşevikler, Lenin'in üstteki alıntısında tarif edilen şekilde örgütlenmeye başladılar: suikastler, hükümete ait paralara el konması, resmi kurumların soyulması vs. Çoğu sürgünde geçen yıllar sonucunda, Bolşeviklerin planladıkları devrim 1917 yılında gerçekleşti. Bu yıl iki ayrı devrim yaşandı. Şubat ayında gerçekleşen ilk devrimde, Rus Çarı II. Nicholas tahtından indirildi, ailesiyle birlikte hapsedildi ve demokratik bir hükümet kuruldu. Ancak Bolşevikler demokrasi değil, "proleterya diktatörlüğü" kurmaya kararlıydılar. Ekim 1917'de bekledikleri devrim gerçekleşti ve Lenin ile en büyük yardımcısı Leon Trotsky'nin (Troçki) önderliğindeki komünist militanlar önce hükümet merkezinin bulunduğu Petrograd'ı, ardından Moskova'yı ele geçirdiler. Her iki şehirdeki çatışmaların sonucunda dünyanın ilk komünist rejimi kurulmuş oluyordu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Ekim Devrimi'nin ardından Rusya büyük bir iç savaşa sahne oldu. Çar yanlısı generallerin topladığı "Beyaz Ordu" ile, Trotsky'nin önderliğindeki Kızılordu arasında geçen savaş tam 3 yıl sürdü. Temmuz 1918'de Bolşevik militanlar tarafından, Lenin'in emri üzerine, Çar II. Nicholas ve tüm ailesi (üç çocuğu ile birlikte) kurşuna dizilerek idam edildi. İç savaş boyunca Bolşevikler, rejim muhaliflerine karşı en kanlı cinayet, katliam ve işkenceleri uygulamaktan çekinmedi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Gerek Kızılordu birlikleri, gerekse Lenin'in kurdurttuğu "Çeka" adlı gizli polis örgütü, devrime karşı gördükleri bütün toplum kesimlerine karşı büyük bir terör uyguladılar. Dünya çapındaki komünist terörü anlatan <em>Komünizmin Kara Kitabı</em> adlı eserde, Bolşevik terörü şöyle anlatılır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="15" name="15" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Bolşevikler, mutlak iktidarlarına yönelen edilgen de olsa her türlü muhalefeti veya direnişi; sadece siyasi muhalif gruplardan kaynaklanmayıp, soylular, burjuvalar, aydınlar, din adamları gibi toplumsal ve subaylar, jandarmalar gibi mesleki gruplardan da gelse, gerek hukuki gerekse fiziki olarak ortadan kaldırmaya karar verdi ve bazen işi <strong>soykırım boyutlarına vardıracak kadar ileri götürdü</strong>. Daha 1920'de yürütülen "<strong>Kazaklardan arındırma</strong>" kampanyası önemli ölçüde soykırım tanımının kapsamına girmektedir: yeri yurdu tamamen belli bir topluluk olan<strong>Kazaklar, tüm erkeklerin kurşuna dizilmesi, kadın, çocuk ve yaşlıların sürgün edilmesi, köylerin yerle bir edilmesi</strong> ya da Kazak olmayanlara devredilmesi sonucu bir grup olarak varlığını sürdüremez duruma getirildi. Lenin, Kazakları Fransız Devrimi dönemindeki Vendee'yle bir tutuyor ve onlara modern komünizmin "mucidi" Gracchus Bubeuf'ün daha 1795'te <strong><em>populicide</em> (soykırım)</strong> olarak tanımladığı yöntemi uygulamak istiyordu.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">15</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bolşevikler, girdikleri her şehirde kendi ideolojilerine ılımlı bakmayan kesimleri katliamdan geçiriyor, halka korku salmak amacıyla abartılı vahşetler gerçekleştiriyorlardı. Aynı kaynakta, Kırım'da gerçekleştirilen Bolşevik vahşetleri şöyle anlatılıyor:</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Komünizmin Cahil Militanları</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/komunism03.5.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Bolşevikler, cahil halk kitlelerine basit sloganlarla seslendiler ve yoğun bir propaganda ile pek çok kişiyi kısa sürede saflarına kattılar. Eğitimsiz ve yoksul insanlar, kendilerine ekmek ve huzur vaat eden komünistlerin yalanlarına kolayca inanabiliyorlardı. Darwinizm'in körüklediği dinsizlik ise, komünist propagandayı pekiştiriyordu. Resimde, söz konusu propaganda sonucunda bir kaç gün içinde komünist olup çıkmış bir grup Rus işçi ve köylüsü yer alıyor.</div>
</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="16" name="16" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Benzer şiddet uygulamaları Bolşevikler tarafından işgal edilen Sivastopol, Yalta, Aluşta, Simferopol gibi Kırım illerinde de gerçekleştirildi. Aynı uygulamalara Nisan-Mayıs 1918'den itibaren isyan komisyonunun hazırladığı dosyalarda "<strong>elleri kopmuş, omzu parçalanmış, kafası dağılmış, çenesi kırılmış, cinsel organları koparılmış cesetler</strong>" de yer almaktaydı... <a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">16</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
S.P. Melgunov da, <em>La Terreur</em><em> rouge en Russie, 1918-1924 (Rusya'da Kızıl Terör, 1918-1924) </em>isimli eserinde, Sivastopol şehrinin "hayatta kalanların tanıklıklarını bastırma harekatı" neticesinde bir <strong>"asılanlar şehri"ne</strong>dönüştüğünü ifade ediyordu:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Nahimovski Caddesi, sokakta tutuklanan subayların, erlerin, sivillerin asılmış cesetleriyle doluydu. Şehir ölüydü, halk mahzen ve ambarlarda gizleniyordu. Tüm çit kazıkları, tüm ev duvarları, telgraf direkleri, mağaza vitrinleri '<strong>Hainlere Ölüm'</strong> yazılı afişlerle kaplıydı. İnsanları ibret olsun diye sokakta asıyorlardı.</div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bolşevikler, yok etmek istedikleri herkesi, belirli kategoriler altında damgalıyorlardı. Örneğin "burjuvalar", veya Bolşeviklerden farklı bir sosyalizm anlayışını savunan "Menşevikler", kurulan yeni rejimin önde gelen düşmanlarıydı. Sayısı en geniş ve en çok hedef alınan kategori ise, "<strong>kulak</strong>" kategorisiydi. Kulaklar, Rusça'da zengin toprak sahiplerine verilen isimdi. Lenin, devrim ve iç savaş boyunca, kulaklara karşı acımasız bir terör uygulanmasına dair yüzlerce emir yağdırdı. Örneğin, <strong>Penza Sovyeti Yürütme Komitesi'ne yolladığı bir telgrafta şöyle yazıyordu:</strong></div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="17" name="17" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Yoldaşlar! Beş kazanızda cereyan eden kulak ayaklanması acımasızca ezilmelidir. Devrimin çıkarları bunu gerektiriyor, çünkü artık <strong>her yerde kulaklarla bir "ölüm kalım mücadelesi" başlamıştır</strong>. Bir örnek oluşturmak gereklidir. Daha az sayıda olmamak üzere; <strong>100 kulak, para babası, kan içicinin asılması</strong> (insanların görebileceği bir şekilde asılması diyorum), isimlerinin açıklanması, bütün tahıllarına el konması... <strong>Bunu insanların yüzlerce fersah öteden görüp, titreyecekleri, anlayacakları... şekilde yapınız</strong>. Bu talimatları aldığınızı ve yerine getirdiğinizi bildirmek için telgraf çekiniz. Selamlar. Lenin.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">17</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin'in talimatları Bolşevik militanlar tarafından büyük bir zevkle yerine getiriliyordu. Hatta militanlar, özel vahşet stilleri geliştirmişlerdi. Ünlü Rus yazarı Maxim Gorki, şahit olduğu bazı yöntemleri şöyle anlatıyordu:</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img align="left" alt="" hspace="10" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/generaltrotsky03.6.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<br /></div>
<div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Kanlı Bolşevik devriminin askeri lideri, Leon Trotsky idi. Lenin'den sonraki ikinci adam durumunda olan Trotsky, başında olduğu Kızılordu ile tüm Rusya'yı kana boğan bir iç savaş yürüttü. Üstte iç savaşta öldürülen on binlerce suçsuz insandan bir görüntü.</div>
<div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<br /></div>
</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="18" name="18" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Tambov'da komünistler, tutsaklarını sol el ve sol ayaklarından toprağın bir metre yukarısında ağaçlara demiryolu çivileri ile mıhlıyorlardı ve bu insanların acı çekmesini bilerek izliyorlardı. Bir esirin midesini açıp küçük bağırsağını alıyorlar ve bir ağaca çiviliyorlardı ve bağırsağın çözülmesini izliyorlardı. Yakaladıkları görevlileri soyup omuzlarından itibaren derilerini yüzüyorlardı.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">18</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bolşevikler, komünizmi benimsemek istemeyen herkesi tasfiye etmeye giriştiler. Lenin'in üstteki emrine benzer daha pek çok emir ve uygulama sonucunda, on binlerce insan hiçbir yargılama olmaksızın kurşuna dizildi. Pek çok rejim muhalifi de "Gulag" adı verilen ve tutukluların çok ağır şartlarda ölesiye çalıştırıldıkları toplama kamplarına gönderildi. Çoğu bu kamplardan sağ kurtulamayacaktı. Sonuçta, 1918-1922 yılları arasında Bolşevik rejime karşı ayaklanan yüz binlerce işçi ve köylü katledildi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Tarihçi Richard Pipes, gizli Sovyet arşivlerine dayanarak yazdığı <em>The Unknown Lenin</em> (Bilinmeyen Lenin) adlı kitabında, Lenin'in Bolşeviklere verdiği sayısız cinayet, katliam, işkence emirlerini ortaya çıkarmakta ve sonuçta şu yorumu yapmaktadır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="19" name="19" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Mevcut delillerle Lenin'in idealist değil, ancak gerçek ya da hayali olsun <strong>sorunları çözmenin en iyi yolunun, onlara sebep olan insanları öldürmek olduğuna inanan bir toplu katliamcı olduğunu</strong>reddetmek imkansız hale gelmektedir. 20. yüzyılda on milyonlarca hayatın yok olmasına politik ve sosyal imha uygulamasını ilk olarak meydana getiren/başlatan kendisidir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">19</a></div>
</blockquote>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-70227153959990887012015-10-16T05:50:00.001-07:002015-10-16T05:50:16.158-07:00<h2 id="title2" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Pavlov'un Köpekleri ve Lenin'in "İnsan Evrimi" Planları</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/bolsheviks03.7.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Trotsky'nin etkisiyle Petrograd kentinde Çar karşıtı ayaklanmayı destekleyen Rus askerleri, 1917</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Buraya kadar Lenin örneğinde gördüğümüz ve ilerleyen sayfalarda çok daha feci örneklerini inceleyeceğimiz komünist vahşet uygulamalarının sebebini iyi anlamak gerekir. Lenin'i ve sonradan inceleyeceğimiz Stalin, Mao, Pol Pot gibi komünist liderlerin her birini gözü dönmüş birer katil haline getiren sebep nedir?</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu sebep, inandıkları materyalist felsefe ve bu felsefenin insana bakışıdır. Başta da belirttiğimiz gibi, komünizm, aslında materyalist felsefenin tarihe uyarlanmasından ibarettir. Ve materyalist felsefenin doğaya uyarlanmasıyla, yani Darwin'in evrim teorisiyle tam bir uyum içindedir. Bu sapkın düşüncelerin bazı temel yapıtaşları ise şöyle özetlenebilir:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1. İnsan, sadece maddeden ibaret olan, ruhu bulunmayan bir varlıktır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
2. İnsan, gelişmiş bir hayvan türüdür. Diğer hayvanlardan tek farkı, içinde bulunduğu şartların onu biraz "ehlilleştirmiş" olmasıdır. Özde, insanla hayvan arasında bir fark yoktur.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
3. Gerek doğada gerekse insan toplumlarında değişmeyen tek kural "çatışma"dır. Çatışma, birbiriyle çakışan menfaatler nedeniyle olur. Çatışma sonucunda bir tarafın kaybetmesi, acı çekmesi, ölmesi son derece doğal ve hatta gereklidir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
4. Dolayısıyla, bir gelişmenin gerçekleşmesi, örneğin komünistlere göre "komünist devrim"in yaşanması için, çok sayıda insanın ölmesi, acı çekmesi, işkence görmesi kaçınılmazdır ve hatta gereklidir.</div>
</blockquote>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/maxim-gorky03.8.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Maxim Gorki</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünizmin –ve materyalizmi benimsemiş tüm ideolojilerin- yukarıda saydığımız maddeleri meşru göstermek için başvurdukları yöntem toplumlardaki Allah inancını ortadan kaldırmaktır. Aslında materyalizmin amacı da Allah inancını, dini ve ahlaki değerleri toplumlardan uzaklaştırmak, böylece kendilerini "ruhsuz hayvan toplulukları" olarak algılayan kitleler meydana getirmektir. Bu yolla söz konusu kitleleri kolaylıkla yönlendirebileceklerini, kendi iktidarlarını koruyabileceklerini, istedikleri her türlü ahlaksızlığa ve zulme meşru zemin hazırlayabileceklerini düşünürler.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İşte insana bu şekilde bakan komünist ideolojinin en büyük icraatı, insanları olabildiğince "hayvanlaştırmak", vahşi hayvanlar gibi zincirlere vurmak, acı ve korku yoluyla kendince "terbiye etmek" ve gerektiğinde boğazlamak olmuştur.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin'e baktığımızda, insanları bir hayvan türü olarak kabul eden söz konusu materyalist-Darwinist felsefeyi çok açık olarak görürüz. Öyleki Lenin, hayvanlar üzerinde gerçekleştirdiği şartlı refleks deneyleriyle ünlenen Rus bilim adamı Pavlov'la özel olarak görüşmüş ve Pavlov'un yöntemlerini Rus toplumu üzerinde uygulamak için girişimde bulunmuştur. Tarihçi Orlando Figes, <em>A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution </em>(Bir Halkın Trajedisi: Rus Devriminin Tarihi) adlı kitabında, Lenin'in Rus halkını bir havyan terbiyecisi gibi eğitme amacını ve bunun Darwinist kökenini şöyle anlatır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Ekim 1919'da söylentiye göre Lenin büyük fizyolojist I. P. Pavlov'un laboratuvarına, onun şartlı refleks çalışmaları vasıtasıyla insan beyninin Bolşeviklerin insan davranışını kontrol etmede yardımcı olup olamayacağını öğrenmek için gizli bir ziyarette bulundu. "Rus kitlelerinin komünizm çizgisini düşünmelerini ve buna göre davranmalarını istiyorum" diye açıkladı Lenin... <strong>Pavlov hayretler içinde kalmıştı. Lenin ondan köpekler için yaptığı şeyi insanlar için yapmasını istiyordu</strong>. "Rus kitlelerini bir standart haline getirmek istediğinizi mi söylüyorsunuz? Hepsinin aynı şekilde davranmasını sağlamak mı istiyorsunuz?" diye sordu... "Aynen" diye cevap verdi Lenin. "<strong>İnsanlar doğru olmalı. İnsanlar biz nasıl istersek o şekle getirilmelidir</strong>"...</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>Komünist sistemin nihai amacı insan tabiatının değişimiydi</strong>. Bu, diğer totaliter rejimler tarafından da paylaşılan bir amaçtı... Nazi Almanyası'nda 1920'de öjenik hareketin öncülerinden birinin söylediği gibi "Neredeyse insanlık kavramında bir değişime şahit olduk.... Savaşın korkunç öjeniği sayesinde daha öncekine göre farklı bir birey olmaya zorlandık"...</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Aydınlanmış kitleler vasıtasıyla yeni bir insanlık türü yaratma fikri 19. yy Rus aydınlarının -ki Bolşevikler onlardan çıkmıştır- her zaman kurtarıcı misyonu olmuştur. Marxist felsefe de aynı şekilde insan tabiatının tarihi bir gelişimin sonucu olduğunu ve bu nedenle de yenilenebileceğini öğretir.<strong>Lenin'in gençlik çağlarında Rus aydınları arasında neredeyse dini bir kutsallığa sahip olan Darwin ve Huxley'in bilimsel materyalizmi, insanın içinde yaşadığı dünyaya göre belirlendiğini savunuyordu. </strong>Bu nedenle Bolşevikler kendi devrimlerinin bilimin de yardımı ile yeni bir insan türü yaratacağına inanıyorlardı...</div>
</blockquote>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Şartlı Refleks Telkinleri</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/trotsky03.9.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lenin ve Trotsky, insanların da hayvanlar gibi şarflı refleks yöntemleriyle eğitilebileceğini düşünüyorlardı. Sovyetler Birliği'ndeki Komünist Parti örgütlenmesi, bu mantığa göre şekillendirildi. Resimde, Trotsky Kızıl Meydan'da kendisini dinleyen kitlelere propaganda konuşması yapıyor. 1918.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="20" name="20" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Pavlov'un her zaman devrimi eleştirmiş olmasına ve göç ettirilmekle tehdit edilmesine rağmen Bolşevikler her zaman ona lütuf göstermişlerdir. İki yıl sonra Pavlov'a Moskova'da geniş bir apartman verildi. Lenin, Pavlov'un çalışmaları hakkında "devrim için çok büyük öneme sahiplerdir" diyordu. Bukharin bunu materyalizmin demir cephaneliği olarak adlandırıyordu.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">20</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin'in en büyük yardımcısı ve komünist ideolojinin önemli teorisyeni Trotsky de Lenin'in Darwinist kökenli "insan tabiatını değiştirme" düşüncelerine katılıyordu. Trotsky aynen şöyle yazmıştı:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="21" name="21" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>İnsan nedir? Henüz bitmiş bir canlı değildir</strong>. Hala beceriksiz bir yaratıktır. <strong>Bir hayvan olarak insan planlı bir şekilde değil spontane bir şekilde evrimleşmiştir</strong>. Ve birçok zıtlık gelişmiştir. Nasıl eğitmek ve idare etmek sorusu, insanın fiziksel ve ruhsal yapısının; nasıl geliştiği ve tamamlandığı sorusu, yalnızca sosyalizm temelinde tasarlanabilecek büyük bir problemdir. Çöle bir tren yolu inşa edebiliriz, Eyfel Kulesi'ni inşa edip direk olarak New York ile konuşabiliriz, ama insanı geliştiremeyiz, öyle mi? Hayır, yapabiliriz. İnsanın yeni ve değişmiş bir versiyonunu üretmek—bu komünizmin bir sonraki görevidir... <strong>İnsan kendisini ham materyal olarak görmeli, ya da yarı üretilmiş bir madde olarak</strong>. Ve şöyle demeli: "Sevgili homo sapiens, senin için çalışacağım".<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">21</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="22" name="22" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Lenin, Trotsky ve diğer Bolşevikler, insanı bir hayvan türü olarak gördükleri ve bir madde yığını saydıkları için, insan hayatına herhangi bir değer vermiyorlardı. Onlara göre, devrimin başarısı için, milyonlarca insan kolayca feda edilebilirdi. <em>The Unknown Lenin</em> kitabının yazarı tarihçi Richard Pipes'a göre, "<strong>Lenin, insanlığın geneli için küçümseme dışında hisler beslemiyordu</strong>: Mektuplar, Gorki'nin öne sürdüğü, <strong>insanların Lenin için 'neredeyse hiçbir anlamı' olmadığı ve onun işçi sınıfına bir metal işçisinin demir cevherine davrandığı gibi davrandığı</strong>iddiasını doğruluyor."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">22</a></div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-40217307979271901172015-10-16T05:49:00.008-07:002015-10-16T05:49:58.480-07:00<h2 id="title3" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Lenin'in Kasıtlı Kıtlık Politikası</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/lenin03.10.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lenin, Darwinizm'e olan bağlılığının bir sonucu olarak, insanları bir hayvan sürüsü gibi görüyordu. Dolayısıyla yönetimi altındaki insanlara karşı en zalim yöntemleri kullanmaktan çekinmedi.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
20. yüzyıldaki komünist rejimlerin neredeyse ortak bir özelliği, halklarını büyük açlıklara mahkum etmeleridir. Lenin zamanında tüm Rusya'da 5 milyon insanın ölümüne neden olan bir kıtlık yaşanmıştır. Stalin zamanında, 1932-33 yılları arasında bu felaket daha geniş çapta tekrarlanmış ve sadece Ukrayna'da tam 6 milyon insan kıtlık sonucunda açlıktan can çekişerek ölmüştür. İlerleyen sayfalarda inceleyeceğimiz gibi, Mao'nun Kızıl Çini'nde ve Pol Pot'un Kamboçyası'nda da milyonlarca insan kıtlık sonucunda ölmüştür.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kıtlığın ne olduğunu iyi düşünmek gerekir. Süpermarketlerin, fırınların, pastanelerin, restoranların dört bir yanımızda yer aldığı günümüzde, kıtlık bizler için yabancı bir kavramdır. Ve dolayısıyla kıtlık kavramını duyduğumuzda, bunu çoğunlukla "bir süre aç kalmak" olarak anlarız. Oysa Rusya, Çin, Kamboçya gibi örneklerde yaşanan kıtlık, aylar ve yıllar boyunca devam eden daimi bir aç kalma halidir. Sadece kendi yetiştirdikleri ürünlerle (tahıl veya pirinçle) beslenen köylülerin elinden tüm mahsulleri zorla toplanmıştır. Bunlar alındıktan sonra geriye yiyecek hiçbir şey kalmaz. İnsanlar önce etraftan topladıkları sebzeyi, meyveyi ve kesebilecekleri hayvanları bulup yerler. Bunlar hemen tükenir. Sonra yapraklar, otlar, ağaç kabukları kaynatılmaya başlanır. Haftalar geçtikçe bedenler zayıflar, incelir. İnsanlar sürekli açtır. Bazı insanlar kedi, köpek yakalayıp yemeye başlarlar. Bu, başka canlılara, böceklere kadar devam eder. Sonuçta acı içinde kıvranan insanlar birbiri ardına ölmeye başlar. Ölüleri gömecek takati olan kimse yoktur. Ve en sonunda kıtlığın en korkunç boyutu ortaya çıkar: Yamyamlık. İnsanlar önce ölüleri yemeye başlarlar. Sonra birbirlerine saldırmaya, birbirlerinin çocuklarını kaçırıp, kesip yemeye başlarlar. İnsanlıktan çıkar ve hayvanlaşırlar.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/hunger-in-Russia3.11.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1921 ve 22 yıllarında, Lenin'in oluşturduğu kasıtlı kıtlık sonucunda, Sovyet sınırları içinde tam 29 milyon insan açlıkla pençeleşti. Bunların 5 milyonu da açlık nedeniyle yaşamını yitirdi.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Zaten komünist rejimin amacı da budur.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu anlatılanlar, -inanılmaz görünse de- 20. yüzyıl içinde ilk olarak Lenin'in önderliğindeki Bolşevik Rusya'da yaşanmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bolşevikler iktidara geldikten bir süre sonra, 1918 yılı içinde, Lenin tarafından alınan bir kararla, özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasına yönelik bir politika başladı. Bunun en önemli sonucu ise, köylülerin tarlalarının devletleştirilmesi ve mahsullerinin ellerinden alınmasıydı. Bolşevik militanlar, Çeka polisleri, Kızılordu birlikleri, Rusya'nın dört bir yanındaki köyleri basarak, zaten çok zor koşullarda yaşayan köylülerin yegane besin kaynağı olan mahsulleri silah zoruyla toplamaya başladılar. Her çiftçi için Bolşeviklere vermesi gereken bir kota belirlenmişti, ancak bu kotayı tamamlayabilmek için çoğunun elindeki tüm mahsulü vermesi gerekiyordu. Direnmek isteyen köylüler en vahşice yöntemlerle susturuldu. Bazıları ellerindeki buğdayın hepsini kaptırmamak için mahsulün bir kısmını gizli ambarlara saklıyordu. Ancak bu gibi davranışlar, Bolşeviklerce "devrime ihanet" sayılıyor ve akıl almaz vahşetlerle cezalandırılıyordu. 14 Şubat 1922'de inceleme yapmak üzere bölgeye giden bir müfettiş, Omsk bölgesindeki uygulamaları şöyle anlatıyordu:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="23" name="23" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Zoralım birliklerinin haksız uygulamaları akıl almaz boyutlara ulaştı. <strong>Tutuklanan köylüler sistematik biçimde soğuk hangarlara kapatılıyor, kırbaçla dövülüyor ve ölümle tehdit ediliyor</strong>. Teslim etmeleri gereken kotanın tamamını doldurmayanlar, elleri kolları bağlanıp, çıplak bir şekilde köyün ana caddesi boyunca koşmaya zorlanıyor ve sonra da soğuk bir hangara tıkılıyor. <strong>Çok sayıda kadın bayılana kadar dövüldükten sonra çıplak olarak karda açılan çukurlara konuluyor</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">23</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin, köylüler için belirlediği kotanın doldurulamadığını gördükçe çılgına dönüyordu. Sonunda, zoralımlara direnen bazı bölgelerdeki köylülere 1920 yılında korkunç bir ceza verdi: Bu köylülerin sadece mahsulleri değil, aynı zamanda ellerindeki tohumlar da toplanacaktı. Tohumların toplanması, köylülerin yeni mahsul üretememeleri ve mutlak kıtlıkla ölmeleri anlamına geliyordu. Nitekim öyle oldu. 1921 ve 22 yıllarında, Rusya sınırları içinde tam 29 milyon insan açlıkla pençeleşti. Bunların 5 milyon tanesi de açlık sonucunda yaşamını yitirdi.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: auto; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 600px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Köylüler Kıtlıktan Ölürken...</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/hunger-in-Russia03.12.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1920'lerin başındaki kıtlık, Bolşeviklerin köylülerin mahsulüne zorla el koymasının bir sonucuydu. Yüzbinlerce çocuk ve milyonlarca insan kıtlıktan öldü. Lenin ise yoldaşlarına kıtlığın çok yararlı olduğunu söylüyor ve "ancak bu sayede insanların Tanrı'ya olan inancını yok edebiliriz" diyordu.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kıtlık dünya kamuoyu tarafından duyulduğunda, Batılı ülkeler bu felaketi hafifletebilmek için yardım kampanyaları düzenlediler ve biraz olsun felaketi hafiflettiler. Ama çok geç kalmışlardı; çünkü Bolşevikler, uyguladıkları tarım politikasının felaketini gizlemek için kıtlıkla ilgili haberlerin yayılmasını yasaklamış, böyle bir olayın varlığını da ısrarla inkar etmişlerdi. Richard Pipes, <em>A Coincise History Of The Russian Revolution </em>(Rus Devriminin Kısa Tarihi) adlı kitabında şöyle yazar:</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
... Kızılordu Tahılları Yağmalıyordu</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/hunger-in-Russia03.13.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Bir deri bir kemik kalan çocuklar açlıktan kıvranarak ölüyordu. Ancak Bolşevikler köylülerin tahıllarına zorla el koymaya devam ediyorlardı. Köylülerin korkuyla yer altında gizledikleri çuvallar komünist militanlar tarafından bulunup çıkarılıyor, bunları gizleyen köylüler ise işkence edilipöldürülüyordu. Yanda, 1918 yılında Kurgan bölgesinde Kızılordu'yu beslemek için halktan zorla toplanıp götürülen buğday çuvalları.</div>
</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="24" name="24" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>1921 ilkbaharında <strong>köylüler açlık nedeniyle ot, ağaç kabuğu ve kemirgenleri yiyorlardı. Yamyamlık olayları vardı</strong>. Kısa sürede milyonlarca sefil insan yemek bulabilecekleri bir yere gitmek umuduyla en yakın tren istasyonuna koşuyordu. Bu kişilerin nakli kabul edilmedi, çünkü <strong>Moskova 1921 Temmuzu'na kadar bir felaketin varlığını inkar ediyordu</strong>. Hiçbir zaman gelmeyecek olan treni ya da onlar için kaçınılmaz olan ölümü beklediler. Şehri ziyaret edenler hiçbir hayat belirtisi görmeden gidiyorlardı, halk ya oradan gitmişti ya da evlerinde hareket edemeyecek kadar güçsüz bir şekilde yatıyorlardı. Şehir sokaklarını cesetler kirletiyordu.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">24</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Peki bu açlık politikasının hedefi neydi? Elbette Lenin, köylülerin mahsullerini toplayarak Bolşevik rejimini ekonomik yönden güçlendirmek ve özel mülkiyeti kaldırarak komünist rüyayı gerçekleştirmek peşindeydi. Ama insanları bile bile kıtlığa sürüklemenin başka bir amacı daha vardı. Lenin, kıtlığın insan psikolojisi üzerinde tahribat oluşturacağını biliyor, bu yolla insanların Allah'a olan inançlarını yok etmeyi ve kiliseye karşı bir hareket başlatmayı hedefliyordu. <em>Komünizmin Kara Kitabı'</em>nda Lenin'in bu zalim düşüncesi şöyle anlatılır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="25" name="25" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>1890 yılında, genç avukat Vladimir Ulyanov-Lenin, 1891'de açlıktan en çok etkilenen eyaletlerden birinin merkezi olan Samara'da ikamet ediyordu. Yöre aydınının, yalnızca açlara toplumsal yardım çabalarına katılmamakla kalmayıp, kesin biçimde böyle bir yardıma karşı olduğunu da açıklayan tek temsilciydi. Arkadaşlarından birinin hatırladığına göre, "<strong>Vladimir İlyiç Ulyanov, açlığın birçok olumlu yanları olduğunu açıkça ifade etmekten çekinmiyordu</strong>. Düşüncesine göre ortaya çıkacak sanayi proleteryası burjuva düzeninin kökünü kazıyacaktı. … Geri kalmış köylü ekonomisi yıkılırken, <strong>açlık bizi amacımıza yaklaştıracak ve kapitalizm sonrası aşama olan sosyalizme ulaşılacaktı. Açlık, yalnızca çara değil, Tanrı'ya olan inancı da yok edecekti</strong>..."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">25</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="26" name="26" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>30 yıl sonra, Bolşevik hükümetin başı olan genç avukat, yine aynı düşüncedeydi: <strong>açlık, 'düşmanın başına ölümcül bir darbe indirmeye' yarayabilir ve yaramalıydı. Bu düşman, Ortodoks kilisesiydi</strong>. <a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">26</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin, açlık yoluyla kitlelerin dine olan bağlılığını kıracağını, onları tepkisizleştireceğini, böylece dini kurumlara karşı planladığı saldırıyı çok daha kolay gerçekleştireceğini, 19 Mart 1922'de Politbüro üyelerine gönderdiği bir mektupta şöyle anlatıyordu:</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 200px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/lenin03.14.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lenin'in ölümünden kısa süre önce çekilen bir resmi.</div>
</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="27" name="27" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Gerçekten de, şu anki durum onların değil, istisnai derecede bizim lehimize. Düşmanımızın başına ölümcül bir darbe indirmek ve gelecek on yıllar bakımından bizim için asli nitelikte olan mevzileri garanti altına almak için yüzde 99 şansımız var. <strong>Tüm bu aç insanın insan etiyle beslendiği, yolların yüzlerce, binlerce cesetle dolu olduğu tam da şu an, ancak kilisenin mallarına yaman, acımasız bir enerjiyle el koyabiliriz</strong>ve dolayısıyla da koymalıyız. Şimdi, yalnızca şimdi, büyük köylü kitleleri bizi destekleyebilir ya da bir avuç Kara Yüzlü ruhban ve gerici küçük burjuvaları destekleyemeyecek durumda olur... Herşey göstermektedir ki başka bir zaman amacımıza ulaşamayız, çünkü <strong>sadece açlıktan kaynaklanan ümitsizlik, kitlelerde bize karşı hoşgörülü davranışlara yol açabilir</strong> veya en azından bize karşı yansız olabilirler.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">27</a><strong></strong></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lenin uyguladığı tüm bu zulümle birlikte, komünist vahşetin ilk büyük örneğini sergiledi. Onu izleyen Stalin veya Mao gibi komünist diktatörler, başlattığı vahşeti daha da büyüteceklerdi. Lenin'in sonu ise oldukça anlamlıydı. 1922 yılından itibaren giderek yoğunlaşan bir hastalık Lenin'i yavaş yavaş felç etmeye başladı. 1923 yılının çoğunu tekerlekli sandalyede ve büyük acılar veren baş ağrılarıyla boğuşarak geçirdi. Mart 1923'de bir tür kriz geçirdi ve bu tarihten sonra düzgün konuşma yeteneğini yitirdi. Hayatının son aylarında, Lenin'i görenler dehşete kapılıyorlardı; çünkü yüzü korkunç bir ifadeye bürünmüştü ve yarı deli durumdaydı. 21 Ocak 1924'te bir beyin kanaması sonucunda öldü.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bolşevikler Lenin'i mumyaladılar ve çok değerli saydıkları beynini özel bir koruma altına aldılar. Moskova'daki Kızıl Meydan'da eski Yunan tapınaklarını andıran bir anıt mezara konan cesedi, uzun kuyruklar oluşturan kalabalıklar tarafından ziyaret edildi. Ziyaretçiler, cesede korkuyla bakıyorlardı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Korkuları ilerleyen yıllarda daha da artacaktı. Çünkü Lenin'in ardından Sovyetler Birliği iktidarını ele geçiren Josef Stalin, Lenin'den bile daha zalim ve daha sadistti. Kısa sürede modern tarihin en büyük "korku imparatorluğu"nu kurdu.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-63729651963035115782015-10-16T05:49:00.006-07:002015-10-16T05:49:39.325-07:00<h2 id="title4" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Stalin Nasıl Komünist Oldu?</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 200px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/stalin03.15.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Stalin bir din adamı olarak yetiştirilmişti. Ama genç yaşlarında okuduğu bazı kitaplar, onu bir ateist ve komünist olmaya sürükledi. Bunların başında Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabı geliyordu.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin, 1879'da Gürcistan'daki küçük bir kasabada fakir bir ailenin çocuğu olarak doğdu. İsmi, Iosif Vissarionovich Djugashvili idi. Rusça'da "<em>Demir Adam</em>" anlamına gelen "Stalin" ismini, 1913'ten sonra kullanmaya başlayacaktı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin'in annesi dindar bir kadındı. Binbir güçlükle yetiştirdiği oğlunun bir din adamı olmasını istiyordu. Bu nedenle onu Gori'deki bir Kilise okuluna yazdırdı. Burada 5 yıl boyunca öğrenim gören Stalin, okulunu bitirdiğinde, Tiflis'teki din enstitüsüne girdi ve Gregoryen Ortodoks Kilisesi'nde bir rahip olabilmek için çalışmaya başladı. Ancak tam bu sıralarda, okuduğu bazı kitaplar Stalin'in tüm dünya görüşünü değiştirdi. O zamana kadar dindar bir annenin dindar bir çocuğu olan Stalin, Allah'a ve dine olan tüm inancını yitirdi ve bir ateist oldu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin'e inancını kaybettiren kitap, Darwin'in <strong><em>Türlerin Kökeni</em></strong> isimli kitabıydı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="28" name="28" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Oxford Üniversitesi'nde tarihçi Alex de Jonge, <em>Stalin and The Shaping of the Soviet Union</em> (Stalin ve Sovyetler Birliğinin Şekillenmesi) adlı kitabında, Stalin'in gençlik yıllarında Darwin'in önemli bir yer tuttuğunu vurgular. Jonge'a göre, <strong>Stalin'in dini bir eğitim almışken, Allah'a olan inancını yitirmesi, bunun yerine ateizmi benimsemesi, Darwin'i okumasıyla olmuştur</strong>. Stalin'in Marxizm'i benimsemesi ise bunun ardından gelmiştir. Jonge, bunun Stalin tarafından da özel sohbetlerinde sık sık vurgulanan bir gerçek olduğunu bildirmektedir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">28</a></div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: auto; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 530px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/stalin-arrested03.16.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Stalin komünist kadrolara katıldıktan sonra Çar rejimi tarafından bir kaç kez tutuklandı. Üstte bu tutuklamalardan biri sırasında çekilmiş resimleri yer alıyor.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="29" name="29" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>İngiliz tarihçi Alan Bullock da Stalin ve Hitler'in yaşamlarını karşılaştırmalı olarak inceleyen <em>Hitler and Stalin: Parallel Lives</em> adlı kitabında, Stalin'in gençlik yıllarında Darwin, Auguste Comte ve Karl Marx'ın Rusça çevirilerini okuduğunu ve bunlardan etkilendiğini belirtir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">29</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="30" name="30" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Aslında bu aldanış, sadece Stalin'in değil, Rusya'daki genç ve okuyan neslin çoğunun başına gelmişti. Darwin'in, Huxley'in veya Lamarck'ın o zamanlar bilimsel sanılan hurafeleri, pek çok Rus gencinin ateist olmasına neden oluyordu. Tarihçi Orlando Figes, <em>A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution </em>(Bir Halkın Trajedisi: Rus Devriminin Tarihi) adlı kitabında, "<strong>Lenin'in gençlik çağlarında Rus aydınları arasında Darwin ve Huxley neredeyse dini bir kutsallığa sahipti" </strong>derken bunu kasteder<strong>.</strong><a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">30</a> Figes aynı eserinde, sonradan Bolşeviklere katılacak olan Semen Kanatchikov adlı genç bir işçinin evrimci propaganda sonucunda nasıl dinsizleştiğini şöyle bir örnekle anlatır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="31" name="31" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Genç bir işçi kendisine bir kutuyu toprakla doldurup sıcak tutunca solucan ve böceklerin oluştuğunu göstererek Tanrı'nın insanları yaratmadığını söylemişti. Zamanın sol kanadının kitapçılarında bulunan bu tip kaba bilim, Kanatchikov gibi genç işçilerin üzerinde büyük etki yapıyordu. "Şimdi eski önyargılarımdan kurtulmam beni artan bir tempoya yöneltti" diye daha sonra yazdı. "... Kiliseye artık gitmedim ve haram yiyecekleri yemeye başladım".<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">31</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Oysa "canlıları Allah yaratmadı, tesadüfen oluştular" iddiasının dayanağı gibi gösterilen üstteki alıntıdaki gibi örnekler, başta belirttiğimiz gibi birer hurafeydi. Toprak içindeki solucanlar ve böcekler, o zamanlar sanıldığı gibi, tesadüfen ve hiç yoktan orada oluşmuyor, daha önceden toprakta yer alan yumurtalardan çıkıyorlardı. Ancak bilim dünyası henüz "cansız maddeden asla canlılık çıkmaz" şeklindeki gerçeği fark edemediği için, bu gibi hurafeler çığ gibi büyüyor ve yarı cahil Rus gençlerini ateizme sürüklüyordu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
19. yüzyılın sonunda Rusya'da yetişen bu ateist nesil, 20. yüzyılın başında ateşli birer komünist olarak sahneye çıktılar.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Lenin_and_stalin03.17.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Stalin, Lenin'in son dönemlerinde ona yakınlaşarak parti içinde yükselmeye çalışmıştı. Lenin'in ölümünün ardından diğer rakiplerini alt ederek Sovyetler Birliği'nin tek hakimi oldu.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu ateşli komünistlerin biri Stalin'di. 1898 yılında gizli bir komünist örgüte katıldı. 1901 yılında<em>Brdzola </em>(Mücadele) adlı bir komünist dergide yazılar yazmaya başladı. Bu tarihten sonra, 1917 yılına kadar, Lenin'in önderliğindeki komünist hareketin aktif bir militanı oldu. 1917'deki Ekim Devrimi'nden sonra, Komünist Parti'nin en üst kademesi olan 5 kişilik Politbüro'nun üyesi seçildi. Lenin'in 1923 yılındaki hastalığıyla birlikte, Stalin parti içindeki gücünü giderek artırdı. Lenin'in ölümünden sonra da en büyük güç haline geldi. 1924'den 1929'a kadar geçen beş yıl içinde, parti içindeki tüm muhaliflerini suikast, idam veya sürgün gibi yöntemlerle tasfiye etti. Ekim Devrimi'nin mimarlarından olan Trotsky bile Stalin'in hışmına uğradı ve Sovyetler Birliği'nden sürüldü.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin, iktidarını bu şekilde sağlamlaştırdıktan sonra, elini topluma attı. Lenin, Rusya'daki tüm tarım alanlarını devletleştirmeye kalkmış, ancak 1920 ve 1921'deki büyük kıtlık ve tahribat üzerine bu uygulamayı ertelemek zorunda kalmıştı. Ancak Stalin bu işi gerçekleştirmeye kararlıydı. "Kollektivizasyon" adı verilen bir politika uygulamaya koydu. Amacı, köylülerin tüm mallarını devletleştirmek, mahsullerine el koymak, bu mahsulleri ihraç ederek Sovyet sanayisini ve ordusunu güçlendirmek için kaynak oluşturmaktı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin kollektivizasyonu, öldürerek, işkence ederek, aç bırakarak uygulayacak ve 6 milyon insan kıtlık sonucunda kıvranarak ölürken, yurtdışına yüz binlerce ton tahıl ihraç edecekti. Stalin iktidarı, insanları, acı çektirerek eğitilmeleri gereken birer hayvan türü olarak gören materyalist-Darwinist düşüncenin vahşetini bir kez daha belgeleyecekti.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-4230842664761121902015-10-16T05:49:00.004-07:002015-10-16T05:49:22.312-07:00<h2 id="title5" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Kollektivizasyon Vahşeti</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin kollektivizasyon politikasını 1929'da başlattı. Buna göre topraklar üzerindeki tüm özel mülkiyet kaldırılacak, her köylü belirli bir kotayı devlete vermek zorunda kalacak ve kendi mahsulünü satamayacaktı. Belirlenen kota yine çok yüksekti ve köylülerin bunu karşılamaları için ellerindeki herşeyi vermeleri gerekiyordu. 1920'de Lenin'in başlattığı zalimlik, tekrar ediliyordu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin kollektivizasyonu uygulamak için en acımasız yöntemlerin uygulanmasını emretti. Direnenler öldürüldü, Sibirya'ya sürgüne gönderildi (yani uzun vadede öldürüldü) veya kıtlığa maruz bırakıldı (yani yavaş yavaş öldürüldü). Kollektivizasyona karşı—veya genel olarak komünizme karşı—direnenler "kulaklar" (zengin toprak sahipleri)'a karşı tüm ülkede bir sürek avı başlatıldı. Bu politika, <em>Komünizmin Kara Kitabı</em>'nda şöyle anlatılıyor:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="32" name="32" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Kollektifleştirmeye direnen kulaklar kurşuna dizildi, diğerleri çocuklar, kadınlar ve yaşlılarla birlikte sürgüne gönderildi</strong>. Şüphesiz, hepsi doğrudan öldürülmedi, ama Sibirya'nın ya da Büyük Kuzey'in tarıma elverişli olmayan bölgelerinde yapmaya zorlandıkları işler onlara fazla hayatta kalma şansı bırakmadı. Yüz binlercesi orada son nefeslerini verdi, ancak kesin ölü sayısı hala bilinmemektedir. 1932-1933 yıllarında Ukrayna'da, kırsal nüfusun zorunlu kollektifleştirmeye direnmesine bağlı olarak yaşanan büyük açlığa gelince, bir kaç ay içinde 6 milyon kişinin ölümüyle sonuçlanmıştır.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">32</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="33" name="33" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Kulaklara uygulanan şiddet en feci işkenceleri içeriyordu. Örneğin Napolovski bölgesinde, görevliler "sorguya çekilen kolhozcuları akkor haline gelmiş bir sobanın üzerine uzanmaya zorluyor, daha sonra da onları bir hangara çırılçıplak kapatarak, 'soğutuyordu'."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">33</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin rejimi, kendinden önceki Lenin yönetimi gibi "kulak" diye hayali bir düşman oluşturmuştu ve yok etmek istediği herkesi "kulak" olarak damgalayıp hedef alıyordu. Her şehre emirler gönderiliyor, belirli sayıda kulak yakalanması ve idam edilmesi emrediliyor ve komünistlerin sevmediği herkes kolayca "kulak" kategorisine sokuluyordu. <em>Komünizmin Kara Kitabı</em>'nda bu durum şöyle açıklanıyor:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="34" name="34" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Bu şartlar altında, bazı bölgelerde kulak diye tasfiye edilen köylülerin yüzde 80 ila yüzde 90 arasındaki bir bölümünün serednyak, yani <strong>orta halli köylüler</strong> olmasına şaşmamak gerekir. <strong>Yerel yetkililerin "tasfiye ettiği" kulak sayısına ulaşmak ve mümkünse bu sayıyı aşmak gerekiyordu</strong>! Yazın pazarda tohum satmak, 1925 ya da 1926'da iki ay boyunca yanında bir tarım işçisi çalıştırmak, iki semaver sahibi olmak, Eylül 1929'da "yemek ve böylece sosyalist müsadereden mal kaçırmak amacıyla", bir domuz öldürmek nedeniyle köylüler tutuklanmış ve sürgün edilmişti. Bir köylü, yalnızca kendi ürettiği ürünleri satan yoksul bir köylü olduğu halde, "ticarete başladığı" bahanesiyle tutuklanıyordu; bir başkası, amcasının Çarlık ordusu subayı olması bahane edilerek sürülüyor, <strong>bir diğeri "kiliseye sık sık gitmesi" nedeniyle kulak olarak damgalanıyordu</strong>. Fakat daha çok, kollektifleştirmeye açıkça karşı çıkanlar kulak olarak mimleniyordu. Kulak sınıfını yok etmekle görevli müfrezeler içerisinde öyle bir karışıklık yaşanıyordu ki, kimi zaman saçmalığın doruklarına ulaşıyordu. Sözgelişi, bir örnek vermek gerekirse: Ukrayna'nın bir kasabasında, kulak sınıfını tasfiye etmekle görevli bir tugaya mensup bir serednyak, kasabanın diğer ucundaki bir başka tugayın temsilcileri tarafından kulak diye tutuklanmıştı.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">34</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="35" name="35" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>"Kulak" olarak damgalanıp katledilen insanların arasında, din adamları başta geliyordu. Öyleki, "<strong>1930'da </strong>13.000'den fazla din adamı "kulak" diye tasfiye edildi<strong>. Birçok köy ve kasabada </strong>kollektifleştirme, sembolik olarak kilisenin kapatılmasıyla, kulak sınıfının tasfiyesi de papazla başladı."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">35</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kollektivizasyonun iki büyük sonucu oldu: Kıtlık ve sürgün.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-15929515736693893002015-10-16T05:49:00.002-07:002015-10-16T05:49:04.735-07:00<h2 id="title6" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Stalin Yapımı Kıtlık</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 300px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Tambov-massacre03.18.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Stalin'in kasıtlı kıtlık politikası sonucunda açlık yaşayan ve bacakları adeta birer çöpe dönüşmüş bir Rus çocuğu</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin, aynı Lenin gibi, kollektivizasyonu topluma karşı bir silah olarak kullanmak niyetindeydi. İstediği bölgeden istediği kadar tahıl toplayabilir ve böylece istediği bölgedeki insanları açlıktan öldürebilirdi. Nitekim öyle yaptı. Komünist rejime karşı direnen Ukrayna, kollektivizasyon yoluyla hedef alındı. Tarihin en büyük "insan yapımı kıtlığı" bu bölgede yaşandı ve toplam 6 milyon insan açlıktan öldü.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Olayların gelişimi ilginçti. Önce, 1931'de devlet genel kollektivizasyon politikası gereği, yılda toplam 18 milyon ton mahsul alan Ukrayna'dan 7.7 milyon ton tahıl talep etti. Bu, zaten çok zor hayatta kalan köylüleri neredeyse açlıktan ölecek oranlara getirdi. Bunun üzerine Ukrayna köylüleri Stalin'in birliklerine direnmeye çalıştılar. Ama bu durum, Stalin'i daha da acımasızlaştırdı. 1932 Temmuzu'nda tüm Ukrayna için ölüm emri verdi. Daha önceki kotaya ilave olarak, 7.7 milyon ton tahıl daha istedi. Milyonlarca kişi açlıkla ölüme mahkum olmuştu. <em>The Russian Century: A History of the Last Hundred Years </em>(Rus Asrı: Son 100 Senenin Tarihi) adlı kitapta, bu politikanın sonuçları şöyle anlatılıyor:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="36" name="36" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Resmi komünist birlikler silahlı bir şekilde Ukrayna'yı sardılar. Kurbanlardan biri "evleri, kilerleri, kulübeleri araştırdılar" diyordu. "Sonra dışarı çıkıp ambarı, kümesleri araştırdılar." Tarlalarda gözlem evleri kuruldu. Burada silahlı gardiyanlar mısırları didikleyenlere bakıyorlardı; yakalananlar en az on yıl hapis cezası alıyorlardı, bazıları ise vuruluyordu. Bir Kharkov mahkemesinde bir ayda 150 ölüm kararı verildi; bir <strong>kadına kocasının açlıktan ölmesinden sonra kendi arsasından 100 mısır başağı kesti diye on yıl hapis cezası verildi</strong>.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Kalan tavuklar ve domuzlar da 1932 kışının başlarında yendi. Sonra köpekler ve kediler bitti. Vasily Grossman "Onları yakalamak zordu. Hayvanlar artık insanlardan korkuyorlardı ve gözleri kocaman açılmıştı. İnsanlar onları kaynatıyorlardı" diye yazıyordu. 1932'nin sonuna gelindiğinde Moskova'ya yalnızca 4.7 milyon ton tahıl verilebilmişti. Yeni bir zorla toplama kampanyası ilan edildi. Meteoroloji uzmanları tahılın zarar görmesine neden olan yanlış hava raporları verdikleri için tutuklandılar. Veterinerler, çiftlik hayvanlarını sabote ettikleri nedeniyle vuruluyorlardı. Tarım uzmanları "kulak" olmakla suçlanıyordu ve Sibirya'ya sürülüyorlardı.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1933'de karlar eridiğinde toplu açlıklar başladı. İnsanlar fare, karınca ve solucanları yiyorlardı. Kara hindi bağı ve ısırgan otundan çorba yapıyorlardı.<em>The New York Evening Journal </em>Kiev'den 20 mil uzaktaki bir köyü ziyaret etti. "Kulübelerin birinde pislik gibi bir şey pişiriyorlardı. Tencerede kemikler, deri ve çizmeye benzer bir şey vardı. İnsanlar köylerini terk ediyorlardı. Tren yolunun kenarında diz üstü çökmüş, arabaların pencerelerinden ekmek dileniyorlardı. Kiev'de arabalar geceleyin ölenlerin cesetlerini toplayarak dolaşıyordu. Çocuklar ölü kuşa benzeyen ince uzun yüzlere sahiptiler."</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>Görevliler hala tahıl araştırıyorlardı; kazanlarında patates buldukları anneleri vuruyorlardı</strong>. Şişmiş bir vücutla açlık çektiğini göstermeyen kişileri besin kaynaklarını göstermeleri için vuruyorlardı. "Tarihsel bir zorunluluğu ortaya çıkarıyoruz. Devrimsel görevimizi yerine getiriyoruz. Sosyalist ülkemiz için tahıl elde ediyoruz" diyorlardı. "Göbekleri şişmiş, gözleri ölü gibi maviye dönüşmüş kadınlar çocuklar gördüm. Ve cesetler... köylülerin kulübelerinde, eski Volga'nın eriyen karlarında, Kharlov köprüsünün altında cesetler gördüm" diye yazıyordu görevlilerden Lev Kopolev...</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Diplomatik raporlar ve yabancı ilgililerle kıtlık haberi Batı'ya ulaştı. Vienna başpiskoposluğu altında uluslararası bir komite geliştirildi. Ancak Sovyet hükümeti herhangi bir kıtlık olduğunu inkar edince hiçbir şey yapamadılar.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">36</a></div>
</blockquote>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: auto; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 600px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/ukraine-famine03.19.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Stalin'in Ukrayna'da oluşturduğu kıtlık sonucunda 6 milyon insan öldü. Üstte kıtlık sırasında açlıktan kıvranan bir anne ve çocuğu. Altta ise kıtlık sonucunda ölmüş küçük çocuklar.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu vahşet görüntüleri, Rus yazar Mihail Şolohov'u etkilemiş ve Şolohov Stalin'e bir mektup yazarak bu zulmün sona ermesini talep etmişti. Oysa Stalin tüm bunları kasten yaptırıyordu:</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Stalın'in Yalanı...</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/stalin03.20.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="37" name="37" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>1933 Nisanı'nda, yazar Mihail Şolohov, Kuban'ın bir kasabasından geçerken, Stalin'e iki mektup yazdı. Mektuplarında, yerel yetkililerin, <strong>açlığa mahkum edilen kolhozcuların tüm rezervlerine işkenceyle nasıl el koyduğunu ayrıntılı bir biçimde anlatıyor</strong>, birinci sekreterden (Stalin'den) bir yiyecek yardımı göndermesini istiyordu. Yazara cevabında Stalin, tutumunu hiç saklamadan dile getiriyordu: Köylüler, "grev ve sabotaj yaptıkları" için, "Sovyet iktidarını çökertme savaşına girdikleri, kıyasıya bir savaş sürdürdükleri" için, cezalandırılıyordu. 1933 yılı içerisinde, milyonlarca köylü açlıktan ölürken Sovyet hükümeti, "sanayileşmenin ihtiyaçları" için yurtdışına 18 milyon kental buğday ihraç etmeyi sürdürüyordu.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">37</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
6 milyon erkek, kadın, yaşlı, çocuk ve bebeğin ölümüne neden olan kıtlık, Sovyet topraklarında yeterince tahıl yetişmediği için değil, komünist partinin emelleri öyle gerektirdiği için gerçekleşen bir kıtlıktı. Yani tamamen "insan eliyle yapılmış bir kıtlık", bir kitle katliamıydı. Stalin, kıtlığın Batılı ülkeler tarafından duyulmamasını istiyordu; çünkü düzenlenebilecek yardım kampanyalarının Ukrayna için belirlediği cezayı hafifleteceğini düşünüyordu. Tarihçi Dana Dalrymple, <em>Soviet Studies</em> adlı süreli yayında, bu konuda şu yorumu yapmaktadır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="38" name="38" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Sovyetler Birliği resmi olarak hiçbir zaman kıtlığın olduğunu kabul etmemiştir. Sovyetler Birliği üzerindeki Amerikan ve İngiliz çalışmaları ara sıra Ukrayna'da bir kıtlıktan bahseder, ama genellikle bir iki detaydan başka bir şey söylemez. Oysa Sovyetler Birliğinde daha önce olan kıtlıklar hükümet tarafından bilinmektedir ve her tarafta çok iyi kayıtlara sahiptir. Fark nedir? Cevap: 1932-34 kıtlığı, geçmiştekilerden farklı olarak <strong>insan eliyle yapılan bir felaket</strong> olarak gözüküyor.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">38</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kollektivizasyon sonucunda, Ukrayna köylüleri en az 4 milyon ölüyle en ağır kaybı verdi. Kazakistan'da yine aynı uygulama sonucunda bir milyon insan öldü. Kuzey Kafkasya'da ve Kara Topraklar'da da ölü sayısı bir milyondu. Stalin, tek bir emirle 6 milyon insanı ölüme göndermişti.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: auto; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 600px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
... Ve Stalın'in Gerçeği</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Russian-famine-children03.21.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizmin önemli bir özelliği, resmen üretilen ve yayılan yalanlara dayalı bir sistem olmasıdır. Sovyetler Birliği'nde Stalin yapımı kıtlık nedeniyle 6 milyon insan açlıktan ölmüş, yüzbinlerce çocuk bu felaketin hedefi olmuştur. Bu fotoğraf, Stalin döneminde Rus çocuklarına reva görülen "yaşam standardı"nı belgelemektedir. Ancak propaganda posterlerinde, Stalin kendisini bakımlı ve mutlu çocuklar tarafından çiçekler hediye edilen müşfik bir yönetici olarak göstermiştir.</div>
<div>
<br /></div>
</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-7200941672153149202015-10-16T05:48:00.007-07:002015-10-16T05:48:44.077-07:00<h2 id="title7" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Sürgünler ve Çalışma Kampları</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin, komünizme direnen Ukraynalıları kıtlık yoluyla öldürürken, diğer pek çok halkı da sürgüne göndererek katletti. "Sürgün" adı altında yapılan bu uygulamalar, milyonlarca insanın hayatına mal oldu. Başta Kırım Türkler'i olmak üzere, Sovyetler Birliği içindeki pek çok azınlık, bir gecede evlerinden silah zoruyla söküldüler ve binlerce kilometre uzaklardaki ölüm tarlalarına gönderildiler. Sadece yolda ölenlerin sayısı yüz binleri bulmaktadır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: auto; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 600px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Stalın'in Ölüm Kampları</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/komunism03.22.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünist parti politikasına karşı en ufak bir direniş gösterenler, "gulag" olarak adlandırılan çalışma kamplarına gönderildiler. Kamplarda tutsaklar ölesiye çalıştırılıyordu. Resimler, gulaglarda çekilmiş bazı görüntülerdir.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bir komünist parti görevlisinin bu sürgünler hakkında kaleme aldığı aşağıdaki notlar, sürgünün Sovyet dilinde "toplu cinayet" anlamına geldiğini göstermektedir:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="39" name="39" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>29 ve 30 Nisan 1933'te, Moskova ve Leningrad'dan trenle bize iki konvoy sınıfsızlaştırılmış unsur gönderildi. Konvoylar, Tomsk'a gelince mavnalara yüklenerek biri 18 Mayıs'ta, diğeri 26 Mayıs'ta, Obi ve Nazina ırmaklarının koylarındaki Nazino Adası'na götürüldü. Birinci konvoyda 5070, ikincisinde 1044 kişi olmak üzere, toplam 6114 sürgün vardı. <strong>Taşıma şartları korkunçtu: yiyecek çok az ve çok kötü; yer kapasitesi ve solunacak hava yetersiz; en zayıflara musallat olan hastalıklar</strong>… Sonuç: <strong>günde, ortalama 35-40 kişilik bir ölüm oranı</strong>. Bununla birlikte, bu koşullar, mahkumları Nazino Adası'da bekleyenlerle karşılaştırıldığında gerçekten lüks sayılırdı. Nazino Adası, üzerindeki tek bir ev bile bulunmayan tamamen bakir bir yer… Yiyecek, tohum, alet yok. Yeni yaşam böylece başladı. İlk konvoyun gelişinin ertesi günü, 19 Mayıs'ta, kar yağmaya başladı, rüzgar sertleşti. <strong>Acıkmış, zayıflamış, başlarında dam, ellerinde alet… bulunmayan mahkumlar, kendilerini çaresiz bir durumla karşı karşıya buldu</strong>. Soğuktan korunabilmek için, sadece ateş yakabiliyorlardı. <strong>Yavaş yavaş ölmeye başladılar</strong>… ilk gün, 295 ceset gömüldü… Sürgünlerin adaya gönderilmesinin ancak dördüncü ya da beşinci günü, yetkililer gemiyle kişi başına yalnızca birkaç yüz gram düşen un gönderdi. Bu acınacak kadar az olan tayınlarını alanlar, kıyıya koşuyor ve şapkalarında, pantolonlarında ya da ceketlerinde, bu unun birazını sulandırmaya çalışıyordu. <strong>Fakat, çoğunluğu unu olduğu gibi yutmaya çalışıyor ve çoğunlukla da boğularak ölüyordu</strong>. Adada geçirdikleri günler boyunca mahkumlar, azıcık bir undan başka bir şey alamadı. En beceriklileri, peksimet pişirmeye çalıştı, ancak ellerinde hiç kap yoktu… Kısa zamanda, yamyamlık olayları belirdi…<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">39</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Robert Conquest <em>The Harvest of Sorrow</em> (Hüzün Hasadı) adlı kitabında, Stalin dönemi sürgünlerini şöyle anlatır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="40" name="40" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>15 yaşına kadar olan çocukların yüzde 20'si, <strong>genellikle de küçük çocuklar sürgün sırasında öldü</strong>. Özellikle de 1940'larda azınlık milliyetlerin toplu sürgünlerinde bu durum yaşandı. Tabii ki sürülenler içerisinde çok farklı fiziki duruma sahip olanlar vardı, mesela hamileler. Sürgün treninde doğum yapan bir annenin bebeği öldüğünde askerler onu hareket halindeki trenden aşağı atardı. Bu sürgünler varacakları yere nadiren varabilirlerdi. Genellikle bölgesel kasabalarda kalırlardı…</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Archangel'de tüm kiliseler kapatılmış ve sürgünler için hapishane olarak kullanılıyordu. Köylüler yıkanamıyordu ve vücutları çeşitli yaralar ile doluydu. Kasabada yardım için yalvarıyorlardı. Ancak <strong>halk onlara yardım edilmemesi konusunda kesin emir almıştı</strong>. Hatta ölüleri bile toplanamıyordu. Kasaba sakinleri, korku içinde kendilerini hapsediyorlardı. Vologda şehrinde de 47 kilise tamamen sürgünlerle doluydu. <a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">40</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Sürgünlerin yanında kullanılan bir diğer kitle katliam yöntemi ise <strong>çalışma kamplarıydı</strong>. Daha önce de belirttiğimiz gibi Rusça'da "gulag" adı verilen toplama kampları, genellikle Sibirya gibi öldürücü şartların hakim olduğu bölgelerde kuruldu. Sovyet yönetimine karşı olduğu düşünülen milyonlarca insan tutuklanarak gulaglara gönderildi. 1928 ve 1953 yılları arasında (Stalin döneminde) gulaglara toplam 30 milyonun üzerinde insanın gönderildiği hesaplanmaktadır. Bunların üçte ikisinden fazlası, <strong>yani en az 20 milyon insan bu kamplarda hayatını yitirmiştir</strong>. Açlık sınırında yaşatılan ve günde 14-16 saat çalıştırılan tutuklular, kamp gardiyanları tarafından basit bahanelerle idam edilmiştir. Bazı tutuklular kasten aç bırakılarak açlıktan ölmüş, bazıları yetersiz beslenme ve korkunç yaşam şartları nedeniyle bedensel olarak çökerek can vermiştir. Paramparça ve son derece ince kıyafetlerle Sibirya soğuğunda çalıştırılan pek çok tutuklu da donarak ölmüştür. Gulag mahkumlarının donma yüzünden, önce el ve ayak parmaklarının düştüğü, kulak veya burunlarının "kırılarak" koptuğu, bu şekilde yüz binlerce insanın acı çekerek öldüğü, bilinen gerçeklerdir. Ünlü Rus Yazar Aleksandr Solzhenitsyn <em>The Gulag Archipelago</em>,<em>1918-1956 </em>(Gulag Takımadaları, 1918-1956) adlı kitabında bunun benzeri dehşet örneklerini anlatmaktadır.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-83114406649637421362015-10-16T05:48:00.005-07:002015-10-16T05:48:32.369-07:00<h2 id="title8" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Doğu Bloku'nda Kızıl Terör</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin 1953 yılında öldü. Lenin'in başlattığı ve Stalin'in genişleterek sürdürdüğü terör, on milyonlarca insanı katletmiş, onlarca farklı halkı acı ve işkenceye uğratmıştı. <em>Komünizmin Kara Kitabı</em>'nda Lenin ve Stalin dönemindeki komünist vahşetlerin genel bilançosu ana hatlarıyla şöyle verilir:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="41" name="41" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Yargılamadan hapsedilen on binlerce rehine ya da insanın kurşuna dizilmesi ve 1918-1922 yılları arasında ayaklanan yüz binlerce işçi ve köylünün katledilmesi;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
5 milyon insanın ölümüne yol açan 1922 açlığı;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1920'de Don Kazakları'nın ortadan kaldırılması ve sürgüne gönderilmesi;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1918-1930 yılları arasında on binlerce insanın toplama kamplarında öldürülmesi;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1937-1938 yıllarındaki Büyük Temizlik sırasında 690 000'e yakın insanın ortadan kaldırması;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1930-1932 yılları arasında 2 milyon "kulak"ın (yada kulak oldukları iddia edilen kişilerin) sürgüne gönderilmesi;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1932-1933 yıllarında 6 milyon Ukraynalının kasıtlı olarak yaratılan açlıktan kırılmasına seyirci kalınması;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Önce 1939-1941 yılları arasında, ardından da 1944-1945 yıllarında yüz binlerce Polonyalı, Ukraynalı, Baltıklı, Moldavyalı ve Besarabyalının sürgüne gönderilmesi;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1941'de Volga Almanlarının sürgüne gönderilmesi;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1944'te Kırım Tatarlarının sürgüne gönderilmesi ve çaresizliğe terk edilmeleri;</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1944'te İnguşların sürgüne gönderilmesi ve çaresizliğe terk edilmeleri.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">41</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin'in ölümünden sonra Sovyet rejimi, kısıtlı da olsa bir yumuşama sürecine girdi. Ancak Stalin döneminde kurulan "korku imparatorluğu", yine korku üzerine kurulu olarak toplumu yönetmeye devam etti. Sovyetler Birliği'ne ve genel olarak tüm komünist toplumlara hakim olan bu korku düzenini bir sonraki bölümde daha detaylı olarak ele alacağız.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Topluma Korku Mesajı: Toplu İdamlar</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/those-executed03.23.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Stalin döneminde infazlar bazen toplum önünde gerçekleştirilir ve böylece halka korku mesajı verilirdi. Bu resimdeki rejim muhalifleri, 1946 yılında Sovyet gizli servisi tarafından bu amaçla bir meydanda asılmışlardı.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Sovyet terörü, sadece kendi halkıyla sınırlı kalmadı. Sovyetler Birliği, II. Dünya Savaşı ile birlikte Doğu Avrupa'ya da yayıldı. Savaş bittiğinde Doğu Avrupa ülkelerinin önemli bir bölümü Sovyet etki alanında kalmıştı. Moskova bir kaç yıl içinde çeşitli siyasi komplolar ve manevralarla bu ülkelerin hepsini kendi egemenliği altına aldı. Polonya, Macaristan, Çekoslovakya, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Doğu Almanya gibi Avrupa ülkeleri, Stalin'in kanlı rejiminin pençesine düştüler.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kızıl vahşet, bu ülkelerdeki insanlara da adeta cehennem hayatı yaşatmaya başladı. Rejim muhalifleri bir bir tutuklanmaya, işkence görmeye, idam edilmeye başlandılar. Kısa sürede tüm toplumda korku ve dehşet hakim oldu. Komünist rejimin düşüşünden sonra, 1990'lı yılların başında çevrilen bir Bulgar belgeselinde, bir kadın 1944 sonbaharında başından geçen bir olayı şöyle anlatıyordu:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="42" name="42" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Babamın ilk tutuklanışından sonra, ertesi gün öğlene doğru eve bir polis geldi ve anneme öğleden sonra saat 5'te 10 numaralı polis karakoluna gelmesini bildiren bir celp verdi. Neden sonra annem giyindi-güzel bir kadındı ve çok iyi kalpli bir insandı-ve çıktı. Biz üç çocuk onu bekledik, bekledik. Sabaha karşı yarımda döndü, rengi kireç gibi bembeyaz, giysileri yırtık pırtıktı. Girer girmez de sobanın yanına gitti, sobanın levhalarını kaldırdı, soyunmaya başladı ve üzerinden çıkanların hepsini yaktı. Sonra banyo yaptı, ancak bundan sonradır ki bizi kolları arasına aldı. Uyuduk. Ertesi gün ilk kez intihar girişiminde bulundu, daha sonra da iki kere kendini zehirledi. Hala yaşıyor, onunla ilgileniyorum… Akıl hastası. Ona yapılanları hiçbir zaman öğrenemedik.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">42</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Tutuklananlara yapılanlar, korkunç şeylerdi. <em>Komünizmin Kara Kitabı</em>'nda, Romanya'daki komünist Nikolay Çavuşesku rejimi tarafından başlatılan işkence uygulamaları hakkında şu bilgiler veriliyor:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="43" name="43" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Çekoslovakya'yla birlikte Romanya da, Orta ve Güneydoğu Avrupa da baskı sistemine yenilikler kattı: Asyalı komünistler tarafından kullanılan, <strong>"beyin yıkama" yoluyla "yeniden eğitim" </strong>yöntemini büyük bir ihtimalle Avrupa kıtasında ilk uygulayan ülke oldu; hatta bu yöntemi daha da mükemmelleştirdi. Girişimin şeytani <strong>amacı mahkumların birbirine işkence yapmasını sağlamaktı</strong>. Bu icat, 1930'lu yıllarda Bükreş'e yüz kilometrelik bir mesafede kurulmuş olan görece modern bir cezaevi olan Pipeşti'de uygulandı. Konuya ilişkin deneyler, Aralık 1949'da başladı ve üç yıl kadar sürdü... Amaç, <strong>bedensel ve manevi işkence ile, komünist öğretinin öğretilmesini birleştirerek, siyasi tutukluları yeniden eğitmekti</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;"> 43</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu işkencelerde özellikle tutukluların dini inancını yok etmek hedefleniyordu. Yapılan canice işkence sonucunda, tutuklulardan Allah'ın varlığını inkar etmeleri isteniyordu:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="44" name="44" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Rumen siyasi polisi Securitate sorgulamalar sırasında dayak atma, falaka ve baş aşağı ayaklarından asma gibi 'klasik' işkence yöntemlerini kullandı. Piteşti'de işkencedeki acımasızlık, bu yöntemlerin çok daha ötesine geçti: 'Mümkün olan ve olmayan her türlü işkence biçimi uygulandı. Vücutların değişik bölgelerinde sigara yanıkları vardı; <strong>mahkumların kalçalarındaki dokular ölmüştü, etleri cüzzamlılarınki gibi dökülüyordu</strong>; dışkı yemeye zorlanıyor, kustukları zaman da kusmukları tekrar ağızlarına sokuluyordu.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>Turcanu'nun şeytani hayal gücü, özellikle Tanrı'yı inkar etmeyi kabullenmeyen din okulu öğrencilerini hedef alıyordu</strong>. Bazıları, her sabah şu şekilde 'vaftiz' ediliyordu: kafaları idrar ve dışkı dolu bir oturağa sokulurken, diğer mahkumlar da etraflarında ilahi söylüyordu. Kurban boğulmasın diye arada sırada başı dışarı çıkarılıyor ve kısaca nefes almasına izin verildikten sonra tekrar oturağa sokuluyordu.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Birinci aşamanın adı "dış maskeyi çıkarmak"tı: mahkum soruşturmada sakladığı bilgiyi, özellikle özgürlük günlerinde arkadaşlarıyla arasındaki bağları itiraf ederek, dürüstlüğünü ispat etmeliydi. İkinci aşama olan "iç maskeyi çıkarma" ise, mahkumun hapishanede kendine yardım edenlerin açıklamasıyla sürüyordu. Üçüncü aşama, "ahlaki maskeyi çıkarma" sırasında, <strong>mahkumdan bugüne kadar kutsal saydığı herşeye küfretmesi isteniyordu</strong>. Son olarak dördüncü aşamada, ODCC'ye katılmak için, <strong>en iyi arkadaşına kendi elleriyle işkence ederek onu "yeniden eğitmesi" gerekiyordu.</strong><strong><a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">44</a></strong></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu gibi işkenceler Doğu Bloku'ndaki tüm ülkelerde uygulandı. Komünizmin gözü dönmüş caniliği ve dine olan azgın nefreti, tarihin en korkunç işkence rejimlerini ortaya çıkardı. İnsanları birer hayvan olarak gören, bu sözde "hayvanların" yola getirilmesi için daimi bir şiddet, işkence ve korkunun gerekli olduğunu kabul eden Darwinist-materyalist felsefe, komünist rejimlerin zindanlarında feci işkencelere dönüştü.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İşte bu sebeplerle Darwinizm'i bir tehlike olarak görmeyenler ya da zararsız bir teori gibi düşünenler bu kitapta yazılanları çok iyi okumalıdır. Çünkü Darwinist-komünist ideolojinin nihai hedefi budur: İnsanları birbirine kırdırmak ve yok etmek, onları her türlü ahlaki değerden ve manevi güzelliklerden uzaklaştırarak hayvanlaştırmak ve bu yolla insan topluluklarını rahatça yönlendirilebilen "hayvan sürülerine" çevirmek... Bunu hangi ideoloji adı altında yaparlarsa yapsınlar hedef tektir. Tarih de buna şahitlik etmektedir.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-57983208232627574122015-10-16T05:48:00.003-07:002015-10-16T05:48:16.378-07:00<h2 id="title9" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Küba'daki Karanlık</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/castro_che_60yearphotoc03.24.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Fidel Castro-Che Guevara ikilisinin Küba'da gerçekleştirdiği komünist devrim, genelde romantik bir atmosfer içinde sunulur ve sanki bir kahramanlık öyküsü gibi anlatılır. Oysa komünizm Küba'ya sadece sefalet ve korkunç işkenceler getirmiştir.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Soğuk Savaş dönemi boyunca Sovyetler Birliği'nin yardımıyla ayakta duran komünist rejimlerin bir diğeri, Küba'daki Castro diktasıdır. Fidel Castro'nun önderliğinde ve Arjantinli gerilla lideri Che Guevara'nın desteğinde gelişen gerilla hareketi, 1959 yılında Küba'da iktidarı ele geçirmiştir. Sovyetler Birliği'nden gelen siyasi ve askeri destekle gelişmiş ve Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra bile ayakta kalmayı başarmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Küba'daki ve genel olarak Latin Amerika'daki komünist hareket, çoğunlukla romantik bir havada yansıtılır. Özellikle Che Guevara'nın gerilla mücadelesi, adeta bir "kahramanlık öyküsü" gibi gösterilir. Komünizme özenen pek çok gencin elinde Che posterleri ve dillerinde Latin Amerika kökenli komünist melodiler dolaşır. Buna bakılırsa, Küba'daki komünist devrim, Küba halkını zulüm ve işkenceden kurtarmış bir "kurtuluş mücadelesi"dir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Oysa gerçek hiç de öyle değildir. Oluşturulan "Che" ve "Fidel" efsanelerinin romantik perdesi aralanırsa, ardından Küba'daki komünist diktanın karanlık yüzü çıkar. <em>Komünizmin Kara Kitabı</em>'nda, komünist Küba'nın çalışma kampları ve hapishaneleri şöyle anlatılmaktadır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="45" name="45" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Çalışma koşulları çok sertti, mahkumlar neredeyse çırılçıplak dolaştırılıyor, yalnızca bir don giymelerine izin veriliyordu. Huysuzluk edenlere <strong>dişleriyle ot toplama cezası</strong>, çok ileri gidenlere de saatlerce tuvalet çukurlarında kalma cezası veriliyordu. Şiddet uygulamaları siyasî mahkumları hedef aldığı gibi, adi suçluları da hedef alıyordu. Şiddet, soruşturmayla yükümlü bölüm Departamento Tecnico de Investigaciones'in (DTI) yürüttüğü sorgulamalarla başlıyordu. <strong>DTI mahkumları korkularıyla başbaşa bırakılıyordu: böceklerden korkan bir kadın hamamböceği dolu bir hücreye kapatılırdı</strong>. DTI şiddet uygulamalarında bedensel baskılara da başvururdu: mahkumlar ayaklarındaki kurşun ağırlıklarla merdivenleri çıkmaya zorlanır, sonra da aşağıya itilirdi. Bedensel işkencelere, sıklıkla ilaçlar yardımıyla yapılan psikolojik işkenceler de ekleniyordu; gardiyanlar mahkumları uyanık tutmak için penthotal ve benzeri uyuşturucular kullanıyordu. Mazzoza Hastanesi'nde baskı uygulamak amacıyla, hiçbir sınırlama yapmadan elektroşok uygulanıyordu. Gardiyanlar bekçi köpekleriyle dolaşır, sürekli idam planları yapardı; mahkumların kapatıldığı disiplin hücrelerinde ne su bulunurdu ne de elektrik; <strong>amaç, mahkuma bir tecrit odası içinde kişiliğini unutturmaktı</strong>...</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Yakınların ziyaretleri, gardiyanlara mahkumları küçük düşürme fırsatı veriyordu. Cabana'da mahkumlar ailelerinin önüne çıplak çıkmak zorunda bırakılıyordu. Erkek mahkumlar eşlerinin mahrem yerlerinin aranmasını izlemek zorunda bırakılıyordu. Küba cezaevlerinde <strong>kadınların durumu büsbütün felaketti</strong>, çünkü savunmasız bir biçimde gardiyanların sadist işkencelerine hedef oluyorlardı. 1959'dan sonra 1100'den fazla kadın, siyasî nedenlerle tutuklandı. Bunlar 1963'te Guanajay Cezaevine kapatıldı. Birçok tanık dayak ve küçük düşürme yöntemlerine sıkça başvuru olduğunu söylüyor. Bir örnek verecek olursak, kadın mahkumlar yıkanmak üzere duşlara gitmeden önce gardiyanların önünde soyunmak zorunda kalıyordu, gardiyanlar da onları nedensiz yere dövüyordu.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">45</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Küba'da devrim sonrasında yaklaşık 10 bin kişi idam edildi. 30 bini aşkın insan ise üstte anlatılan koşullarda hapsedildi. Komünist rejim, başka her yere olduğu gibi, Küba'ya da acı, işkence ve korku getirdi. Dahası Küba halkı giderek daha da fakirleşti.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-62901416862292936922015-10-16T05:48:00.001-07:002015-10-16T05:48:03.499-07:00<h2 id="title10" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Afganistan'da Sovyet Katliamları</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marxist-Leninist Bolşevik ideolojisinin ve Sovyet Rusya'nın vahşet bilançosunu incelerken, Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen ülkeleri de gözönünde bulundurmak gerekir. Bu ülkelerin içinde en çok zulme maruz kalan ise Afganistan'dır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Afganistan'da 1978 yılında ordudaki komünist generallerin ve bazı komünist sivillerin organize ettiği bir darbe gerçekleşti. Darbeciler ülkeyi komünist bir rejimle yöneteceklerini ilan ettiler. Dahası, dine karşı zalim bir savaş başlattılar. Bu politika konuyla ilgili bir kitapta şöyle anlatılıyor:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="46" name="46" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Kısa bir süre sonra <strong>komünist hükümet din karşıtı bir kampanya başlattı. Kuran halka açık meydanlarda yakıldı</strong>. <strong>Dini yetkililer (imamlar) tutuklandı</strong> ve öldürüldü. Şii nüfus içinde çok etkili bir dinî grup olan Müceddedîler Aşireti'nden bir gecede, 6 Ocak 1979'da, aynı soydan gelen 130 erkek katledildi. Her din, her mezhep için dini ibadet yasaklanmıştı.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">46</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Afgan komünistler aslında Sovyetler Birliği'nin paralı birer maşasından başka bir şey değildiler. Moskova'dan gelen "danışman"ların direktifleriyle hareket ediyor, onların gösterdiği şekilde kendi halklarına karşı kitle katliamları gerçekleştiriyorlardı. İktidarda kaldıkları kısa zaman zarfında, büyük bir terör uyguladılar:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="47" name="47" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>1979 Martı'nda Kerala köyü... <strong>1700 yetişkin ve çocuk, köydeki erkek nüfusun tamamı meydana toplandı ve yakından nişan alınarak otomatik silahlarla tarandı</strong>; ölüler ve yaralılar bir buldozer yardımıyla üç ayrı çukura üst üste gömüldü. Kadınlar korku dolu gözlerle, uzun dakikalar boyunca kapanan çukurların oluşturduğu tepeciklerin sarsıldığını gördü: Diri diri gömülenler dışarı çıkmaya çalışıyordu. Sonra sarsıntılar kesildi. Anaların ve dulların hepsi Pakistan'a gitti.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">47</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="48" name="48" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Terör Kabil kentini de sarmıştı. Kentin doğusunda bulunan Pole Çarkı Cezaevi, toplama kampına dönüştürüldü. Cezaevi Müdürü Seyid Abdullah mahkumlara şöyle bir açıklama yaptı: "Sizler çöp haline getirilmek için buradasınız." İşkence en geçerli yöntemdi. Cezaevinin en büyük cezası, diri diri lağım çukuruna atılmaktı. Bir gecede onlarca mahkum yüzlerce nedenle idam edilirdi; cesetler ve can çekişen bedenler buldozerler yardımıyla üst üste gömülürdü. Stalin'in cezalı halklar için uyguladığı yöntem yeniden kullanılmaya başlandı. 15 Ağustos 1979'da Hezarelerden 300 kişi direnişe destek verdikleri gerekçesiyle tutuklandı; 150'si <strong>buldozerler yardımıyla diri diri gömüldü, öteki 150'si benzine bulanarak canlı canlı yakıldı</strong>. 1979 Eylülü'nde cezaevi yönetimi 12 000 mahkumun öldürüldüğünü kabul etti. Pole Çarkı Cezaevi'nin müdürü duymak isteyenlere şöyle diyordu: "<strong>Yalnızca bir milyon Afganlıyı sağ bırakacağız, sosyalizmi kurmak için bu kadar adam yeter."</strong><a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">48</a></div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/solders03.25.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Kızılordu 1979 yılında işgal ettiği Afganistan'da çocuk-kadın ayrımı yapmaksızın vahşi bir soykırım yürüttü. Üstte, 1984 yılında Moskova'da sözde "zafer yürüyüşü" yapan Kızılordu birlikleri.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Tüm bunlar, Moskova'dan yönetilen uygulamalardı. Gerçekte Afganistan'daki tüm iç karışıklık, Sovyetler Birliği'nin önceden planladığı bir gelişmeydi. Moskova, Afganistan'daki komünistlere darbe yaptırmayı, sonra da bu sözde "demokratik" rejimi korumak bahanesiyle ülkeyi işgal etmeyi önceden kararlaştırmıştı. Moskova'yı bu plana iten neden ise, bugün pek çok siyasi tarihçinin kabul ettiği üzere, o dönemde İslam'ın komünistler tarafından bir tehlike olarak görülmesi idi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Sonunda komünist Afgan rejimine karşı Müslüman mücahitlerin düzenlediği direnişi bahane eden Kızılordu, 27 Aralık 1979'da Afganistan'ı işgal etti. Bu işgalle birlikte Afgan halkına karşı uygulanan vahşetin de çapı büyümüş oldu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kızılordu, Afganistan'ı 1979 yılında işgal etti ve tam 10 yıl bu ülkede işgalci bir güç olarak kaldı. Mücahit grupların Kızılordu'ya karşı başlattığı haklı direnişi ise, en zalim ve acımasız yöntemlerle bastırmaya çalıştı. Bir Afgan direnişçi, Kızılordu'nun yöntemlerini şöyle anlatıyordu:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="49" name="49" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Sovyetler bir eve saldırdılar mı, o evdeki kadınları öldüresiye döver, onlara tecavüz ederdi</strong>. Ne yazık kî bu barbarlık içgüdüsel olarak değil, programlanmış olarak gerçekleşiyordu; böyle eylemler yaparak toplumumuzun temellerini yıkıyorlar ve bunu çok iyi biliyorlardı.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">49</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kızılordu Afgan Müslümanlara karşı en alçakça yöntemleri kullandı: Afgan çocuklarının oyuncak sanarak ellerine almalarını sağlamak için "oyuncak şekilli mayınlar" yapılıyor, yakalanan mücahitlere korkunç işkenceler yapılıyor, sivil halk tereddütsüz bombalanıyordu. 10 yıl süren Kızılordu işgalinin sonunda, on binlerce ölü, bir o kadar da sakat geride kaldı. Bugün Afganistan, dünyanın en çok takma kol ve bacak imal edilen ülkesi. Çünkü Kızılordu'nun mayınları on binlerce Afgan gencinin kolsuz ve bacaksız kalmasına neden oldu. Sovyetler'in geri çekilmesinden sonra ise, istikrarsızlığa sürüklenen Afganistan, kanlı bir iç savaşa sahne oldu. Kısacası, 1970'lerde Moskova'nın kışkırtmasıyla başlayan vahşet, çeyrek asır boyunca Afganistan'a büyük acı ve zulüm yaşatmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Biraz önce de belirttiğimiz gibi komünist Rusya İslam Dini'nin giderek yayılmasını kendisi için bir tehlike olarak görmüştü. Yaptığı zulüm uygulamaları da İslam'ın yayılışını önlemek amaçlı idi. Bunun için halkın ibadet etmesini yasaklıyor, Kuran'ları yakıyor, imanlı insanları katlediyordu. Ancak burada bu inkarcı sistemin akledemediği önemli bir nokta vardır: Dini inkar edenler Allah'a samimi imanı kavrayamadıkları için, kutsal kitapların ortadan kaldırılması ile inancın da yok olacağını zannederler. Oysa insanın imanı kalbindedir. Ve samimi iman eden insanlar, başlarına gelen her türlü zorluğun Allah'tan bir deneme olduğunu bilir ve her şart altında bunlara sabrederler. Allah bir ayetinde inananlara şöyle bildirmiştir:</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="color: black; font-family: Georgia, serif; font-size: 13.008px; font-style: italic; font-weight: bold; line-height: 22.1136px;">Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." Rablerinden bağışlanma ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır. (Bakara Suresi, 155-157)</span></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px;">Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, iman eden insanlar dünyada çeşitli yollarla denenmekte ve karşılaştıkları her sıkıntıda Allah'a yönelip, O'ndan yardım istemektedirler. İşte bu yüzden müslümanlar için başlarına gelen zorluklar bir sıkıntı ve ümitsizlik konusu değil, aksine Allah'ın Kuran'da bildirdiği ve ahirette daha üstün bir dereceyi kazandırabilecek bir vaat olması dolayısıyla şevk vesilesidir.</span></div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-14688477514672031422015-10-16T05:47:00.001-07:002015-10-16T05:47:28.902-07:00<h2 id="title11" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Komünist Vahşetin Felsefesi: İnsanın Hayvanlaştırılması</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu bölümün başından bu yana incelediğimiz bilgiler göstermektedir ki, Marx ve Engels gibi materyalist ideologların ortaya attığı komünizm yanılgısı, 20. yüzyılı kana boğan bir ölüm makinesi olmuştur. Komünizm, insanlığa korkunç cinayetler, işkenceler, sürgünler, çalışma kampları, kıtlıklar, toplumsal baskılar ve korkulardan başka bir şey getirmemiştir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Ancak aynı vahşetlerin ileride tekrar yaşanmaması için, bu vahşetin gerçek sebebini iyi irdelemek gerekir. Sorun, sadece Lenin veya Stalin gibi diktatörlerin kişisel hırs ve zalimlikleri midir? Yoksa sorun, Darwinizm kaynaklı komünist ideolojinin uygulanması mıdır?</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Konuyu incelediğimizde, ikinci seçeneğin doğru olduğunu görürüz. Vahşet, komünizmin felsefesinin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu olgunun temelinde, insanların bir "havyan türü" olarak görülmesi yer alır. Komünizm, Marx'ın ısrarla belirttiği gibi, Darwin'in evrim teorisine dayanmaktadır ve bu teori insanı "gelişmiş bir hayvan" olarak tarif etmektedir. Dahası, insanlar arasında çatışmanın, baskının, zulmün, güç mücadelesinin doğal ve meşru olduğunu telkin etmektedir. Bu felsefeyi benimseyen bir insanın elinde yeterli güç ve imkan bulunduğunda, her türlü zulüm ve vahşeti işlemesi çok kolaydır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Komünizmin Amacı: İnsanın Hayvanlaştırılması</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/misery03.26.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizm, insanları güdülmesi gereken bir hayvan sürüsü olarak görür. Sürünün güdülmesi için, işkence edilmesi, aç bırakılması, korkutulması gerektiğine inanır. Darwinizm'in bir uygulaması olan bu gaddar ideolojii, Rusya'nın Çarlık dönemindeki bu fakir köylü ve işçilere sadece daha fazla acı ve zulüm getirmiştir.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Nitekim geçmişe baktığımızda, <strong>komünistler tarafından işlenen vahşetlerde, insanların "hayvan türü" olarak görülmesinin büyük rol oynadığı</strong> açıkça görülür. Komünist ideologlar, karşıtlarını birer hayvan olarak tanımlamış, dahası yönettikleri insanları da psikolojik olarak "hayvanlaştırmaya" yönelik bir politika izlemişlerdir. <em>Komünizmin Kara Kitabı</em>'nda, söz konusu politika şöyle açıklanmakta:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="50" name="50" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Adam öldürmek bir eğitim gerektirir</strong>; herkes komşusunu öldürmekte bir kararsızlık yaşar, buna karşı uygulanabilecek <strong>en etkili eğitim,</strong><strong>kurbanının insanlığını yadsımayı, ona geçici olarak "insan değilmiş gibi görmeyi" öğretmektir</strong>. Alain Brossat haklı olarak şöyle yazar: "Barbar temizlik ayini, ölüm makinesinin tam verimle çalışması, işkence söylemleri ve uygulamalarında ötekinin hayvanlaştırılmasından, düşsel ve gerçek düşmanların hayvanlar dünyasına sokulmasından başka bir şey değildir...."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">50</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="51" name="51" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Brossat, bu kızılca kıyametin ve şölenlerin gerçek bir <strong>ötekini hayvanlaştırma geleneği </strong>oluşturduğunu, aynı geleneğin XVIII. yüzyıldan itibaren yapılan siyasî eleştirilerde de görülebileceğini anımsatır. Bu eğretilemeli ayin, özellikle hayvan imgeleri aracılığıyla gizli bunalım ve çatışmaların dışa vurulmasına yol açıyordu. Moskova'da 1930'lu yıllarda bu tür söylemlerin hiçbir eğretilemeli yanı kalmamıştı: "<strong>Hayvanlaştırılmış" düşmana önce bir av hayvanıymış gibi davranılır, sonra da bırakılırdı</strong>; tabiî burada önce ensesine bir kurşun sıkılırdı. Stalin bu yöntemleri sistemleştirip genelleştirdikten sonra Çinli, Kamboçyalı ve öteki takipçileri bundan geniş ölçüde yararlandı. Bununla birlikte yöntemleri ilk bulan Stalin değildir. Lenin'i de bu suçlamaların dışında tutamayız; <strong>iktidarı ele geçirdikten sonra bütün düşmanlarını "zararlı böcek", "bit", "akrep" ya da "vampir" olarak görüyordu</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">51</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İşte komünizmin insanları hayvan olarak gören bu bakış açısının temeli, Darwinizm'dir. Bu, Marx, Engels ve Lenin tarafından defalarca vurgulanmış bir gerçektir. Dolayısıyla, komünist vahşet, Darwinizm'in bir uygulamasından başka bir şey değildir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Siberian-prisoners03.27.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Birer vahşi hayvan muamelesi görerek kafeslere kapatılan Kızılordu tutsakları.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (GÉODE-Paris X) araştırma müdürü ve komünizm tarihi uzmanı Stéphane Courtois, bu konuda şu yorumu yapar:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="52" name="52" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Komünizmde toplumsal-siyasî bir öjenizmin, toplumsal bir Darwinciliğin varlığından söz edilebilir</strong>. Dominique Colas'ın yazdığı gibi, "<strong>Lenin,</strong> <strong>toplumsal türlerin evrimi konusundaki bilgilerin efendisi olarak, tarih mahkum ettiği için yok olması gerekenlere karar verir</strong>. Bilim yoluyla -Marxizm-Leninizm gibi ideolojik ve siyasî tarih- burjuvazinin insanlık evriminde aşılmış bir evreyi temsil ettiğine karar verildikten sonra, bu sınıfın ortadan kaldırılmasına, hatta bu sınıfı oluşturan ya da bu sınıfa şu ya da bu şekilde ait olan bireylerin öldürülmesine haklı gerekçeler bulunabilir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">52</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Courtois, bu yorumunun ardından da şu soruyu sormaktadır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="53" name="53" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Marxizm-Leninizm'in kökleri Marx'tan çok, toplumsal meseleye uygulanan ve ırk meselesiyle yanılgılara düşen sapkın bir Darwinciliğe bağlanamaz mı?<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5788/Bolum-2-Bolsevik-Vahsetin-Tarihi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">53</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Kuşkusuz bağlanabilir. Dahası, komünizmin kökeni zaten mutlak olarak Darwinizm'dir. Hem de bu Darwinizm, "sapkın bir Darwincilik" değil, Darwinizm'in bizzat kendisidir. İnsanların bir hayvan türü olduklarını, aralarında kaçınılmaz ve doğal bir çatışma olduğunu, tarihin bu şekilde işlediğini, insanın yaptıkları nedeniyle kimseye hesap vermeyeceğini ve diyalektik materyalizmin tüm diğer safsatalarını ileri süren ve bunu da "bilimsellik" kisvesi altında yapan kaynak Darwinizm'dir. Darwin bunun teorisini kurmuş, komünistler ise hayata geçirmiştir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
20. yüzyılın kanlı komünizm bilançosu, aslında "uygulamalı Darwinizm"dir.</div>
<div class="ayrac-gri" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/ayrac-gri.png) 50% 50% no-repeat rgb(255, 255, 255); clear: both; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; height: 30px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div id="footnotes" style="margin: 0px; padding: 0px;">
<h4 id="title12" style="background-color: white; border-bottom-color: rgb(102, 102, 102); border-bottom-style: dashed; border-bottom-width: 1px; border-top-color: rgb(102, 102, 102); border-top-style: dashed; border-top-width: 1px; color: #333333; font-family: Georgia, serif; font-size: 1.2em; font-weight: 400; line-height: 1.4em; margin: 70px 0px 1em; padding: 10px 0px;">
DİPNOTLAR</h4>
<br /><b>14. </b>Vladimir I. Lenin, 30 Eylül 1906, Proletari, Nr. 5, erisyay@kurtuluscephesi.com<br /><b>15.</b> N. Werth, "Le Pouvoir soviétique et l'Eglise ortnodoxe de la collectivisation à la Constitution de 1936", Revue d'études comparatives Est-Quest, 1993, no.3-4, s.41-49 (Stéphane Courtois, Nicolas Werth, Jean-Louis Panné, Andrzej Paczkowski, Karel Bartosek, Jean-Louis Margolin, Komünizmin Kara Kitabı, Doğan Kitapçılık A.Ş., s. 22)<br /><b>16. </b>Stéphane Courtois, Nicolas Werth, Jean-Louis Panné, Andrzej Paczkowski, Karel Bartosek, Jean-Louis Margolin, Komünizmin Kara Kitabı, Doğan Kitapçılık A.Ş., s. 84<br /><b>17.</b> RTHİDNİ (Rossiyskiy Tsentr Hraneniya I İzuçeniya Dokumentov Noveyşey İstorii – Rusya Çağdaş Tarih Belgelerinin Korunması ve İncelenmesi Merkezi), 2/1/6/898; Komünizmin Kara Kitabı, s. 98<br /><b>18. </b>Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution, Penguin Books Ltd, 1997, USA, s. 775<br /><b>19.</b> Richard Pipes, The Unknown Lenin: From the Secret Archive, Yale University Press, New Haven, London,s.? <br /><b>20. </b>Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution, s. 733<br /><b>21.</b> Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution, s. 734<br /><b>22.</b> Richard Pipes, The Unknown Lenin: From the Secret Archive, s. 10<br /><b>23.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s.159-160<br /><b>24.</b> Richard Pipes, A Coincise History Of The Russian Revolution, Vintage Books, Newyork, 1995, s. 357<br /><b>25.</b> A.Belyakov, Yunost vozdya (Önderin Gençliği), Moskova, 1960, s.80-82, aktaran M.Heller, "Premier avertissement: un coup de fouet. L'histoire de l'expulsion des personnalites culturelles hors de l'Union sovietique en 1922", Cahiers du monde Russe et Sovietique, cilt XX, no.2, Nisan-Haziran 1979, s.134; Komünizmin Kara Kitabı sf. 165<br /><b>26.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s.165<br /><b>27.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s.167<br /><b>28. </b>Alex de Jonge, Stalin and The Shaping of the Soviet Uninon, William Collins Sons & Limited Co., Glasgow, 1987, s.?<br /><b>29.</b> Alan Bullock, Hitler and Stalin: Parallel Lives, Fontana Press, London, 1993,s. 13<br /><b>30.</b> Orlando Figes, A People's Tragedy, A History Of The Russian Revolution, s. 733<br /><b>31. </b>Orlando Figes, A People's Tragedy, A History of The Russian Revolution, s.?<br /><b>32.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 23<br /><b>33.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 219<br /><b>34.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 196<br /><b>35.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 227<br /><b>36.</b> The Russian Century: A History of the Last Hundred Years(Pimlico - Random House)<br /><b>37.</b> Komünizmin Kara Kitabı.<br /><b>38.</b> Dana Dalrymple, Ukrayna'daki Büyük Kıtlık 1932-33, Soviet Studies, Ocak 1964 <br /><b>39.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 203-204<br /><b>40.</b> The Harvest of Sorrow, s.138 <br /><b>41.</b> Komünizmin Kara Kitabı<br /><b>42.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 505<br /><b>43.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 536<br /><b>44.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 536<br /><b>45.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 859-861 <br /><b>46.</b> Assem Akram, Histoire de la guerre d'Afghanistan, Paris, Balland, "Le Nadir" dizisi, 1996, s.516; Komünizmin Kara Kitabı, s. 931<br /><b>47.</b> Michael Barry, La Resistance Afghane, du Grand Moghol à l'invasion Soviètique, Paris, Flammarion, "Champs" dizisi, 1989, s.314; Komünizmin Kara Kitabı, s.932<br /><b>48.</b> Michael Barry, La Resistance Afghane, du Grand Moghol à l'invasion Soviètique, s.306-307; Komünizmin Kara Kitabı, s. 933<br /><b>49.</b> Komünizmin Kara Kitabı .<br /><b>50.</b> Alain Brossat, Un Communisme Insupportable, Paris, L'Harmattan, 1997, s.265; Komünizmin Kara Kitabı, s.997<br /><b>51.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 996-997<br /><b>52. </b>Komünizmin Kara Kitabı, s. 999<br /><b>53.</b> Komünizmin Kara Kitabı, s. 1000</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-38789984165133941682015-10-16T05:44:00.004-07:002015-10-16T05:44:23.853-07:00<h1 id="title0" style="background-color: white; clear: both; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 30px; letter-spacing: 1px; line-height: 1em; margin: 0px 0px 1em; padding: 15px 0px; text-align: center; text-shadow: black 1px 1px 1px, rgb(92, 84, 72) 2px 2px 4px;">
Komünizmin Donuk Dünyası</h1>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünist ideolojinin önemli bir özelliği de son derece tutucu, donuk, katı ve renksiz bir insan ve toplum modeli oluşturmasıdır. Bunu anlamak için, öncelikle komünizmin insana bakışını hatırlamak gerekir. Komünizmin temeli olan materyalist felsefe, bir önceki bölümde de vurguladığımız gibi, insanı sadece maddeden ibaret bir varlık olarak görmektedir. İnsan ruhunun varlığı reddedilmekte, insan bilincinin sadece "hareket halindeki madde"nin bir ürünü olduğu ileri sürülmektedir. Dolayısıyla, materyalizme göre insan sadece gelişmiş bir makinedir. İnsanın sahip olduğu bütün düşünce ve duygular, bu makinenin içindeki kimyasal reaksiyonların bir sonucu olarak kabul edilmektedir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/poster04.1.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bir başka deyişle, materyalistler, hücrelerin ve hücrelerin organelleri oluşturan şuursuz atomların şuur sahibi olduğunu, düşünme, görme, duyma yeteneğine sahip olduğunu, güzellikler karşısında hayranlık, kötü olaylar karşısında üzüntü duyduğunu iddia etmektedirler. “Düşünce ve duygular hareket halindeki maddenin ürünüdür” demek, tam olarak bu anlama gelmektedir. Bu insanlara, “bir atom düşünebilir mi?” diye sorsanız, elbette size “hayır” derler. Ama atomların biraraya gelip beyni oluşturduklarında, düşünme yeteneği kazandıkların zannetmektedirler. </div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Dahası Marxist ideolojide, insanların sahip oldukları tüm kültür ve bilincin de, maddi etkenlere dayandığı varsayılmaktadır. <strong>Komünizme göre insanın etrafındaki maddi dünyadan ayrı, bağımsız bir bilinci yoktur</strong>. Aksine, insan bilincini tamamen içinde yaşadığı maddi dünya belirler. <strong>Marx, "insanların varlığını belirleyen bilinçleri değil, tersine, bilinçlerini belirleyen sosyal varlıklarıdır" </strong>diye iddia etmiştir.54 Marx'ın fikri öncülerinden Ludwig Feuerbach ise "<strong>insan, ne yiyorsa odur</strong>" diyerek aynı materyalist mantıksızlığı özetlemiştir. Yani bu kişiler, yaratılışı inkar etmek uğruna, hücrelerin, ve hücrelerin organellerini oluşturan şuursuz atomların şuur sahibi olduğunu, düşünme, görme, duyma yeteneğine sahip olduğunu, güzellikler karşısında hayranlık, kötü olaylar karşısında üzüntü duyabildiklerini iddia etmektedirler. "Düşünce ve duygular hareket halindeki maddenin ürünüdür" demek, tam olarak bu anlama gelmektedir. Bu insanlara, "bir hücre düşünebilir mi?" diye sorsanız, elbette size "hayır" derler. Ama "hücreler biraraya gelip beyni oluşturduklarında düşünme yeteneği kazanırlar" gibi anlamsız bir iddiayı öne sürmekten de çekinmezler.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="55" name="55" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Marxistler bu maddeci önyargıları nedeniyle, insan toplumlarını da maddi kıstaslarla değerlendirirler. Maddi bir anlam içeren "sınıf" kavramı üzerinde çok dururlar. Sınıf, bir toplumdaki farklı ekonomik tabakalardır ve Marxistler'e göre tek önemli kıstas budur. Örneğin, Maxizm'e göre, işçiler tek bir sınıfı, yani "proleterya"yı oluşturur. Kapitalistler ise "burjuvazi" sınıfını meydana getirir. Marxist iddiaya göre, her işçi aynı elverişsiz ekonomik şartlarda yaşadığına göre aynı "proleterya bilincini" paylaşmalı, her kapitalist aynı zenginlik içinde yaşadığı için aynı "burjuva" bilincine sahip olmalıdır. Bir işçinin veya bir fabrika sahibinin, kendi bağımsız karakteri veya dünya görüşü nedeniyle diğerlerinden bambaşka bir bilince sahip olabileceği kabul edilmez.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5790/Bolum-3-Komunizmin-Donuk-Dunyasi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">55</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu bakış açısının doğal bir sonucu, insanların belirli maddi kategorilere ayrılması ve bu maddi kategoriler içinde değerlendirilmesidir. Bir Marxist için sadece "burjuvazi", "küçük burjuvazi", "proleterya", "emperyalist", "komprador" gibi kategoriler vardır. Ve en önemlisi, bu kategoriler tamamen maddi faktörlere dayanmaktadır. Bir insan işçiyse, bir fabrikada kol gücüyle çalışıyorsa, o insanın varlığının tek belirleyicisi yaptığı bu iştir. Eğer bir tarlada çalışan köylü ise, bu kez de sahip olduğu tek bilinç, "köylü bilinci"dir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Marx_Lenin_Engels04.2.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Her komünist rejimde başköşeleri süsleyen soğuk yüzler: Lenin, Engels, Marx.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu bakış açısı nedeniyle Marxistler, tarihin akışını belirleyen tek etkenin "üretim biçimleri" olduğunu iddia ederler. Karl Marx'ın ünlü eseri <em>Das Kapital</em>, tüm tarihi, üretim biçimlerine göre yorumlayan bir çalışmadır. Marx'a göre ilk başta avcılık ve toplayıcılıkla yaşayan "ilkel komünal toplum" varken, tarıma geçilmesiyle birlikte "köleci toplum" doğmuş, ardından üretim biçimindeki yeni değişikliklerle birlikte "feodal toplum" gelişmiş, makinelerin icat edilmesiyle birlikte yeni bir üretim biçimi olan sanayi doğunca da, "kapitalist toplum" ortaya çıkmıştır. Marx'ın iddiasına göre, din, devlet, hukuk, aile, ahlak gibi kavramların hepsi, üretim biçimindeki farklılıklarla doğmuş ve değişiklik yaşamıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marxizm'in bu dar görüşlü tarih teorisinin yanlışlığı, şimdiye kadar pek çok düşünür tarafından detaylı şekilde izah edilmiş ve nitekim yaşanan somut örneklerle de ispatlanmıştır. Bu nedenle burada Marxist tarih görüşünün geçersizliğini izah etmeye gerek görmüyoruz. Ancak üzerinde durmak istediğimiz önemli bir nokta, söz konusu maddeci yaklaşımın ortaya çıkardığı tutucu, donuk, katı ve renksiz insan modelidir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Gerçekte insan ruhu, Marxistler'in sandığı gibi, maddenin bir ürünü değildir. Aksine, madde dediğimiz varlıklar ruh tarafından görülür, duyulur ve hissedilir. Dolayısıyla insan ruhunun içinde bulunduğu durumun maddi şartlar tarafından belirlenmesi mümkün değildir. İnsanın ruhu, onu yaratmış olan Allah tarafından verilmiş çeşitli özelliklere (akla, kavrama yeteneğine, duygulara, isteklere, eğilimlere) sahiptir. Bu özellikler, insanın içinde bulunduğu şartlar her ne olursa olsun değişmez, sadece farklı şekillerde ifade edilir. Tarihteki ilk insanın istek, duygu, düşünce ve mantığı nasılsa, günümüz insanınınki de öyledir. Tek değişen, kullanılan araçlardır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İlk insanı yaratan Allah, ona da günümüzdeki insanlarla aynı özellikleri ve yetenekleri vermiştir. Bu yüzden insanlar bulundukları döneme, yüzyıla, mekana göre farklı bilinç seviyelerine sahip olmazlar. İnsanların bilinç seviyesi, kendilerine verilen düşünme yeteneğini kullanmalarına, vicdanlarını harekete geçirmelerine göre değişir. Bu gerçeğin bilincinde olan müslümanlar, kendilerini zamanla, mekanla, ortamla veya belirli ideolojik fikirlerle sınırlandırmazlar. Allah'ın Kuran'da emrettiği gibi karşılaştıkları herşey üzerinde düşünür, incelikleri kavramaya, güzellikleri görmeye çalışırlar. Allah iman eden insanların bu bilincini Kuran'da şöyle tarif etmiştir:</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong style="color: black; font-family: Georgia, serif; font-size: 13.008px; font-style: italic; line-height: 22.1136px;">Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. </strong><span class="ayetno" style="color: black; font-family: Georgia, serif; font-size: 11px; line-height: 22.1136px; margin: 0px; padding-left: 5px; text-shadow: none; white-space: nowrap;">(Bakara Suresi, 164)</span></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<span style="font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px;">İşte bu sebeple Allah'a iman eden insanların ufku çok geniş olur. Daima özgür düşünürler. Bu sebeple sanatta ve estetikte uçsuz bucaksız bir çeşitlilik oluşturabilirler.</span></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marx ve onu izleyenler ise, bu gerçekleri kavrayamadıkları için, insan bilincini "sınıf bilinci" gibi son derece dar ve hayali bir kalıba sokmaya çalışmışlardır. Ulaşabildikleri herkesi bu hayali kalıplara göre düşünmeye ve yaşamaya zorlamışlardır. Bu nedenle de Marxizm, her yerleştiği ülkede insan ruhunun ifade biçimi olan sanat ve estetik kavramlarını dondurmuştur. Komünistler, on milyonlarca insanı acımasızca katlettikleri gibi, insanlığın sanat, estetik, bilim, düşünce gibi vasıflarını da bir anlamda öldürmüşlerdir.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-62674134403317899792015-10-16T05:43:00.006-07:002015-10-16T05:43:54.394-07:00<h2 id="title1" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
"Komünist Sanat"ın Donukluğu</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 300px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Alexander-Rodchenko04.3.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
"Sosyalist realizm"in öncülerinden Alexander Rodchenko.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Dünya üzerindeki ilk Marxist rejim, Ekim 1917'de gerçekleşen Bolşevik Devrimi ile Rusya'da kuruldu. Önce Lenin'in ardından da Stalin'in demir yumruğu ile yönetilen ülkede, bütün toplum komünist ideolojiye göre yeniden şekillendirilmeye başlandı. Komünistlerin el attığı alanların biri, kültürün en önemli unsurları arasında yer alan sanat, estetik ve mimariydi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Devrimin hemen ardından, "<strong>proleterya sanatı</strong>" kavramı ortaya atıldı. Komünizmi benimseyen sanatçılar <em>Iskusstvo Kommuny</em> (Komün Sanatı) adlı bir dergi etrafında toplandılar ve "proleterya kültürüne hizmet edecek sanat eserleri üreteceklerini" ilan ettiler. Benzer bir düşünce, <em>Proletkult</em> (Proleter Kültürü) adlı dernekte de sergileniyordu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
"Proleterya sanatı"nın ne anlama geldiği, çeşitli tartışmalarla şekillenmeye başladı. 1920'lerin başından itibaren, Tatlin ve Rodchenko gibi önde gelen Rus sanatçıları, "<strong>sanatçı, proleteryanın sorunlarına pratik çözümler üreten bir teknisyen olmalıdır</strong>" tezini savunmaya başladılar. Lenin'in de onayını gören bu tez, sanatın bilinen pek çok dalını "proleterya açısından yararsız" görüyor ve dışlıyordu. Örneğin Tatlin ve Rodchenko, çizilen sanatsal bir resmin bir işçinin günlük yaşamına hiçbir şekilde katkı sağlayamayacağını belirtmiş ve buna dayanarak da resmin geçersiz bir sanat türü olduğuna karar vermişlerdi!</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
1921 yılında bu yeni sanat anlayışı "constructivism" (inşaacılık) olarak tanımlandı ve Sovyetler Birliği'nin resmi sanat politikası gibi görülmeye başlandı. Bu anlayışın öncüsü Tatlin, resim gibi "yararsız" sanatlar yerine, ev ve mobilya tasarımı gibi "yararlı" çalışmaların gerektiğini savunuyordu. Proleterlerin, yani Rus işçilerinin çalışma saatleri sırasında "en az ağırlık ve hammadde ile, en çok ısınma ve hareket yeteneği" sağlayan kıyafetler giyebilmeleri için tasarımlar yapmıştı. Yine aynı anlayışla, "en az yakıtla en çok ısı verecek fırın tipi" tasarımı yapmıştı. Böylelikle "proleterya"nın yaşamına yeni katkılar sağlayacaktı.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Sanatçıların hepsi Tatlin gibi "mühendisleşmiş" değillerdi. Ancak onlar da "proleterya sanatı"nı benimsediler ve komünist ideolojiye hizmet edecek işlere el attılar. Dönemin Sovyet sanatçılarının hemen hepsi, işçi kulüplerinde ve "sovyet" adı verilen küçük meclislerde kullanılması için işçi posterleri, afişler ve sloganlar üretme yarışına girdiler. Tüm bu tasarımlarda ortak temalara yer veriliyordu: Kaslı kollarıyla ellerinde orak veya çekiç tutan gürbüz Sovyet köylü ve işçileri, kendilerini saran zincirleri parçalayarak ayağa kalkan öfkeli proleterya figürleri, kızıl bayrakların gölgesinde ve Lenin'in önderliğinde koşturan silahlı askerler...</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Deyneka-picture04.4.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Rus sanatçı Alexandr Deyneka tarafından yapılan "Petrograd savunması" tablosu, 1927.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu yeni sanat anlayışının özelliği, <strong>"estetik" kavramının tamamen gündemden çıkarılması, hatta zararlı bir "burjuva" alışkanlığı olarak görülmesiydi</strong>. Yapılan tüm resimler, heykeller, posterler, dekor ve mimari tasarımlar, özellikle estetikten uzak, soğuk, donuk ve kaba hatlarla doluydu. <em>Encyclopædia Britannica</em>'daki tanımla, komünist sanata tam bir "<strong>anti-estetizm</strong>" hakimdi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin döneminde bu sanat anlayışı daha da tutucu bir hale geldi. Stalin rejimi "<strong>Sosyalist Realizm</strong>" adını verdiği bu donuk sanat anlayışını resmi bir politika haline getirdi. Sosyalist realizm, "Soyvet devriminin prensiplerini (yani komünist ideolojiyi) proleteryanın günlük yaşamı içinde gerçekçi olarak yansıtan" bir sanat anlayışı olarak tarif ediliyordu. Sosyalist realizme göre yazılan romanlarda komünist militanlar, kararlı, cesur, fedakar olarak gösteriliyor ve bu militanların sözde örnek mücadelesi anlatılıyor, Sovyet işçi ve köylülerinin devrim sayesinde sözde ne kadar "mutlu" oldukları tarif ediliyordu. Gerçekte devrim halka mutluluk değil açlık, baskı ve ölüm getirmişti, ama "Sosyalist Realizm" sanatçıları, bunun tam aksini tasvir etmekte hiçbir sakınca görmüyorlardı. Sosyalist Realizm, aslında realizmin (gerçekçiliğin) değil, hayalciliğin ve romantizmin ifadesiydi.<em>Encyclopædia Britannica</em>'daki tanımla, "<strong>Sosyalist Realizm, kitlelerin bilincini etkilemek için kişileri ve olayları idealize etmek ve onlara belirli bir kutsallık kazandırmakla, romantizme dayanıyordu</strong>."</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/komunism04.5.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizmle birlikte, sanat bütün estetik anlamını yitirdi ve soğuk bir propaganda yöntemine dönüştü. Çizilen resimlerde, hedeflenen insan modeli de tasvir ediliyordu: Kaba, güçlü, donuk, sisteme itaat eden ve başka bir şey düşünmeyen işçi veya köylüler.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Sosyalist Realizm 1932 yılında, Stalin rejiminin kanlı günlerinde tanımlandı ve 1980'li yıllara kadar da Sovyetler Birliği'nin resmi sanat politikası olarak kaldı. Tüm bu dönem boyunca, Sovyet sanatına komünizmin donuk, soğuk ve durağan atmosferi hakim oldu. Sovyet rejimi, uluslararası alanda itibar kazanmak için sanatçılarını teşvik ediyor, yeni sanat eserleri oluşturulmasına büyük önem veriyordu, ama oluşturulan tüm bu eserler, "Sosyalist Realizm" denen dogmatik yaklaşım nedeniyle hep son derece dar, zevksiz ve çirkin kalıplar içinde kalıyordu. Sosyalist Realizm, Sovyetler Birliği'nin yanında, 1949'dan itibaren komünist bir rejime geçen Çin'de de uygulandı ve aynı donuk ve kaba sanat anlayışını meydana getirdi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Oysa gerçekte Rus toplumu, çok büyük sanatçılar yetiştirmiş, muhteşem sanat eserlerine, mimari harikalara imza atmış bir toplumdu. Devrim öncesi dönemde St. Petersburg kentinde kurulan dünyaca ünlü Hermitage Müzesi, muhteşem bir sanat kolleksiyonu içeriyordu. Ama komünizm Rus sanatını 1917'de dondurdu, hatta çok daha gerilere götürdü.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünist sanatın söz konusu donukluğu, başta da belirttiğimiz gibi komünistlerin dünya görüşünü oluşturan <strong>materyalist felsefenin</strong> bir sonucudur. Materyalist felsefe, daha önce de izah ettiğimiz gibi, insanı sadece bir madde yığını olarak gören ve herşeyi de maddeye indirgemeye çalışan yüzeysel bir düşüncedir. Materyalist felsefenin sanata uygulanması ise, diğer her alanda olduğu gibi, bu alanda da tam bir fiyaskoya neden olmuştur.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/posters-komunism04.6.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1920'li yıllara ait Sovyet Propaganda posterleri: "Proleteryanın 10 Emri" ve "Uluslararası emperyalizm yılanı".</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Çünkü gerçekte sanat, Allah'ın insanoğluna verdiği estetik zevki, güzelliğe olan hayranlık gibi duyguların ifade biçimidir. Güzel sanat eserlerinin ortaya çıkması için, insanların ruhundaki bu fıtri (yaratılıştan gelen) eğilimlerin alabildiğince özgür ve rahat bir ortamda ifade edilmesi gerekir. Sovyetler Birliği'nde oluşturulan ve ardından Çin'de, Doğu Bloku Ülkelerinde, Hindiçini'ndeki veya Küba'daki komünist rejimlerde taklit edilen komünist diktatörlükler, bu özgür ve rahat ortamı tamamen ortadan kaldırmış, insanları daimi bir baskı altına alarak sanatı da öldürmüştür.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Ayrıca, komünizm insanları dinden uzaklaştırarak, sanata bir başka darbe daha vurmuştur. Çünkü sanata ilham veren duyguların başında insanların dinden aldıkları manevi şevk ve heyecan gelir. Tarihteki en büyük ressamlar, heykeltıraşlar, mimarlar, hep dini konularda eserler vermişler, dini inançlarından güç ve ilham almışlardır. İnsanları, ölümle birlikte yok olacak birer madde veya bir hayvan türü olarak değil, Allah'ın ruh verdiği varlıklar olarak gördükleri için, onlara güzellik sunma, Allah'ın sanatının tecellilerini gösterme aşkı içinde olmuşlardır. Dinin ortadan kaldırıldığı bir toplumda insanların bu şevki ve heyecanı yitirmeleri, manevi buhranlara kapılarak amaçsızlaşmaları kaçınılmazdır. Komünist rejimlerin hepsinde bu olgu yaşanmış ve <strong>dinsizliğin bir sonucu olarak, insanı bir tür hayvan olarak görüp değer vermeme, ölümle birlikte yok olacağını zannetmenin getirdiği karamsarlık, kasvet, donukluk ve amaçsızlık</strong> toplumlara hakim olmuştur. Mao'nun Kızıl Çin'inde tüm topluma tek tip elbise giydirilmesi, Kültür Devrimi sırasında evcil havyan beslemenin bile yasaklanması, komünist tutuculuğun ve dar kafalılığın diğer bazı çarpıcı örnekleridir. (Maoizm'i ve Kültür Devrimi'ni bir sonraki bölümde inceleyeceğiz.)</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-72431374447018781432015-10-16T05:43:00.004-07:002015-10-16T05:43:37.593-07:00<h2 id="title2" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
"Komünist Bilim"in Safsataları</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/posters-komunism04.7.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizmde, insanların soğuk, katı, acımasız gözükmesi makbuldur. Liderler zaten bu karakterdedir ve tasvirleri de böyle yapılır. Sovyet sanatçılarının çizdiği bu farklı Lenin portreleri, komünizmin karanlık ruh halinin de bir ifadesidir.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünist rejimlerin darbe vurdukları bir diğer önemli alan ise bilim olmuştur.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Stalin rejimi, "proleterya sanatı" diye bir kavram uydururken, bir yandan da bilime el atmış ve "<strong>proleterya bilimi</strong>" diye bir kavram ileri sürmüştür. Bu komünist teoriye göre, bir "burjuva bilimi" bir de "proleterya bilimi" vardır ve bu ikisi birbirinden farklı sonuçlar verecektir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Proleterya bilimi, aslında bilimi materyalist felsefenin gereklerine göre tahrif etmekten başka bir şey değildir</strong>. Bunun en açık göstergesi ise, Stalin dönemi Sovyet bilimine damgasını vuran '<strong>Lysenko olayı'</strong>dır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Trofim Denisovich Lysenko, Sovyetler Birliği'ndeki çeşitli tarım okullarında eğitim görmüş ve 1940'lı yıllarda Stalin'in gözüne girerek Sovyet tarım ve biyoloji politikalarına tam bir hakimiyet sağlamıştır. Lysenko'nun en önemli yönü ise, 19. yüzyılın sonlarında Avusturyalı botanikçi rahip Gregor Mendel tarafından deneylerle keşfedilen ve 20. yüzyıldaki ileri çalışmalarla desteklenen kalıtım yasalarını reddetmesidir. Lysenko, Mendel'in yasalarının "burjuva bilimi" olduğunu ileri sürmüş, buna karşılık 18. yüzyılda Fransız evrimci biyolog Lamarck'ın ortaya attığı "kazanılmış özelliklerin sonraki nesillere aktarılması" tezini savunmuştur.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lysenko'nun hiçbir bilimsel kanıta dayanmayan bu düşüncesi, 1930'lu yıllarda büyük bir tarımsal kriz yaşayan Sovyetler Birliği'nde ilgi çekmeye başlamıştır. Lysenko, ortaya attığı tezleri uygulayarak diğer biyologların düşündüklerinden çok daha büyük, güçlü ve verimli bir tahıl üretimi sağlayacağını vaat etmiştir. Örneğin, uygun çevre koşullarında yetiştirilen buğday bitkilerinin çavdar tohumları vermeye başlayacağını öne sürmüş ve buna dayalı tarımsal girişimler yapılmıştır. (Bu iddia, vahşi doğada yaşayan köpeklerin bir zaman sonra tilki haline geleceklerini iddia etmeye benzer ve gerçekte bilime tamamen aykırı ve bugüne kadar hiçbir örneği gözlemlenmemiş olan batıl bir inançtır.) Stalin 1940 yılında Lysenko'yu Sovyet Bilimler Akademisi Genetik Enstitüsü'nün başına getirmiş ve Lysenko bu koltuğu tam 25 yıl korumuştur. Lysenko aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin güçlü kurumlarından biri olan Vladimir I. Lenin Tarım Bilimi Akademisi'nin başkanı olmuştur.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/komunist_guinnessencyc04.8.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Sovyetler Birliği'nin öncülüğünde düzenlenen Üçüncü Komünist Enternasyonal'in propaganda posteri. Bayrağı taşıyan militanın yüzünde komünizmin soğuk dünyasının tam bir tasviri yer alıyor.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
1948 yılında klasik genetik alanında eğitim ve araştırma yapmak yasaklanmış, Lysenko'nun evrimci tezini kabul etmeyerek <strong>Mendel genetiğini savunmayı sürdüren bazı genetikçiler gizlice tutuklanarak idam edilmiştir</strong>.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lysenko'nun tarım politikası büyük verimsizliklere yol açmıştır. Örneğin Lysenko, ekilecek tohumların eğer uzun süre soğuk suda bekletilirlerse soğuk hava şartlarına uygun bir yapı kazanacaklarını ileri sürmüş ve bunu denemek için tonlarca tohum soğuk suda bekletildikten sonra Sibirya steplerine ekilmiştir. Elbette tohumların hepsi zayi olmuştur. Benzeri denemelerin hepsi fiyakso ile sonuçlanmıştır. Fakat bu gerçek ancak 1960'lı yıllarda açık dille ifade edilebilmeye başlanmıştır. Sonuçta, 1964 yılında, Lysenko'nun tezinin bilimsel olarak yanlış olduğu resmen kabul edilmiş ve bunun ardından Mendel genetiğinin Rusya'da yeniden öğretilmesi ve uygulanabilmesi için büyük çaba harcanmış, tarım ürünlerinde Amerikan tipi melezleme ve gübreleme yöntemlerine geçilmiştir. İleri sürdüğü tezin bir safsata olduğunun ve bu yolla Sovyet bilimine ve tarımına büyük darbe vurduğunun anlaşılmasına rağmen, Lysenko ve taraftarları fikirlerinden vazgeçmemişler ve dahası Sovyet bilim kurumlarındaki ünvan ve pozisyonlarını da büyük ölçüde korumuşlardır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 200px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Lysenko04.9.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lysenko evrim teorisi uğruna genetik kanunlarını reddederek Sovyet tarımını onlarca yıl geriye götürdü.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Lysenko olayı, materyalizme ve evrim teorisine olan körü körüne bağlılığın bilime ve topluma ne kadar büyük bir zarar verdiğini gösteren tarihsel bir belgedir</strong>. Günümüz evrimcileri Lysenko olayını genellikle konu edinmezler, edindiklerinde ise bunun sadece Lamarckizm'le ilgili bir dogmatik hareket gibi gösterirler. Oysa Lysenko ve onu izleyenler yalnızca Lamarckist değil, aynı zamanda Darwinist'tir. Lamarck'la Darwin'i birbirini tamamlayan iki önemli evrimci teorisyen olarak görmüşler, Lamarck'ın "kazanılmış özelliklerin sonraki nesle aktarılması" tezi reddedildiği takdirde Darwin'in teorisinin de havada kaldığını fark etmişler, bu nedenle körü körüne Lamarck'ı savunma yoluna gitmişlerdir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Marxist ve Darwinist düşünür Robert M. Young, "Darwinian Evolution And Human History" (Darwinistik Evrim ve İnsanlık Tarihi) adlı makalesinde bu konuda şu yorumu yapar:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="56" name="56" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Yakın bir zaman önce, toplumun ve doğanın aynı evrimsel ve komünist yasaları izlediği düşüncesi, 1930'lu ve 40'lı yıllardaki Stalin rejiminin en vahim olaylarından biri olan Lysenkoizm'e yol açmıştır. Doğanın yasalarının diyalektik işlediği kabul edilmiş, ve bu kabul edilmiş görüşü benimsemeyen aykırı biyologlar mesleklerinden olmuşlar, çoğu zaman özgürlüklerini ve hatta bazen hayatlarını dahi kaybetmişlerdir.<strong>Lysenkoizm dünyanın kalan kısmındaki önemli genetik gelişmeleri yadsıyan ve onlara karşı çıkan bir evrimciliktir. Ama bu</strong> <strong>Darwinizm adına yapılmıştır...</strong><a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5790/Bolum-3-Komunizmin-Donuk-Dunyasi#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">56</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Lysenko dönemindeki Sovyet yöneticilerinin genetik kanunlarına gösterdikleri direniş, materyalist fanatizmin örneklerinden sadece birisidir. Bugün de hala pek çok materyalist, aynı genetik kanunlarını kabullenmemek için direnen Lysenko ve yandaşları gibi, bilimin canlılarda ortaya çıkardığı "tasarım" gerçeğine, yani yaratılış delillerine karşı gözü kapalı bir direniş içindedir. Ve bu nedenle aksi yönde bir kanıt elde etmek için, yıllardır milyarlarca dolar harcamakta ve insanlık adına büyük bir kayba sebep olmaktadırlar. Yalnızca kendi ideolojik önyargıları nedeniyle, tüm dünyada hiçbir sonuç getirmeyecek araştırmalar yaptırmakta, emek ve para israfına neden olmaktadırlar. (Detaylı bilgi için bkz. <em>Kuran Bilime Yol Gösterir</em>, Harun Yahya)</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-11542383648946134172015-10-16T05:43:00.002-07:002015-10-16T05:43:12.870-07:00<h2 id="title3" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Komünist İdeolojinin Toplumsal Yaşama Etkileri</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünist ideolojinin bu bölümün başından bu yana belirttiğimiz bağnaz yapısı, 20. yüzyıldaki komünist rejimlerin toplumsal yaşamında son derece olumsuz etkiler meydana getirmiştir. Allah'ın varlığını inkar eden, Allah'ın dininden uzaklaşarak her türlü manevi ve ahlaki değeri hiçe sayan acımasız, adeta cehennem gibi bir yaşam sunmuştur. Allah korkusu olmayan, insanları öldükten sonra yok olacak maddeler olarak algılayan bir anlayış toplumlara telkin edilmiş ve bunun sonucunda da tarihin en insanlık dışı yapılarından biri meydana getirilmek istenmiştir. Sovyetler Birliği'nde, Doğu Bloku ülkelerinde ve Kızıl Çin'de gözlemlenen bu etkiler, komünist sistemin oluşturmak istediği toplum modelinin, aynen materyalist-Darwinist teoride öngörüldüğü gibi, bir "hayvan sürüsü" olduğunu ortaya koymaktadır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/komunizm04.10.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Komünizm, bir korku rejimidir. Halk, soğuk görünümlü, yüksekten bakan üniformalı yöneticiler tarafından sürekli korkutulur ve sistem bu korkuyla ayakta durur.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünist toplumların bazı temel özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Komünist toplumlarda insanlar, Darwin'in evrim teorisi ve Engels'in "doğanın diyalektiği" masalı uyarınca, gelişmiş bir havyan türü olarak kabul edilir. Dolayısıyla toplum da bir "havyan sürüsü" sayılır. Toplumu hayvan sürüsü sayan bu anlayış, komünist rejimlerin her aşamasında ortaya çıkar. Sistemin geliştirdiği insan, "insan–hayvan-makine" arasında kalan cansız, ruhsuz, donuk bir varlıktır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Komünist sistemde, insana değer verilmez. "Zaten sürüde çok var, bir tane kaybolsa bir şey olmaz" mantığı geçerlidir. Çalışamayan ya da sakat olanlar sürüden atılır, ölüme terk edilir. Hastalıklı ve zararlı olarak kabul edilir. Af, merhamet, vefa duygusu yoktur. Bu nedenle herkes yaşlılıktan ve yok edilmekten korkar. Yaşlılara özen ve saygı gösterilmez, aksine "fillerin ölmeden önce mezarlığa gitmesi gerektiği" gibi acımasız bir düşünce aşılanır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Toplum tıpkı sürüdeki hayvanlar gibi, tek tip insanlardan oluşur. Aynı kıyafetler, aynı tipte arabalar, aynı tipte evler vardır. Tüm topluma büyük bir monotonluk hakimdir. Sporcu, sanatçı, akademisyen, işçi hep birbirinin aynı, tek tip bir yaşam modeline sahiptirler. Evler hayvansal birer barınak, kıyafetler ise "soğuktan koruyacak post" mantığıyla yapılır. Estetik tamamen terk edilmiştir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• İnsanların bireysel özellikleri değil, topluluğa verdikleri güç ve katkıları ön plana çıkar. İyi çalışan işçi, iyi çalışan köylü ideal insandır. Sistem sadece maddi bir kavram olan "çalışma ve üretme" kavramları üzerine kuruludur. "Üretmek sürüyü güçlendirmektir" mantığı geçerlidir. İnsanların ahlakı, niyeti, ruh hali hiçbir zaman dikkate alınmaz.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Hayatı yaşam mücadelesi olarak gören bu zihniyette, zayıfların yok olmasında bir sakınca yoktur, bilakis bu gereklidir. Hayvanlarda bile var olan fedakarlık olmadığı için, herkes önce kendini düşünür, bu nedenle toplum ilerlemez. İnsanlar merhametten uzak olduğu için toplumun huzur ve barış içinde olması mümkün değildir. Şefkat yoksunluğu ve merhametsizlik, gelecek korkusuyla birleşince toplumda umutsuzluk ve karamsarlık hakim olur.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• İnsanlar, sürü psikolojisi içinde daimi bir korku yaşarlar. Çok çabuk her olaydan korkarlar. Kapı önündeki pardesülü adamdan korkarlar, müdürün karşısına çağrılmaktan korkarlar. Korkunun kaynağı belirsizdir, kimse onu tanımlayamaz, ama en alttan en üste kadar herkes korkuyu yaşar.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Dahası toplumda Allah korkusunun yerine konmuş çeşitli "korku merkezleri" vardır. Örneğin Sovyetler Birliği'nde kurulan KGB (ve onun öncüsü olan Cheka, NKVD gibi gizli servisler), tüm topluma ölümcül bir korku salan kurumlar olarak çalışmıştır. Bu kurumların "herşeyi gördüğü ve bildiği" düşüncesi topluma hakim olur. Bu kurumlar tamamen "orman kanunları"na dayalı bir ayıklama sistemi geliştirir, hiçbir yargılama ve savunma hakkı tanımadan milyonlarca kişiyi ölüme gönderebilir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Allah korkusu sistemli olarak yok edildiği için, insanlar ancak sistemden korktukları kadar tutkularını engellerler. Sistem görmeyecekse ya da cezalandırmayacaksa her türlü gayrı meşru işi yaparlar. Hırsızlık, yolsuzluk, zimmete geçirme had safhadadır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Yaşadıkları ortamdan kaynaklanan kaygı, korku ve panik, halkı stres içine sokar. Geceleri uyuyamazlar, gündüzleri herşeyden tedirgin olurlar. Bedenler hemen çöker. Yoğun baskı ve ağır yaşam şartları kadın ve erkeği genç yaşta çökertir ve kimi zaman da erken yaşta ölümlere sebep olur. Umutsuzluktan dolayı, sahip oldukları nimetlerden bile zevk alamazlar. Ancak içkiyle kafalarını uyuşturur ve yarı sarhoş bir halde cehennem benzeri bir yaşam sürerler.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• İnsanlar öldükten sonra yok olacaklarına inandıkları için, yaşama dört elle vahşice sarılırlar. Herkesi düşman ve kendi yaşam mücadelesinde rakip gördükleri için, her hareketi kendi aleyhlerinde yorumlar ve kin tutarlar. Toplu olarak ilerleme kavramı olmadığı için, birbirlerinin üstüne basarak yükselmeye çalışırlar. Herkes birbirine ihanet ettiği için aralarında dostluk kuramazlar ve herkes tek başına bir yaşama mahkum olur.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Allah inancı olmadığı için bireyin kendisine manen bağlanıp güvenebileceği kimse yoktur. Darwinist-komünist devlet bireyi sürekli ezer. Toplumun diğer bireyleri ise sahip olduklarını her an ellerinden alabilecek potansiyel düşmandır. Dolayısıyla komünist toplumda bireyin güvenebileceği tek kişi kendisidir, ama kendisinin de zayıf olduğunu bildiği için kendisine de güvenemez, böylece yoğun bir ümitsizlik hakim olur. Bu yüzden komünist toplumların bireylerinin bıkkın ve sürekli hayatlarından şikayet eden bir yapıları vardır, ama hiçbir şeyi değiştirmek için uğraşmazlar.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Komünist toplumda insanların aklı kapalı olduğu için yaşamın her yerinde işte, okulda, evde, eğlencede aksaklıklar vardır. Sadece kendilerine öğretildiği kadar hareket edebilirler (hayvanlar gibi) ve bu nedenle hiçbir olay ve sorun karşısında orijinal ve yeni bir çözüm getiremezler. Zaten aksi takdirde de çok şiddetli karşılık görürler.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/uprising04.11.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Sovyetler Birliği'nde halk gösterilerini durdurmak için kullanılan özel Djzhernsky birliği.</div>
</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Düşünmeyen insanlar yüzünden organizasyon yoktur, kaynaklar verimli kullanılmaz. Kaynaklar, -Lysenko örneğinde çok çarpıcı olarak görüldüğü gibi- ütopik hayaller ve hedefler uğruna israf edilir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Komünist toplumda, toplumun en temel birimi olan aile de tahrip edilmiş durumdadır. Gerçek anlamda evlilik yoktur. Sadece çiftleşme ve neslin devamı vardır. Evlilik, güzel ahlakın yaşanması değil, neslin devamıdır. Çocuğa ailesi değil, devlet ya da kendi nitelendirmeleriyle "sürü" bakar. Çocuk; savaşacak, sürüyü koruyacak yeni kuvvet olarak görüldüğü için, bu şekilde eğitilir. Anne yaşadığı ortamdan, evinden nefret ettiği için vahşileşir, bu da çocuğa yansır. Çocuklar aile sevgisinden mahrum büyüdüğü için saldırgan ve karamsardır. Evde de sevgi saygı yerine, kavga hakimdir. Çocuğun güveneceği kimse yoktur.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Nikah, sadakat, iffet gibi kavramların olmadığı, sadece çiftleşme mantığının hüküm sürdüğü toplumda fahişelik çok yaygındır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Komünist toplumu yöneten polis devletinin baskısı, vicdanın ve Allah korkusunun yerini tutamaz. Bu yüzden suç oranları yüksektir, toplumda hırsızlık vakaları yaygındır. Fabrikalar, tarlalar, kooperatifler topluca yağma edilir. Böylece suç ortaklığı oluşacağı için kimse kimseyi şikayet edemez.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Her ne kadar komünist ideolojinin ırkçılıktan uzak olduğu iddia edilse de, komünist rejimlerde ırkçılık yaygındır. Örneğin Sovyetler Birliği'nde Rus olmayan halklara, özellikle Müslümanlara ve Türkler'e karşı ırkçı bir antipati gelişmiştir. Darwinist ırkçı teori gizliden gizliye benimsenmiş, Türkler ve diğer Müslüman halklar "evrimini tamamlayamamış etnik gruplar" olarak görülmüş ve sürgün adı altında kitle katliamlarına tabi tutulmuştur. Katliam, komünist ideolojiye göre "doğanın diyalektiğinin", yani evrimin doğal bir parçasıdır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
• Komünist düzende insanlar sadece ürün veren hayvanlar olarak kabul edilir. Özellikle köylülere karşı nefret ve küçümseme hakimdir. Marx, köylüleri "patates çuvalları" olarak tanımlamış, Lenin ve Stalin de –önceki bölümde detaylı olarak incelediğimiz gibi- milyonlarcasını kasten açlığa mahkum ederek öldürmüştür. Onlara göre köylüler sadece tahıl, pamuk vs. üreten hayvan sürüleridir. Ürettiklerinin ellerinden alınması (kollektivizasyon) ise, balarılarının ürettiği balın toplanması kadar meşru ve makul görülür.</div>
</blockquote>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/komunizm04.12.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Yıkılmadan önce Berlin Duvarı'nın doğu tarafı: Dikenli tellerle, mayınlarla ve tank engelleriyle korunan duvar, komünist despotizmin sembolü olmuştur.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Yukarıda anlatılanlar aslında dinsiz toplumların bir özetidir. Allah inancı olmayan toplumlarda, -hangi isim altında olursa olsun- yukarıdakine benzer bir yaşam kaçınılmazdır. Çünkü bu tür toplumlarda insana Allah'ın yarattığı, ruh sahibi bir varlık olarak değer verilmez. İnsanlar birbirlerini -baştan beri belirttiğimiz gibi- ölümle birlikte yok olacak maddeler, biraz gelişmiş hayvanlar gözüyle değerlendirirler. Bu yüzden de toplumda huzur, barış, güvenlik, dayanışma, kardeşlik yaşanmaz. Herkes mümkün olduğunca kendi çıkarını korumaya, kendi yaşamı için kazanç sağlamaya çalışır. Kimse kimsenin sağlığını, huzurunu, rahatını düşünmez. İnsanlara bir zarar dokunmasından endişelenmez, buna engel olmaya çalışmaz. Aynı şekilde dinsiz toplumlarda adil yöneticiler, toplumun faydası için çalışan insanlar bulmak da mümkün değildir. Her birey bulunduğu mevkide kendisi için ulaşabileceği en büyük çıkarı elde etmeye çalışır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Oysa Kuran ahlakında insanlar birbirlerine Allah'ın birer kulu olarak değer verirler. İyilik yapmak için bir çıkar gözetmez, aksine sürekli iyi işler yapıp hayırlarda yarışarak Allah'ın rızasını kazanmaya çalışırlar. Ahirette güzel bir yaşam umut ettikleri ve Allah'ın <strong>"</strong>... <strong>bir sadaka vermeyi veya iyilikte bulunmayı ya da insanların arasını düzeltmeyi emredenler... Kim Allah'ın rızasını isteyerek böyle yaparsa, artık ona büyük bir ecir vereceğiz</strong>.<strong>"</strong> (Nisa Suresi, 114) ayetini bildikleri için, daima iyi davranışlarda bulunurlar. Ve bunları da insanlardan bir çıkar beklentisiyle değil, karşılığını yalnızca Allah'tan bekleyerek yaparlar. Allah, bu örnek ahlakı, bir Kuran ayetinde şöyle tarif etmektedir:</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<span class="ayet" style="font-family: Georgia, serif; font-style: italic; font-weight: bold; margin: 0px; text-shadow: rgb(215, 200, 160) 1px 1px 1px;">Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. "Biz size, ancak Allah'ın yüzü (rızası) için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne bir teşekkür. Çünkü biz, asık suratlı, zorlu bir gün nedeniyle Rabbimizden korkuyoruz."</span><span class="ayetno" style="font-family: Georgia, serif; font-size: 11px; margin: 0px; padding-left: 5px; text-shadow: none; white-space: nowrap;">(İnsan Suresi, 8-10)</span></div>
<div class="aa6 bg_desen11" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen11.jpg) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); border-radius: 15px; border: 1px solid rgb(219, 213, 183); box-shadow: rgb(219, 213, 183) 3px 3px 3px; color: rgb(255, 255, 255) !important; display: table; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin: 5px auto 10px; padding: 10px 30px; text-align: justify; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 700px;">
<div class="yazi" style="font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Darwınist-Komünist Rus Devleti, Halkını Ezmeyi Sürdüyor</div>
<div class="dropcap2" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwinist-komünist devlet, insanları hayvan sürüsü olarak gördüğü için milletine hem değer vermez, hem de güvenmez. Bu nedenle korku, baskı, suni tehlikeler ve dehşet ortamları oluşturarak, onlar üzerinde denetim sağlamaya çalışır. Herkesi potansiyel şüpheli, suçlu veya hain olarak görür. Böyle bir devlet anlayışında insanları cezalandırmak veya öldürmek için onların suç işlemeleri gerekmez.<span class="bg_desen4 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen4.gif) 0% 0% repeat; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(213, 201, 175) !important; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 15px 10px 10px; padding: 10px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;"><img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/kgb04.13.jpg" style="border: 0px;" /></span></div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Sadece şüphelenmek onlara zulmetmek için yeterlidir. Komünist Rusya bunun en açık örneğidir. Ünlü tarihçi yazar Tzvetan Todorov bu tür anlayışa sahip devletlerin halklarına karşı tutumlarını şöyle tanımlar:</div>
<blockquote style="border-left-style: none; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
"Düşman, terörü haklı çıkarmakta kullanılan en büyük araçtır; düşmansız totaliter devlet olmaz. Ortada düşman yoksa devlet düşman yaratır. Düşmanlar belirlendikten sonra artık onlara acınılmaz... Düşman olmak düzelmez ve kalıtımsal bir kusurdur. ... Komünist iktidar için de durum aynıdır; burjuva sınıfına baskı uygulamak ya da bunalım anlarında burjuvayı yok etmek ister. Onun bu isteğine hedef olmak için herhangi bir şey yapmış olmak gerekli değildir; yalnızca burjuva sınıfından olmak yeterlidir." (Tzvetan Todorov, L'homme dépaysé, Paris, Le Seuil, 1995, s.33)</div>
</blockquote>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Lenin'in şu sözleri de Darwinist-komünist devletin halkına bakış açısını göstermesi açısından önemlidir:</div>
<blockquote style="border-left-style: none; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Devlet egemen sınıfın elinde karşıt sınıfların direnişini ezmek için kullanılan bir makinedir. Bu bakış açısıyla, proleterya diktatörlüğü de öteki sınıfların diktatörlüğünden farklı değildir. Çünkü proleterya egemenliğindeki devlet, burjuvaziyi ezmek için kullanılan bir makinedir. Diktatörlük doğrudan şiddete dayanan ve hiçbir yasayla kısıtlanmamış iktidardır. Proleteryanın devrimci diktatörlüğü, proleteryanın burjuva sınıfına uyguladığı şiddet sayesinde ayakta duran bir iktidardır, hiçbir yasayla da kısıtlanamaz. (Lenin, Proleterya Devrimi ve Dönek Kautsky, s.53)</div>
</blockquote>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<span class="dropcap2"><span class="bg_desen4 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen4.gif) 0% 0% repeat; box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(213, 201, 175) !important; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 15px 10px 10px; padding: 10px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;"><img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/kgb04.14.jpg" style="border: 0px;" /></span></span>Yukarıda Lenin'in kendi sözleriyle de ifade edildiği gibi, Darwinist-komünist Sovyet rejiminin halkına güvenmemesi, onları değersiz hayvanlar olarak görmesi, on milyonlarca insanın işkence veya açlık sonucunda ölmesine, ve bir milletin on yıllarca dehşet ve karanlık içinde yaşamasına neden oldu. Rus halkı bugün de hala aynı nedenlerden dolayı acı çekmektedir. Çünkü Sovyet zihniyetini aynen sürdüren Rus Devleti, hala halkını değersiz bir eşya, adeta birer hayvan olarak görmektedir. 2000 yılı içinde Rusya'da gerçekleşen bir olay bunun açık bir delili olmuştur. Bu olayda Darwinist-komünist Rusya karanlık yüzünü bir kez daha göstermiştir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Moskova, batan bir Rus denizaltısındaki askerlerini kurtarmak için uzun süre girişimde bulunmamış, sözde "devlet güvenliği" gerekçesiyle, bu felaketi yardıma gelebilecek olan Batılı ülkelere uzun süre duyurmamış ve böylece kendi askerlerini bile bile ölüme terk etmiştir. Bu vahşete tepki gösteren bir annenin Rus güvenlik güçleri tarafından iğne yapılarak susturulması, Moskova rejiminin hala Stalin zihniyetiyle davrandığını gösteren çarpıcı bir örnektir. Kitap boyunca anlattığımız gibi, masum insanları, evlerinden, ailelerinden, çocuklarından, anne-babalarından ayırarak, türlü işkencelerle öldüren, kadın-erkek, çocuk-yaşlı ayırmadan toplu kıyımlar yapan, milyonlarca insanı açlıktan kırıp geçiren, milyonlarcasını sakat bırakan, milyonlarca insanı evinden, işinden eden Lenin ve Stalin'in ardından şimdi de Putin, Darwinist-komünist zulmü sürdürmektedir. Hem Müslüman Çeçenlere hem de kendi halkına karşı aynı zalim politikayı uygulayan Putin yönetimi, komünist ideolojinin çağımızdaki en yeni vahşet örneğidir.</div>
<div>
<br /></div>
</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-64726188214653219652015-10-16T05:42:00.005-07:002015-10-16T05:42:49.248-07:00<h2 id="title4" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Sonuç</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bir toplumda sanatın ve bilimin gelişmesinin en önemli zihinsel engeli, tutuculuktur. Eğer toplum sürekli belirli dar kalıplar içinde düşünmeye ve yaşamaya şartlandırılırsa, o toplumda bilim ve sanat donar. Bilim ve sanatın gelişmesi için, insanların geniş düşünmesi, açık bir ufukla dünyaya bakmaları gerekir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bazı insanlar, bilimi ve sanatı donduran bu tutuculuğu çok yanlış bir yorum yaparak dine atfetmeye kalkarlar. Oysa Kuran'da öğretilen gerçek din, tutuculuğa tamamen karşıdır, insanlara olabildiğince özgür ve geniş bir düşünce ufku kazandırır. İnsanları Allah korkusu dışındaki tüm korkulardan, tedirginliklerden özgürleştirir. Bu özgürlük içinde de bilim, sanat ve düşünce alabildiğine gelişir. İnsanlar Allah'ın Kuran'da öğrettiği gibi derin düşünür, evreni, doğayı ve karşılaştıkları olayları hep akıllarını kullanarak değerlendirirler. Ayrıca din, Allah'a ve dine hizmet anlayışını yerleştirerek, insanlara sanat, bilim ve fikir üretmek için çok büyük bir şevk, heyecan ve istek kazandırır. Nitekim İslam dünyasının ilk yüzyıllarında bu sayede büyük bir "altınçağ" yaşanmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünizm ise, hem bir yandan tamamen tutucu bir siyasi ve sosyal sistem kurmuş, hem de bir yandan insanların Allah'a olan inançlarını yok ederek onların yaşama sevinçlerini, hayatlarına anlam veren gerçeği tahrip etmiştir. Sanatı, bilimi ve düşünceyi Marxizm gibi zorlama bir teorinin boyunduruğu altına sokmuş ve baltalamıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bize bu gerçeği daha da çarpıcı bir şekilde gösterecek olan komünizm örnekleri ise, Asya'nın uzak köşesinde yaşanmıştır.</div>
<div class="ayrac-gri" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/ayrac-gri.png) 50% 50% no-repeat rgb(255, 255, 255); clear: both; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; height: 30px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div id="footnotes" style="margin: 0px; padding: 0px;">
<h4 id="title5" style="background-color: white; border-bottom-color: rgb(102, 102, 102); border-bottom-style: dashed; border-bottom-width: 1px; border-top-color: rgb(102, 102, 102); border-top-style: dashed; border-top-width: 1px; color: #333333; font-family: Georgia, serif; line-height: 1.4em; margin: 70px 0px 1em; padding: 10px 0px;">
<span style="font-size: xx-small;">DİPNOTLAR</span></h4>
<span style="font-size: xx-small;"><b>54. </b>Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı'ya Önsöz Jozef Stalin, Diyalektik ve Tarihi Materyalizm, Eylül 1938, Bilim ve Sosyalizm Yayınları 9. Baskı Sol Yayınları, Leninizmin Sorunları, s. 651-684 <br /><br /><b>55.</b> Elbette mevcut durumun böyle olmadığını Marxistler de görmektedirler. Bu nedenle Marxistler, kendilerini "proleterya" gibi görmeyen işçilerin "sahte bilinçle" aldatıldığını, bunun, proleterya devrimini engellemek isteyen kapitalistlerin tuzağı olduğunu ileri sürerler. Ancak bu, çok yüzeysel bir açıklamadır. <br /><br /><b>56.</b> Robert M. Young, "Darwinian Evolution And Human History", Open University course on Darwin to Einstein: Historical Studies on Science and Belief, 1980</span></div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-89656331942323845122015-10-16T05:41:00.006-07:002015-10-16T05:41:34.402-07:00<h1 id="title0" style="background-color: white; clear: both; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 30px; letter-spacing: 1px; line-height: 1em; margin: 0px 0px 1em; padding: 15px 0px; text-align: center; text-shadow: black 1px 1px 1px, rgb(92, 84, 72) 2px 2px 4px;">
Asya'da Kızıl Terör</h1>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünizm Avrupa'da doğmuştu. İlk devrimini daha doğuda, Rusya'da gerçekleştirdi. 20. yüzyılın ikinci yarısında ise, daha da doğuya doğru ilerledi. 1949 yılında dünyanın en kalabalık ülkesi olan Çin, Mao Tse-tung'un önderliğindeki komünist gerillalar tarafından ele geçirildi. On yıllardır Çin'in çeşitli bölgelerinde hükümet kuvvetlerine karşı gerilla savaşı yürüten Mao'nun militanları, böylece dünyanın ikinci büyük komünist devrimini gerçekleştirdiler. Bu ikinci büyük devrimin sonuçları ise aynı birincisi, yani Bolşevik devrimi gibi oldu: Cinayetler, kitle katliamları, işkenceler, kıtlıklar, yoksullaşma, yozlaşma ve kendi içine kapalı, donuk bir korku toplumu...</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<div align="center" class="yazi" style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px;">
Mao'nun gerilla savaşının milyonlarca<br />kurbanından biri</div>
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/mao05.1.jpg" style="border: 0px;" /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Mao, komünizme Lenin'den sonra ikinci önemli değişimi getiren teorisyen oldu. Mao'nun Marxizm'e üç önemli konuda yenilik getirdiği kabul edilir:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
1) Marx ve onu izleyen diğer komünist ideologların "işçi sınıfı" (proleterya) kavramına atfettikleri önemin aksine, Mao "<strong>köylü sınıfını</strong>" devrimin öncüsü olarak kabul etmiş ve "köylü sosyalizmi" kavramını ortaya atmıştır.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
2) Lenin'in şehir merkezlerinde eylem yaparak devrim hazırlığı yapan komünist parti anlayışı yerine, Mao "<strong>gerilla savaşı</strong>" yöntemini geliştirmiş ve şehir merkezlerinde değil kırlarda ve dağlarda örgütlenen bir komünist parti oluşturmuştur.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
3) Marxizm'in temelinde yer alan ve Lenin tarafından da benimsenen enternasyonalist (uluslararasıcı) yaklaşım yerine, Mao milliyetçiliğe önem vermiş ve "<strong>milliyetçi sosyalizm</strong>" kavramını geliştirmiştir.</div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Gerçekte Mao'nun üstteki üç farklı yaklaşımının asıl nedeni, içinde bulunduğu şartlardır. Çin gibi neredeyse tamamen köylü nüfustan oluşan ve tutucu bir milliyetçi anlayışa sahip bir ülkede, Mao için "milliyetçi köylü sosyalizmi"ni ortaya atmaktan başka bir seçenek olmamıştır. Köylülüğe önem veren Mao, kaçınılmaz olarak köylüler arasında örgütlenmiş ve yine kaçınılmaz olarak "kır gerillası" modelini uygulamıştır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/stalinmao_century05.2.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Çin komünizmi, Stalin Rusyası'nın desteğiyle gelişti ve iktidara geldi. Ancak Kızıl Çin'in vahşeti, Stalin'i bile gölgede bırakacaktı.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Bu nedenler, Maoizm'in veya diğer bir ifadeyle Maoculuğun neden Leninizm'den farklı olduğunu açıklar. Aynı zamanda, neden Leninizm'den bile daha vahşi, barbar ve katı bir ideoloji olduğunu da açıklar. Çünkü zaten acımasız, vahşi ve kan dökücü bir ideoloji olan komünizme, Maoculukla birlikte, cehalet, fanatik milliyetçilik ve kültür-medeniyet düşmanlığı da eklenmiştir ki, ortaya tam bir facia çıkmıştır. Maoculuk komünizmin en kötü versiyonudur, deyim yerindeyse "beterin beteri"dir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Maoculuk, sadece Çin'de değil, Çin'in ardından Kamboçya (Kızıl Khmerler döneminde), Kuzey Kore ve hatta Arnavutluk'ta bile etkili olmuştur. Mao'nun Stalin'in yardımlarıyla iktidara gelmesine ve Stalin döneminde Sovyet-Çin ilişkilerinin çok iyi olmasına rağmen, 1960'larda bu ilişki bozulmuş ve sonuçta iki ülke düşman haline gelmiştir. Çin-Sovyet rekabeti komünist dünyada da etkili olmuş, Sovyet müttefikleri ile Çin müttefikleri birbirinden ayrılmıştır.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Maoculuğun Çin'e ve Çin'in yolunu izleyen komünist ülkelere getirdiği sonuçlar ise, Leninizm kadar kanlı ve karanlıktır. Ancak Maoculuk, başta da belirttiğimiz gibi "beterin beteri" olarak, Lenin'in ve Stalin'in Rusyası'ndan bile daha korkunç rejimler üretmiştir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Asya'yı saran bu kızıl vahşetin hikayesi, ilerleyen sayfalarda ortaya konmaktadır.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-3063260012056338942015-10-16T05:41:00.003-07:002015-10-16T05:41:18.277-07:00<h2 id="title1" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in Çin Seferi</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Komünizm gerçekte sapkın bir Avrupa ideolojisidir. Avrupalı filozoflar tarafından ortaya atılmış, ilk kez Avrupalı eylemciler tarafından uygulamaya konmuştur. Ve gerçekte Avrupa'da kök salan materyalist din düşmanlığının bir sonucundan başka bir şey değildir. Çin gibi Avrupa'dan her anlamda uzak, içine kapalı bir ülkeye kadar bu ideolojinin nasıl ulaştığı ve orada nasıl kök saldığı merak edilebilir. Bu merakla yakın Çin tarihine baktığımızda ise, karşımıza tanıdık bir tablo çıkar: Çin'e komünizmin gelmesi, ateizmin gelmesiyle eş anlamlıdır. Ateizmin gelmesi ise, Darwinizm'in gelmesi demektir.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Çin, 18. yüzyılın sonlarına dek Batı kültüründen son derece uzak, kendi içine kapalı bir toplum olmuştur. 19. yüzyılda ise ülkeye gelmeye başlayan İngiliz tüccarlar, pek çok değişimi de beraberinde getirmiştir. Bu tüccarlar tarafından Çin'e ilk kez o zamana kadar tanınmamış bir madde olan afyon getirilmiş, Çin toplumunda bir salgın gibi yayılan afyon tüketimi yüzünden Çin ve İngiltere arasında iki kez savaş çıkmıştır. Sonunda İngiltere, Çin'i dize getirmiş ve Hong Kong başta olmak üzere Çin'in önemli kentleri İngiliz etkisi altına girmiştir.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 400px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/darwinism05.3.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwin, Huxley ve Galton: Çinli entelektüelleri faşizme ve komünizme yönelten üç önemli evrimci.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İngiliz emperyalizminin bu şekilde Çin'e girmesi, bu emperyalist yapının bilimsel dayanağı haline gelmiş olan (bkz. Harun Yahya, <em>Darwin'in Türk Düşmanlığı</em>) Darwinizm'i de bu ülkeye sokmuştur. 19. yüzyıl Avrupası'na hakim olan materyalist ve Darwinist fikirler, Çinli aydınlar arasında hızla yayılmaya başlamıştır. Evrimci yazar Robert Miller, <em>Encyclopedia of Evolution</em> (Evrim Ansiklopedisi) adlı kitabında bu konuda şunları yazar:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="57" name="57" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>19. yüzyılda Batı, Çin'i, izole olan ve eski gelenekleri sürdüren bir uyuyan dev olarak görüyordu. Çok az Avrupalı, <strong>Çinli entelektüellerin Darwin'in evrim teorisini hevesle benimsediklerini</strong> ve değişim için ümit vaat ettiğini kavradıklarını anladı. Çinli yazar Hu Shih'e göre 1898'de <strong>Thomas Huxley'in <em>Evrim ve Etik</em> kitabı yayımlandığında Çinli entelektüeller tarafından hızla onaylandı</strong>. Zengin kişiler ucuz Çin yayımlarına sponsorluk ettiler, böylece kitlelere geniş bir şekilde yayılabildi.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">57</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Osmanlı'nın son dönemlerinde Batı etkisiyle materyalist fikirlere kapılan bazı Jön Türkler gibi, Çin'in son dönemlerinde de materyalizmi ve Darwinizm'i benimseyen ideologlar ortaya çıkmıştır. Bu gelişmenin de etkisiyle, 1911 yılında binlerce yıllık Çin İmparatorluğu lağv edilmiş ve yerine Çin Cumhuriyeti kurulmuştur. Cumhuriyeti kuran kadro, her ne kadar Batı aleyhtarı bir söylem ve politikayla ortaya çıksa da, gerçekte Batı emperyalizminin temellerini oluşturan ırkçı ve Sosyal Darwinist anlayışı aynen benimsemişlerdir. Amerikan <em>The New Republic</em> dergisinde Jacob Heilbrunn imzasıyla yayınlanan bir makalede bu konuda şunlar yazılıdır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="58" name="58" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>O günlerde Batı'ya karşı Batılı fikirleri ve icatları kullanma düşüncesi zirvedeydi. 4 Mayıs 1919'da Pekin'de gerçekleştirilen ünlü protesto gösterilerinin öncesinde, modernizm, demokrasi, yurtseverlik ve bilim çağrıları yapılıyordu... Ama Tu Wei-ming'in sonradan yazdığına göre, "aslında bunlar ne bilim ne de demokrasiydi, sadece pozitivizm ve popülizmdi. 4 Mayıs döneminde, Jakobenvari kollektivizm Çin'deki entelektüel dünyayı sarmış durumdaydı." Gizli bir derginin yayıncılığını yürüten <strong>Liang Qichao gibi reformistler, Darwin ve Spencer'ın basitleştirilmiş ama popüler bir versiyonundan son derece etkilenmiş durumdaydı</strong>. <strong>Irklar arasındaki savaşı, ilerlemenin bir gereği olarak görüyorlardı</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">58</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Alıntıda adı geçen Herbert Spencer, Darwin'le aynı dönemde yaşamış ve Darwin'in teorisini toplum bilimlerine uyarlamış ırkçı bir düşünürdür. Avrupalı ırkların üstünlüğünü, ırklar ve milletler arasında daimi bir çatışma olması gerektiğini, toplumda fakirlere ve düşkünlere yardım edilmemesini ve daha pek çok şiddet, adaletsizlik ve zulüm yanlısı fikri ortaya atmıştır.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 170px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Chiang-Kai-shek05.4.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwinizm Çin'de hem komünizmi hem de faşizmi körüklemişti. Chiang Kai-shek, Darwinizm'den etkilenen faşistlerin lideriydi.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="59" name="59" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="532" name="60" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Darwin'den ve Spencer'dan etkilenen Çinli entelektüeller arasında, <strong>Yen Fu</strong> (veya Yan Fu) ile <strong>Ding Wenjiang</strong> gibi, modern Çin'in kuruluşunda fikirleriyle büyük etki oluşturan isimler de vardı. Amerikalı tarihçi Benjamin Schwartz<em>Chinese Communism and the Rise of Mao</em> (Çin Komünizmi ve Mao'nun Yükselişi) adlı kitabında, Yen Fu'yu ve onun Darwinist fikirlerini önemle vurgular. Schwartz'a göre, Yen Fu, "Spencer'ın teorisi gibi Batılı ideoloji ve teorileri aynen almış ve bunları toplumu dönüştürmek ve güç ve zenginliğe ulaştırmak için meşru yöntemler olarak görmüştür.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">59</a> Schwartz'ın ifadesiyle, <strong>Yen Fu için "Darwin'in teorileri sadece gerçekliği tarif etmekle kalmamış, aynı zamanda değerleri ve izlenecek yöntemleri de belirlemiştir</strong>."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">60</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong>Ding Wenjiang</strong> (Ting Wen-chiang diye de yazılır) ise komünizme öncülük etmiş bir diğer önemli Çinli ideologdur. Onun görüşlerinin temel dayanağı da yine Darwinizm'den başka bir şey değildir. Ding, 1910'lu ve 20'li yıllarda Çin'i etkileyen "<strong>Yeni Kültür</strong>" hareketinin en önemli temsilcisidir. Bu hareketin en önemli özelliği, Çin toplumunun dini inancı olan Konfüçyanizm'e karşı çıkması, bunun yerine materyalist bir dünya görüşünü savunmasıdır. (Yeni Kültür hareketi, hem Mao'nun komünizminin hem de ona rakip olan Chiang Kai-shek faşizminin fikri öncüsüdür.)</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="61" name="61" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="533" name="62" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Amerikalı tarihçi Charlotte Furth <em>Ting Wen-chiang: Science and China's New Culture</em> (Ding Wenjiang: Bilim ve Çin'in Yeni Kültürü) adlı kitabında, Yeni Kültür hareketinin duayeni olan Ding Wenjiang'ı çok detaylı olarak inceler. Furth'a göre, Ding'in yaptığı şey, <strong>Darwin, Huxley ve Spencer gibi evrimci ideologların fikirlerini Çince'ye çevirmekten</strong> başka bir şey değildir. Hatta Furth bu nedenle Ding'i <strong>"Çin'in Huxley'i</strong>" olarak tanımlar.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">61</a> (Huxley, Darwin'in en büyük destekçisidir ve hatta bu nedenle yaşadığı dönemde "Darwin'in çoban köpeği" olarak anılmıştır.) İngiltere'deki Glasgow Üniversitesi'nde zooloji ve jeoloji üzerine çalışan Ding, 1911 yılında Çin'e dönmüş ve yeni kurulan Çin Cumhuriyeti'nde Darwinist ve materyalist fikirleri yaymak için çaba harcamıştır. Ding, <strong>Charles Darwin'in kuzeni olan Francis Galton tarafından ortaya atılan öjeni teorisini dahi savunmuştur</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">62</a> (Öjeni, bir insan ırkının içindeki hasta ve sakat insanların yok edilmesi ve sağlıklıların "çiftleştirilmesi" yoluyla sözde evrimsel bir ilerleme sağlamayı amaçlayan teoridir ve en yoğun olarak Nazi Almanyası'nda uygulanmıştır.)</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Yeni Kültür hareketi hakkındaki önemli bir yorumu da, Harvard Üniversitesi tarih profesörü James Reeve Pusey yapmaktadır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="63" name="63" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Yeni Kültür hareketinin sloganlarının hepsi, Darwin'in daha önceden desteklemiş olduğu sloganlardı</strong> ve şimdi yine bu sloganları desteklemeye devam ediyordu. <strong>O (Darwin), Yeni Kültür hareketinin en önemli ruhani lideriydi</strong>... Çünkü onun teorisi, Yeni Kültür hareketi liderlerinin ısrarla belirttiği gibi... "bugünün geçmişten daha iyi olduğunu, ve geleceğin de bugünden daha iyi olacağını ispatlıyordu". Bu, anarşistlerin ortaya attığı "şimdiyi düşün ve geçmişi boşver" veya <strong>sonradan komünistlerin ortaya atacağı "şimdiye önem ver ve geçmişi unut" solganlarının ardındaki inancı oluşturuyordu</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">63</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
İşte, 20. yüzyıl başlarında Darwinizm'in Çin'e yayılması sonucunda ortaya çıkan bu gibi Çinli ideologlar, önce "Kuomintang" partisi altında örgütlenen faşist eğilimli Çin milliyetçiliğini, ardından da Çin komünizmini doğurmuşlardır. Kanadalı Darwinist filozof Michael Ruse<em> New Scientist</em> dergisinde yayınlanan bir makalesinde, bu konuda şu değerlendirmeyi yapar:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="64" name="64" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Batıda evrim teorisi dini ve entelektüel bir engel ile karşılaşmıştı. Ancak Çin'de böyle olmadı ve <strong>Darwinizm bir kerede köklendi.</strong> Aslında, bazı açılardan <strong>Darwin neredeyse bir Çinli gibi kabul ediliyordu!</strong> Taoist ve Neo-Konfüçyüsçü düşünce her zaman insanların "eşyalığını" vurgulamıştır. Varlığımızın hayvanlarınkiyle aynı olması fikri onlar için büyük bir şok olmadı... Bugün resmi felsefe (bir çeşit) Marxizm-Leninizm'dir. Fakat,<strong>Darwinizm'in seküler (din dışı) materyalist yaklaşımı (şimdi yaygın olan felsefe anlamında) olmadan, taban Mao'ya ve onun devrimcilerine bağlanamazdı</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">64</a></div>
</blockquote>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-74127395901657079882015-10-16T05:41:00.001-07:002015-10-16T05:41:03.628-07:00<h2 id="title2" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
"Çin ve Charles Darwin"</h2>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwinizm'in 20. yüzyıl Çin tarihi üzerindeki etkisi o kadar büyüktür ki, ünlü Harvard Üniversitesi'nden tarihçi James Reeve Pusey, sırf bu konuyu ele alan<em>China</em> <em>and Charles Darwin </em>(Çin ve Charles Darwin) adlı bir kitap kaleme almıştır. Kitapta, Darwin'in Türlerin Kökeni kitabının, İngiltere'de yayınlandıktan 36 yıl sonra, 1895'te Çince'ye çevrildiği ve bu tarihten sonra Çin'deki aydınlar arasında görülmemiş bir hızla yayılarak çok büyük sosyal ve siyasi etkiler oluşturduğu anlatılmaktadır. Pusey'in kitabının önsözünde şöyle yazar:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="65" name="65" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>1895'ten sonra Spencer'ın ünlü "uygun olanların hayatta kalması" kavramının Çince karşılığı, <em>yani yu sheng lieh pai</em> (güçlüler kazanır, zayıflar kaybeder)... binlerce makalenin konusu olmuş ve Çin'deki eğitimli zihinler için herhangi bir fikri aksiyon için yegane dayanak haline gelmiştir.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">65</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
James Reeve Pusey, <em>China</em> <em>and Charles Darwin </em>adlı kitabında Çin'de 20. yüzyılın ilk yarısında gelişen fikir akımlarını incelemekte ve bunların Maoizm'e nasıl zemin hazırladığını anlatmaktadır. Üzerinde durduğu isimlerden biri, Liang Chi-chao'dur. Dönemin ünlü yazarlarından biri olan Liang Chi-chao, kendisini Darwinizm'i ve materyalist felsefeye kaptırmış bir fanatiktir:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="66" name="66" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Liang Chi-chao... 16 Ekim 1902 tarihli bir dergideki yazısında <strong>materyalizmin idealizme göre doğru bir felsefe olduğunu ve Darwin'in sayesinde idealizme karşı galip gelmeye başladığını</strong> yazmıştır. "<strong>Son yirmi dört yılda dünya ne kadar da muhteşem</strong>," diye yazmıştır, "<strong>evrim teorisine ait olan bir dünya</strong>, materyalizm yükselmiş ve idealizm köşeye sıkışmış durumda"... Aynı derginin 31 Ekim 1902 tarihli bir sonraki sayısında ise, Çin komünistleri için sonradan adeta bir kutsal kitap haline gelecek olan şu cümleyi kullanmaktadır: "Felsefe... yalnızca iki büyük ekolden oluşur, materyalist ekol ve idealist ekol."<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">66</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<em>China</em> <em>and Charles Darwin </em>adlı kitapta, Darwinizm'in Çin'de materyalist, çatışmacı ve devrimci bir kültür meydana getirdiğini ve bunun Maoizm'in iktidara gelmesindeki en büyük etken olduğunu şöyle anlatmaktadır:</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Darwin, Çin düşüncesinde gerçek bir yeniden doğuşun gerçekleşmesine ilham vermiş ve bunu özellikle geleneksel bazı düşünceleri ve eski otoritelerin itibarını yok ederek yapmıştır.... Ama bu dönem kısa sürmüş ve yeni bir ortodoksinin (tutuculuğun), yani <strong>Mao Tse-tung'un düşüncesinin empoze edilmesiyle</strong> kesilmiştir. Elbette <strong>bu empoze edilen fikir de, Darwinizm'e çok şey borçludur</strong>. Çünkü <strong>Darwin şiddet yoluyla değişim ve devrim kavramlarını meşrulaştırmıştır</strong>. Kuşkusuz bu, Darwin'in Çin'e yaptığı en tarihi etkilerden biridir... 3000 yıldır Çin'de isyan kavramı büyük bir günah olarak algılanmıştır. Bu güçlü günah duygusuna karşı Mao Tse-tung.... büyük bir enerjiyle ve Darwinist karşı çıkışlarla mücadele etmiştir. Sonunda Mao Tse-tung, Marxizm-Leninizm'in tek bir slogana indirilebileceğini öne sürmüştür: "İsyan etmek haklıdır".... Bu, isyanın bir doğa yasası olduğu anlamına gelmektedir ve bu ders Mao Tse-tung'a Marx tarafından değil, Sun Yat-sen ve Liang Chi-chao tarafından öğretilmiştir, onlar ise bunu Darwin'den öğrenmişlerdir.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong>Darwin devrim kavramına haklılık kazandırmış</strong> ve dolayısıyla Liang Chi-chao'nun... ve <strong>Mao Tse-tung'un kültürel devrimlerine</strong>, yine Sun Yat-sen'in, Chiang Kai-shek'in ve <strong>Mao Tse-tung'un politik devrimlerine yardımcı olmuştur</strong>.</div>
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="67" name="67" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Marxistler sanırım bu analizden hoşlanmayacaklardır. Onlar muhtemelen, zaferlerinin kaynağının Sosyal Darwinistler olmadığını... komünist devrimde gerçekte "halk gücü"nün harekette olduğunu, bu gücün toprak ağalarının baskısı, kapitalist sömürü ve emperyalist saldırganlık tarafından üretildiğini söyleceklerdir. Ama bu güç, (komünistler dışında) daha başka güçler tarafından da kotarılabilirdi... <strong>Marxistler entelektüelleri dönüştürmüşlerdir, ama bunlar zaten daha önceden Darwinizm tarafından dönüştürülmüş kişilerdir</strong>. Eğer Marxistler Çin'deki kitleleri uyandırmış "öngörü sahibi" kişilerse, Çin'in daha önceki dönemdeki Sosyal Darwinistleri de Marxistler'i uyandıran "öngörü sahibi" kişilerdir... Soru hala gündemdedir: <strong>Çin'i Marxizm'e ve Mao Tse-tung'un düşüncesine uygun hale getirmekle, Darwin Çin'e ne yapmıştır</strong>?<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">67</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Yukarıdaki analiz bize Darwinizm'in Çin komünizminin temeli olduğunu açıkça göstermektedir. Binlerce yıldır kendi içine kapalı bir imparatorluk olan Çin'i, bir kaç on yıl içinde Kızıl Çin haline getiren fikri değişimin motoru, Darwinizm olmuştur.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwin'in Çin'i Maoizm'e hazırlamakla ona ne yaptığı sorusunun cevabını ise birazdan inceleyeceğiz.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5021852582468668911.post-46328465467075009442015-10-16T05:40:00.006-07:002015-10-16T05:40:51.949-07:00<h2 id="title3" style="background-color: white; border-top-color: rgb(222, 222, 222); border-top-style: solid; border-top-width: 3px; color: #cc0000; font-family: Georgia, serif; font-size: 2em; letter-spacing: -1px; line-height: 1.4em; margin: 2em 0px 1em; padding: 10px 0px; text-align: justify;">
Mao Nasıl Komünist Oldu?</h2>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 350px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/china-komunism05.5.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Çin komünistlerine ait bir propaganda posteri.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Buraya kadar Çin'i Maoizm'e hazırlayan fikri dönüşümden söz ettik. Ancak bir de kişisel boyutta incelenmesi gereken bir örnek vardır: Mao'nun kendisi.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Mao, 1893 yılında Güney Çin'de köylü bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Çocukluğundan itibaren hep Pekin'i görmeyi, orada yaşamayı hayal etti. 15'ini doldurduktan sonra başkentte yayınlanan gençlik dergilerini takip etmeye başladı. Özellikle, önceki sayfalarda değindiğimiz Yeni Kültür hareketinin yayınlarından biri olan <em>Yeni Gençlik</em> dergisini severek okuyordu. Bu dergi, Yan Fu ve Ding Wenjiang gibi Darwinist ideologların makaleleriyle doluydu.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Genç Mao hep görmek istediği Pekin'e 1918 yılında gitti. Burada, Pekin Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Yang Changzhi ile yakınlık kurdu. Mao'yu yetenekli bir genç olarak gören Yang Changzhi, onun üniversite kütüphanesinde işe alınmasını sağladı. Mao, kütüphanede rafları derleme, kitapların tozunu alma, odaları temizleme gibi işler yapmaya başladı. Bu sırada, daha önceden <em>Yeni Gençlik</em>dergisindeki makalelerini beğenerek okuduğu kütüphane müdürü Li Dazhao ile samimiyet kurdu. Li Dazhao, komünist fikirlere sahip birisiydi ve bu yüzden üniversite kütüphanesi de "kızıl salon" olarak anılır olmuştu. Çin'in komünist teorisyenleri sık sık burada toplanırlardı. Mao; Marx, Engels, Lenin gibi isimleri ilk kez burada duydu.</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: left; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 200px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/Sunyatsen05.6.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Mao'ya Darwinist ideolojiyi miras bırakanlardan biri; Sun Yat-Sen</div>
</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 200px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/mao05.7.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Mao, Darwin'i okuduğu ve ardından ateşli bir komünist olduğu yıllarda.</div>
</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="68" name="68" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong><strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="534" name="69" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Ancak Mao'nun komünizmi benimsemesini sağlayan en önemli kişi, Pekin'de değil Şanghay'daki komünistlerin lideri olan<strong>Chen Duxiu</strong> olacaktı. Genç Mao, Pekin'de geçirdiği bir kaç ayın ardından Şanghay'a gitti ve Chen Duxiu ile tanıştı. Bu kişinin en önemli özelliği ise, <strong>koyu bir Darwinist olmasıydı. Hatta sırf Darwin hakkında bir üniversite tezi hazırlamıştı</strong>.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">68</a> Darwinizm'in Çin'deki en önemli temsilcisi sayılabilecek olan bu kişi, Mao'nun tüm yaşamındaki en büyük akıl hocası oldu. Mao, yıllar sonra, "<strong>hiç kimse beni Chen Duxiu kadar etkilememiştir</strong>" diyecekti.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">69</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="70" name="70" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a></strong>Hong Kong Üniversitesi tarihçisi Clare Hollingworth, <em>Mao</em> adlı kitabında,<strong> Mao'nun Chen Duxiu'nun Darwinist görüşlerinden çok etkilendiğini</strong>, 1970'lerde bile hala gençlik yıllarındaki Darwin araştırmalarını nostaljiyle hatırladığını anlatmaktadır.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">70</a></div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Mao, Chen Duxiu'dan bilimsel düzeyde Darwinist bir eğitim alırken, bir yandan da politik düzeyde dönemin Çin lideri Sun Yat Sen'den etkileniyordu. İşin ilginç yanı, modern Çin'in ve Kuomintang'ın (Milliyetçi Çin Partisi'nin) kurucusu sayılan Sun Yat Sen'in de bir Darwinist olmasıydı. Amerikalı araştırmacı Jacob Heilbrunn<em> The New Republic</em>'teki makalesinde, şöyle yazmaktadır:</div>
<div class="aa4 bg_desen5 yazi" style="background: url(http://www.harunyahya.org/assets/images/bg_desen5.gif) 50% 0% repeat rgb(255, 255, 255); box-shadow: rgba(0, 0, 0, 0.6) 3px 3px 10px; color: rgb(235, 226, 198) !important; display: table; float: right; font-family: Georgia, serif; font-size: 19px; font-style: italic; line-height: 25px; margin: 5px 10px 10px; padding: 0px 30px; text-align: center; text-shadow: rgb(0, 0, 0) 0px 1px 1px; width: 250px;">
<img alt="" src="http://www.harunyahya.com/image/communist_ambush/mao-poster05.8.jpg" style="border: 0px;" /><div align="center" class="font_resimalti" style="font-family: 'Segoe UI', 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif !important; font-size: 11px; line-height: 17px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
Mao, kanlı devrimin ardından Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan ederken.</div>
</div>
<blockquote style="background-color: white; border-left-color: rgb(222, 222, 222); border-left-style: solid; border-left-width: 10px; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 0.923em; font-style: italic; line-height: 1.615em; margin: 1.615em 1em; padding: 0px 2em; text-align: justify;">
<div style="margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px;">
<strong><a href="https://www.blogger.com/null" id="71" name="71" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; outline: 0px;"></a>Mao'yu belirgin bir biçimde etkileyen kişi, büyük Çin devrimcisi ve milliyetçisi Sun Yat-Sen idi</strong>. Sun, Çin'in Batılı güçleri altedebilmesi için milliyetçiliği benimsemesi gerektiğine inanıyordu ve <strong>bir politik Darwinizm doktrini savunuyordu</strong>. Sun'a göre "doğa güçleri her ne kadar yavaş çalışsalar da, büyük ırkları bile yok edebilirlerdi"... 1920'lerin başlarında Mao, Kuomintang'ın lideri olan Sun'u destekledi. Sun, kendi milliyetçi partisi (Kuomintang) ile komünistler arasında bir ittifak oluşturdu ve hatta Mao bir süre Kuomintang'ın propaganda dairesini yönetti.<a href="http://www.harunyahya.org/tr/books/781/Komunizm-Pusuda/chapter/5793/Bolum-4-Asyada-Kizil-Teror#dipnot" style="border-bottom-color: rgb(204, 51, 51); border-bottom-style: solid; border-bottom-width: 1px; color: #cc0000; outline: 0px; text-decoration: none;">71</a></div>
</blockquote>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
Darwin'in ve Marx'ın fikirleriyle beyni yıkanan Mao, 1920 yılından itibaren ateşli bir komünist olarak sahneye çıktı. Kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla, 1921 yılında Şanghay'da Çin Komünist Partisi'ni kurdu. Bu tarihten sonra, çeşitli ittifaklar, çatışmalar, gerilla savaşları ve propaganda yöntemleri kullanarak komünist partiyi güçlendirecekti. Mao'nun önderliğindeki komünistler, bir süre Milliyetçi Parti ile işbirliği yaptılar. 1920'lerin ikinci yarısında ise iki taraf birbirine düşman oldu. Mao'nun militanları, Çin'in güneyindeki Jiangxi eyaletine yerleştiler ve burada "kurtarılmış bölge" adını verdikleri ve merkezi otoritenin yönetimi dışında kalan bir düzen kurdular. İki taraf arasındaki çatışmalar yıllar boyu sürdü. II. Dünya Savaşı'nın ardından komünistlerin "kurtarılmış bölgeleri" giderek büyüdü ve neredeyse tüm Çin'i kaplamaya başladı. 1949 yılında ise Mao'nun komünistleri başkent Pekin'i ele geçirdiler ve "Çin Halk Cumhuriyeti"ni ilan ettiler.</div>
<div style="background-color: white; color: #121419; font-family: 'Trebuchet MS', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 13.008px; line-height: 22.1136px; margin-bottom: 1.462em; margin-top: 1.462em; padding: 0px; text-align: justify;">
1917'deki Bolşevik Devrimi'nden sonra, dünya ikinci kez bir komünist devrime şahit oluyordu. Bu ikinci devrimin sonuçları ise, en az birincisi kadar kanlı oldu.</div>
SrknDgnhttp://www.blogger.com/profile/09116874576567475644noreply@blogger.com0