16 Ekim 2015 Cuma

Büyük Bina Tutkusu

Komünist mimarideki büyük bina tutkusunun bir örneği: Moskova'daki Bakanlar Kurulu Binası.
Dinsiz yöneticilerin ortak özelliği, sahip oldukları makamdan dolayı büyüklük hissine kapılmaları, kibirlenerek diğer insanları küçümsemeleridir. Bunu çeşitli şekillerde ifade ederler.
Kuran'da Allah bu yöneticilere örnek olarak Hz. Musa devrinde Mısır'ı yöneten Firavun'u anlatmaktadır. Firavun kibirlenerek hem Allah'a ve elçisi Hz. Musa'ya karşı gelmiş, hem de kendi halkını türlü baskılara uğratmıştır. Firavun'un büyüklük hissinin ilginç bir ifade biçimi ise, "yüksek bir kule" inşa ettirmeye kalkmasıdır. Bu amaçla Firavun tarafından yardımcısı Haman'a verilen emir Kuran'da şöyle bildirilir:
Firavun dedi ki: "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa'nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum." (Kasas Suresi, 38)
Firavun'un kibirinin bir ifadesi olan "yüksek kule" tutkusu, komünist diktatörlerde de "büyük bina" tutkusu olarak ortaya çıkmıştır. Başta Sovyetler Birliği olmak üzere, tüm komünist rejimlerde abartılı derecede büyük devlet binaları inşa edilmiş, bu binalar komünist rejimin güç ve kalıcılığının bir sembolü olarak görülmüştür. Romen diktatör Nikolay Çavuşesku'nun Bükreş'te yaptırdığı saray, dünyanın en büyük binası ünvanını uzun süre korumuştur. Son derece soğuk ve zevksiz bir görümüne sahip olan saray, sadece "büyüklük" konusunda ön plana çıkabilmiş ve komünist ideolojinin büyüklük kompleksinin bir ifadesi olarak kalmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder