16 Ekim 2015 Cuma

Marx ve Darwin

Aslında Darwin'in evrim teorisinin, Marx ve Engels'in teorisini de kapsadığını söylemek mümkündür. Çünkü komünizm de bir "evrim teorisi"dir; evrim teorisinin tarihe ve toplumbilimine uyarlanmış halidir. Bu gerçek, 20. yüzyılın başlarında, önde gelen Darwinist ve Marxist düşünürlerden biri olan Anton Pannekoek'in kaleme aldığı Marxism and Darwinism (Marxizm ve Darwinizm) adlı kitapta şöyle özetlenir:
Marxizm'in ve aynı zamanda Darwinizm'in bilimsel önemi, her ikisinin de evrim teorisini takip etmesidir. Birisi bunu organik dünyanın alanı içinde, canlılar üzerinde yapmış, diğeriyse toplum alanı içinde gerçekleştirmiştir... Hem Darwin'in hem de Marx'ın öğretileri, yani doğabilimleri alanında ve insan toplumları alanında gelişen bu iki öğreti, evrim teorisini pozitif bir bilime dönüştürmüştür. Bunu yapmakla, evrim teorisini, sosyal ve biyolojik gelişimin temel kavranışı olarak kitlelere kabul ettirmişlerdir.1
Darwinizm ile Marxizm arasında iki temel konuda da tam bir uyum vardır:
1.    Darwinizm, tüm varlıkların "hareket halindeki madde"den oluştuğunu, bu maddenin Allah tarafından yaratılmadığını ve düzenlenmediğini, dolayısıyla tüm canlıların tesadüflerle var olduğunu, insanın da diğer hayvanlardan evrimleşmiş bir havyan türü olduğunu ileri sürmüştür. Hiçbir bilimsel delile dayanmayan ve yanlışlığı sonraki yıllarda bilimsel bulgularla ortaya konan bu iddialar, sadece maddenin varlığına inanan ve tüm insanlık tarihini maddi faktörlerle açıklamaya çalışan Marx ve Engels'in görüşleriyle tam bir uyum içindedir.
2.    Darwinizm, canlılar dünyasında gelişmeyi sağlayan itici gücün "çatışma" olduğunu ileri sürmüştür. Darwin'in teorisinin en temel varsayımı, doğal kaynakların canlılar için yetersiz olduğu, dolayısıyla daimi bir "yaşam mücadelesi" yaşandığı, bu mücadelenin de evrimleştirici bir güç oluşturduğu şeklindedir. Marx ve Engels'in benimsedikleri "diyalektik" yöntem ise bunun aynısıdır. Diyalektiğe göre evrendeki gelişmenin tek itici gücü zıtlar arasındaki çatışmadır. İnsanlık tarihi de çatışma sayesinde gelişmiş, insan bu çatışma sayesinde ilerlemiştir.
Marx-Engels ikilisi ile Darwin'in teorileri incelendiğinde, sanki tek bir merkezden çıkmışçasına büyük bir uyum içinde oldukları görülür. Darwin materyalist felsefeyi doğaya, Marx-Engels ise tarihe uyarlamıştır.
Darwin (solda), Engels ile Marx'ı (sağda) komünist teori açısından eşdeğer görmüştür. Engels'e göre Marx materyalizmi sosyal bilimlere, Darwin ise biyolojiye uygulamıştır.
Nitekim Darwin'in materyalizme yaptığı bu büyük katkının önemini ilk anlayan kişi, Karl Marx'ın bizzat kendisi olmuştur. Marx, Darwin'in 1859 yılında yayınlanan Türlerin Kökeni adlı kitabını incelemiş ve bu kitabın kendi teorisi için büyük bir dayanak oluşturduğunu görmüştür. Engels'e yazdığı 19 Aralık 1860 tarihli mektubunda, Darwin'in kitabı için "bizim görüşlerimizin tabii tarih temelini içeren kitap budur işte" der.2 16 Ocak 1861'de Lassalle'a yazdığı mektupta ise şöyle yazar: "Darwin'in yapıtı büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelini oluşturuyor."3
Marx, Darwin'e olan sempatisini en büyük eseri Das Kapital'i Darwin'e ithaf ederek de göstermiştir. Kitabının Darwin'e yolladığı Almanca baskısına el yazısıyla şöyle yazmıştır: "Charles Darwin'e, gerçek bir hayranı olan Karl Marx'tan".
Rus komünizminin öncüsü Plekhanov'a göre "Marxizm, Darwinizm'in sosyal bilimlere uygulanmasıdır".
Engels ise Darwin'e olan hayranlığını şöyle belirtmiştir: "Tabiat metafizik olarak değil, diyalektik olarak işlemektedir. Bununla ilgili olarak herkesten önce Charles Darwin'in adı anılmalıdır."4 Engels, Darwin'i, onu Marx'la eş tutacak biçimde övmüş ve "Darwin nasıl organik doğadaki evrim yasasını keşfettiyse, Marx da insanoğlunun tarihindeki evrim yasasını keşfetti" demiştir.5
Lenin tarafından "tüm uluslararası Marxizm literatürüne en hakim kişi" olarak tanımlanan, Rus komünizminin öncüsü Georgi Valentinovich Plekhanov ise "Marxizm, Darwinizm'in sosyal bilimlere uygulanmasıdır" diyerek bu konuda en özet yorumu yapmıştır.6
Vatikan Üniversitesi profesörlerinden tarihçi Prof. Malachi Martin, Marx ile Darwin arasındaki ilişkiyi şöyle anlatır:
Charles Darwin teorisini yayınladığında, Marx bunu bir teoriden çok daha ileri gördü. Bunu, bir "manevi alem" olmadığına, sadece "maddi alem"in var olduğuna dair kendi "bilimsel" kanıtı olarak benimsedi. Darwin, Hegel'in idealizmini reddetmesinde Marx'a bir haklılık sağlıyordu... Darwin'in teorisinin sadece bir teori olduğunu... toplumsal olarak geçerlilikten uzak olabileceğini tamamen göz ardı eden Marx, Darwin'in fikirlerini kendi zamanının sosyal sınıflarına uyarladı... Darwin'in evrim teorisinde olduğu gibi, Marx, tüm maddeler gibi sosyal sınıfların da daimi bir yaşam ve egemenlik mücadelesi içinde olmaları gerektiğini düşündü.7
Darwin, yaratılışı inkar ederek komünizme sözde bilimsel bir temel sağlamıştır. Bu nedenle, Bolşevik devriminin eli kanlı liderlerinden Trotsky, Darwin'i diyalektik materyalizmin doğabilimleri alanındaki temsilcisi sayar.
Darwinizm ile Marxizm arasındaki bu güçlü bağ, çağdaş evrimciler tarafından da vurgulanır. Evrim teorisinin çağımızdaki savunucularının en ünlülerinden biri olan biyolog Douglas Futuyma, Evrim Biyolojisi adlı kitabının önsözünde "Marx'ın insanlık tarihini açıklayan materyalist teorisi ile birlikteDarwin'in evrim teorisi materyalizm zemininde büyük bir aşamaydı" diye yazarken bunu kasteder.8 Yine çok ünlü bir evrimci olan paleontolog Stephen J. Gould ise, "Darwin doğayı yorumlarken çok tutarlı bir materyalist felsefeyi uyguladı" demektedir.9 Rus Komünist Devrimi'nin Lenin ile birlikte iki büyük mimarından biri olan Leon Trotsky de "Darwin'in buluşu, tüm organik madde alanında diyalektiğin (diyalektik materyalizmin) en büyük zaferi oldu" yorumunu yapmıştır.10
Tüm bunlar, Darwinizm ile Marxizm arasında çok önemli bir ilişki olduğunu açıkça göstermektedir. Kolaylıkla denebilir ki, eğer Darwinizm olmasa Marxizm de olmayacaktır. Eğer bir insan Darwinizm'in geçersizliğini anlarsa Marxizm'in de geçersizliğini anlayacaktır. Elbette bunun tersi de doğrudur: Bir toplumda Darwinizm yaygın kabul görürse, o toplumda Marxizm'in de gelişmesi kaçınılmazdır.
Bu yüzden Darwinizm'in geçersizliğinin gerek bilimsel gerekse sosyolojik açıdan kavranması, insanlık için çok önemli bir konudur. Bu gerçeğin ortaya çıkması, Darwinizm'den kaynaklanan ve bugün pusuda bekleyen  Marxizm'in tekrar alevlenmesini engelleyecek, insanların geçtiğimiz yüzyılda yaşadığı acıları tekrar yaşamasına engel olacaktır.
Nitekim tarih de, Darwinizm olmadan Marxizm'in olamayacağını göstermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder